12 Soruda Duygusal Yeme Nedir?
Yaşam her zaman güldüğümüz veya her zaman ağladığımız bir süreç değildir. Zaman zaman hissettiğimiz duygular olumsuz zaman zaman ise olumludur. İçinde bulunduğumuz duygudurum yaşamımızı birçok yönden etkiler. Duygudurum değişimleri beraberinde duygusal yeme sürecini başlatabilir.
Hatta bazen yeme düzenimizi bile etkiler ve içinde bulunduğumuz duygudurum sebebiyle yemeye ihtiyaç duyabiliriz. Obezitenin de önemli sebeplerinden biri olan duygusal yeme hakkında bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
Yeme Bozukluğu Nedir?
Yeme davranışı ve kilo regülasyonunda ciddi bozulmaya sebep olan yeme bozuklukları; anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırca yemek yeme olmak üzere üç ana grupta incelenen psikiyatrik bozuklukları içeren bir tanı grubudur.
Yeme bozuklukları, vücudunuz hakkında endişeli hissettiğiniz ve diyetinizi ciddi şekilde değiştirdiğiniz veya bir diyet seçerken kilonuzun ve vücut şeklinizin çok önemli olduğu durumlardır. Duygusal yeme yeme bozukluklarının oluşumunda çok etkili bir role sahip olabilir.
Yeme Bozukluğu Neden Olur?
Yeme bozukluklarının kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik, biyolojik ve psikososyal nedenlerin hepsinin rol oynadığına inanılmaktadır.
Ayrıca düşük benlik saygısı, depresyon, değersizlik, kimlik karmaşası, aile içi çatışmalar ve yeme bozukluklarına dayalı kişilik özellikleri için sebepleri olduğuna inanılmaktadır. Duygusal yeme de yeme bozukluklarının duygudurum faktörünü ortaya çıkarabilmektedir.
Duygusal Yeme Nedir?
Emosyonel yani “duygusal yeme”, açlık hissi nedeniyle, öğün zamanı geldiği için ya da sosyal gereklilik olduğu için değil de sadece ve sadece duygulanıma cevaben ortaya çıktığı varsayılan yeme davranışıdır.
Yani kişi öfke, utanç, üzüntü gibi bir çok olumsuz duyguyla yemek yiyerek baş etmeye çalışır. Emosyon yeme davranışı üzerinde oldukça etkilidir. Kişinin aldığı öğünlerinin sıklığının, hangi miktarlarda yendiğinin ve ne yendiğinin ruhsal gereksinimlerle ilgisi olduğu birçok araştırmaya zemin hazırlamış ve aralarında güçlü bir bağın olduğu düşünülmüştür.
Duygusal yeme genellikle azalmış benlik saygısı, yetersizlik hisleri ve yeme bozukluğu ile ilgili görülmüştür. Kişinin kendisi hakkında yetersizlik başta olmak üzere olumsuz hisleri duygusal yemeyi beraberinde getirecektir.
Duygusal yeme, olumsuz hislere (duygu) cevap olarak ortaya çıkan bu aşırı yeme davranışı, yeme bozukluğu bulunan kadınlarda, obezite sorunu olan bireylerde ve aslında kilosu normal sınırlarda olup da diyet yapan kişilerde görüldüğü bilinmektedir.
Bu sebeple, duyguylarımız ile yeme davranışımız arasındaki bağlantının kısmi de olsa kişinin kendisine bağlı bazı özelliklerden etkilendiği de görülmektedir.
Obezite ve Duygusal Yeme
Olumsuz duyguların gıda alımını azalttığı bilinmektedir. Gözlenen duygusal yeme vakalarında, insanlar öfke, can sıkıntısı, kaygı, stres, depresyon hissi ve yalnızlık gibi olumsuz duygular karşısında yiyecek alımını artırmış ve fazla yiyecek tüketmiştir.
Başa çıkma mekanizması olarak duygusal yeme davranışını uygulayan ergenlerin obezite riskinin daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Tıkınırcasına yeme de duygusal yeme olarak tanımlanabilen ve obezite olasılığını artıran bir yeme davranışıdır.
Aleksitimi ve Duygusal Yeme
Duygusal yeme için bilinçli ve bilinçsiz bileşenlerinin olduğu söylenebilir. Stresi azaltmak için yemek yeme eğilimi bilinçli ise, duygularını iyi ayırt edemeyen aleksitimik kişilerde de otomatik bir yanıt vardır.
Bu durum “duygusal yeme refleksi” olarak bilinir. Yansımalı duygusal yeme, duyguları tanıma ve iletmede zorluk, kişinin kendi duygularının farkında olmaması ve belirli bir bilişsel özellik olan aleksitimi ile ilişkilidir.
Toplum Yeme Bozukluklarını Tetikler Mi?
Bu hastalıkların gelişimi için mevcut açıklamalar çeşitlidir. Diyet davranışının yeme bozukluklarının gelişmesine yol açan yaygın bir uyaran olduğu vurgulanmaktadır.
Modern toplumda vücudun ince olduğu kabul edilir. Bu aslında tamamen toplumsal bir algıdır. Gönüllü diyet yapanların çoğu daha çekici olmaya çalışmaktadır.
Gönüllü diyet yapanlardan oluşan bir diğer grup ise mankenler, dansçılar, balerinler, sporcular, jokeyler ve yeme bozukluğu geliştirme riski yüksek olan rekabetçi bir iş yaşamına sahip diğer kişilerdir.
Bazı kadınların fiziksel egzersiz yoluyla iş, sosyal talepler, çatışmalar ve diyetle baş edemediği düşünülmektedir. Diyet yapmak her zaman sağlıklı bir eylem halinde görülmeyebilir.
Bu konuda biraz daha eski zamanlara gidelim. Bundan 200 sene önce global görüş kilolu olmanın avantajlı olduğu yönündeydi. Değişen dünya, sanayi devrimi ve hızlı tüketen toplumun etkisiyle toplumsal algı da zıt yönde değişmeye başladı.
Tüm dünyada tam tersine insan vücuduyla ilgili farklı görüşler benimsenmeye başlandı. Örneğin; kaçımız babaannelerimizden bir dirhem etin bin ayıbı örttüğüne yönelik bir söz duymamışızdır ki?
Nesiller değiştikçe toplumların endüstriyel değişimleriyle beraber kilolu olmak standartların dışına çıkma anlamı kazandı. Bundan yalnızca birkaç on yıl önce ünlü Hollywood yıldızları ve ikonlar daha kilolu iken artık bu durum yerini daha kaslı ve sıfır beden olmaya bıraktı.
Peki bu durum ne kadar gerçeği ve toplumun çoğunluğunu yansıtmakta? Bugün izlediğimiz tüm Amerikan filmlerinde başrollerdeki kadın ve erkek oyuncuların büyük kısmı toplumun fiziksel yapısını yansıtmamaktadır.
Amerikan toplumunun yaklaşık yarısı obezite sorunuyla mücadele ederken sinema yıldızları ise rollerinde çok daha farklı bir görünüm sergilemektedir.
İç çamaşırı mankenlerinin büyük kısmının ideal vücut ölçülerinde olduğu söylenmektedir ancak bu ideal kavramı kime ve neye göre belirlenmektedir? Bu ideali belirleyenlerden ziyade bu ideale uyanlar arasında duygusal yeme azımsanmayacak düzeyde görülebilir.
Anoreksiya Nervoza Nedir?
“Anoreksiya nervoza” kelimesi tarihsel olarak “nörolojik bir durumun neden olduğu anoreksiyi” tanımlamak için kullanılmıştır. Günümüzde anoreksiya nervoza olarak bilinen hastalık iştahsızlıktan çok daha farklıdır.
Bu durum daha çok besinlerin vücuda girmesini engellemek ve bu durumda dahi olsa ondan kurtulmaya çalışmakla ilgili olduğu bilinmektedir.
Hasta açıkça ideal kilosunun çok altında olmasına rağmen kendisini şişman olarak tanımlıyor ve kilo vermek için aşırı bir istek duyuyor. Bu kilo verme isteği, hastanın yemek yemeyi reddetmesinden veya vücuttan az miktarda bile olsa gıdayı atmaya çalışmasından kaynaklanabilir.
Hastalar kilo vermek için çeşitli yöntemler uygularlar. Bunlar arasında müshil kullanmak (ishal), kendinizi kusturmak, çok fazla egzersiz yapmak, diüretikler (yıkama maddeleri) kullanmak yer alır.
Hastalar kilolarına, yeme davranışlarına ve yiyeceklerine takıntılıdır. Defalarca tartılmak ve gram bazında ağırlık değişimini gözlemlemek hastalığın en bariz belirtilerinden biridir.
Hastanın ruhsal sorunlarının yanı sıra genel sağlık durumuyla ilgili ciddi sorunlar da gözlemlenebilir. Tedavi planı birçok tıp disiplininin bir araya gelmesiyle oluşturulmalıdır.
Anoreksiya Nervoza İçin Tanı Kriterleri
- Yaşına ve boyuna göre fiziksel sağlığını koruyabilmek için normal minimum kilonun altında veya büyüme sırasında beklenen kilonun altında bir ağırlığa sahip olmak,
- Beklenenden çok daha az olmasına rağmen aşırı kilo alma veya şişman olma korkusu, kilo almayı zorlaştıran tutarlı davranışlar
- Ağırlık veya vücut yapısı hakkında rahatsız edici düşünce ve inançlar, çok zayıf olmasına rağmen kendini değerlendirirken veya inkar ederken vücut ağırlığı veya şekli üzerinde aşırı etki
Anoreksiya Nervoza Belirtileri Nelerdir?
- Adet düzensizliği,
- Kalsiyum yetersizliğine bağlı kemik erimeleri veya kemiklerde kırılmalar,
- Saç ve tırnaklarda kırıklar,
- Cilt kuruluğu,
- Kansızlık
- Kas dokusunda bozulmalar,
- Kabızlık,
- Tansiyon düşüklüğü ve nefes almada yavaşlık
- Düşük nabız seyri,
- Vücut ısısının düşüşü,
- Depresyon
- Algılama yetilerinde düşme,
- Hareketlerde yavaşlık,
- Vücutta elektrolit dengesizliği,
- Kalp kası güçsüzlüğü
- Kalpte ritm bozukluğu
Bulimiya Nervoza Nedir?
Bulimiya nervoza aslında kökeni çok eski bir ruhsal sorundur. Geçmişi Roma İmparatorluğu dönemlerindeki soylu ve varlıklı kişilerin yaşamlarına kadar dayanmaktadır.
O dönemin varlıklı kişilerinin keyfi bir hayatı sürdürmek için kontrolsüzce, tıkınırcasına yemek yedikleri ve kusmaya devam ettikleri bilinmektedir. Kusmanın gerçekleştiği özel alanlar (kusma odaları) bile vardır.
Günümüzde “anksiyete” kelimesi bir ruhsal bozukluk olarak kullanıldığında anoreksiya nervoza ile ilişkisini ve yeme bozukluğunun bir başka unsuru olduğunu vurgulamaktadır.
Bulimia hastaları, tıkınırcasına yeme ve ardından istemli kusma, aşırı egzersiz ve diüretik ve müshil kullanımı ile ayırt edilir. Anoreksiya nervoza tanısı olan hastaların aksine normal kilolu veya hafif kilolu olabilirler.
Zorbalığa genellikle tiksinme ve utanç duyguları eşlik ettiğinden, gizlice yapılır. Tıkınırcasına yeme sıklığı ve ardından gelen tıkınırcasına yeme döngüleri, haftada birkaç kez ile günde birkaç kez arasında değişebilir.
Bulimiya Nervoza Tanı Kriterleri
- Haftada en az bir kez tekrarlayan tıkınırcasına yeme atakları
- Belirli bir süre ve belirli koşullar altında çoğu insanın tüketebileceğinden daha fazla besin tüketmek, ve bu aşamada kontrolden çıkma hissi,
- Kilo alımını önlemek için haftada en az bir kez telafi edici davranışlar (kusma, müshil veya diüretik kullanma, aşırı egzersiz yapma, yemek yememe) yapmak,
- Öz değerlendirme sırasında sebepsiz yere kilo veya vücut şeklinden etkilenme,
Bulimiya Nervoza Belirtileri Nelerdir?
- Süreklilik arz eden şekilde kızaran ve yaralanmış boğaz,
- Boyundaki tükrük bezleri ve çene altındaki bezlerde şişme,
- Yanaklarda ve yüzde şişkinlik
- Kusmanın neden olduğu asit temasından dolayı diş minelerinin zarar görmesi ve diş çürükleri,
- Devamlı kusma sebebiyle mide kapağının tonusunun bozulması ve buna bağlı reflü,
- Müsil kullanımından kaynaklı bağırsak tahrişi ve problemleri,
- İdrar söktüren ilaçlar nedeniyle böbreklerde sorunlar yaşanması,
- Sıvı kaybının neden olduğu problemler.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Nedir?
Bireyin aynı süre içinde ve aynı koşullar altında kısıtlama olmaksızın yiyebileceğinden daha fazlasını kısa sürede tükettiği, yeme davranışı ve aşırı yeme davranışının tekrarlandığı bir yeme bozukluğudur.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu adına temel özellik, bu tanıma uyan beslenme alışkanlıklarına sahip bireylerde hastanın kusmaya zorlandığı, antidiyareik ilaç veya diüretik kullandığı ve uzun süre kusturulduğu bulimiya özelliği olan tıkınırcasına yemenin etkilerini ortadan kaldırmaktır.
Yeme alışkanlıklarının dönemsel olarak bozulması, yoğun vücut hareketleri ile zaman kısıtlaması veya metabolizmayı hızlandırma gibi eylemlerin yapılamaması en temel bulgularıdır.
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Tanı Kriterleri
- Tıkınırcasına yeme atakları geçirilir ve bu sırada aşağıdakilerinde beraber tekrarlar:
- Benzer koşullar altında ve zaman diliminde herhangi bir bireyin yiyebileceğinden çok daha fazla miktarda yiyeceği, kısa bir sürede (örneğin 2 saatte bir) yeme,
- Atak sırasında kontrol kaybı hissi (örneğin yemeyi veya ne kadar yediğini durduramama).
- Tıkınırcasına yeme atakları aşağıdakilerden en az 3 tanesini kapsamalıdır:
- Normalden çok daha hızlı yeme,
- Rahatsız edici derecede doymuş hissedene kadar yeme,
- Fiziksel olarak aç hissetmemeye rağmen aşırı miktarda yemek
- Yediklerinin miktarının görülmesinden utanma ve bu yüzden yalnız yeme
- Yeme sonrası depresif ya da suçlu hissetme.
- Tıkınırcasına yeme ataklarıyla ilgili belirgin bir sıkıntı duyulur.
- Tıkınırcasına yeme atakları 3 ay boyunca en az haftada 1 kez olmuştur.
- Tıkınırcasına yemeye bulimia atağında görüldüğü gibi uygunsuz telafi edici davranışlar eşlik etmez. Tıkınırcasına yeme ataklarının anoreksiye nervosa veya bulimiya nervosa gidişi sırasında ortaya çıkmaz.
Ortoreksiya Nervoza
Sağlıklı beslenme takıntısı olarak tanımlansa da doğal olarak hayata müdahale eden bir gıda takıntısıdır. Bireylerin yeme alışkanlıklarına olan takıntısı tüketilen gıdanın miktarıyla değil kalitesiyle ilgilidir.
Bireyler gıda satın alırken uzun süre ürün ambalajına bakarlar ve inceledikleri üründeki kanserojen maddelere, hormonlara, boyalara, katkı maddelerine fazla odaklandıklarından şikayet edebilirler.
Ayrıca bu kişilerde toplumdan izole ve yalnız yaşama isteği, sık sık başkalarının beslenme düzenini eleştirme, depresyon, kaygı, stres, mükemmeliyetçiliğe eğilim gibi şikayetler de vardır.
Yapılan araştırmalarda da ortoreksiya nevroza ve obsesif kompülsif bozukluk arasında bir bağlantı düşünülmektedir. Bu bağlantı eğer kişide eştanılı şekilde görülüyorsa profesyonel destek sürecinde önem verilmelidir.
Yeme Bozukluğu Ölüme Yol Açar Mı?
Yeme bozukluğunun bir ölüm nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Yeme bozukluklarının vücutta neden olduğu değişiklikler ölüm nedeni olabilir. Bununla birlikte, anoreksiya nervoza, tüm ruh hastalıklarının en ölümcülü olarak kabul edilir.
İyi organize edilmiş yeme bozukluğu kliniklerine sahip ülkelerde bile, anoreksiya nervoza hastalarının yaklaşık %10’u hastalıktan ölmektedir. Ne yazık ki bu kadar yüksek oranlara dahi sahipken ölüm nedenlerinden birisi de kişinin doğru destek yöntemlerine erişmekte güçlük çekmesidir.
Bir diğer ifadeyle kişinin profesyonel destek almaması bu noktada tehlikeli sonuçlar yaratabilir. Bu nedenle yeme bozuklukları ve duygusal yeme başta olmak üzere tüm bu sorunların tedavisini aşağıda detaylı olarak inceleyeceğiz.
Duygusal Yeme Tedavi Edilir Mi?
Yeme bozuklukları kompleks bir ruhsal sorundur. Bu ruhsal sorunun nedenleri incelendiğinde tıbbi bir tedavinin gerekliliğinin de olduğu bilinmektedir.
Ancak asıl gerçekleşmesi gereken psikolojik destektir. Ortada tıbbi tetikleyicilerin varlığı olsa da olmasa da ilaç tedavisi psikiyatrik sorunların tedavisinde hatrı sayılır bir yere ve konuma sahiptir.
Yeme bozuklukları uzman psikolog yardımıyla tedavi edilebilir. Bilişsel davranışçı terapi, bu bozukluğu tedavi etmek için en sık kullanılan terapidir. Ancak yeme bozukluklarının tedavisinde aile terapisi de ve bireysel terapi de kullanılmaktadır.
Tedavi sırasında kişinin kendine olan güven problemlerini düzeltmeye çalışılır. Duygusal yeme psikolojik bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa, bunu gidermek için terapiler kullanılacaktır.
Bu süreçte yeme bozukluğunun nedeni başka bir psikolojik rahatsızlık ise hastalığın kompülsif tedavisi uygulanacaktır. Psikososyal destek tamamlandıktan sonra, bir diyet rejimi oluşturmak ve normal beslenme alışkanlıklarına geri dönmek için bir diyetisyen ile bir uyum programı hazırlanır.
Mentalium Psikoloji Kimdir?
2019 yılında Kadıköy ilçesi Göztepe semtinde kurulan Mentalium Psikoloji bünyesinde bulundurduğu klinik psikologlar ile bireysel ve aile çift terapisi desteği sunmaktadır.
2021 yılında ise Şişli Beşiktaş ve özellikle Mecidiyeköy bölgelerine psikolog desteği sunmak amacıyla ikinci şubesi Mecidiyeköy ‘de açılmıştır.
Kurum bünyesinde psikoterapi hizmeti veren tüm psikolog arkadaşlarımız üniversitelerin dört yıllık psikoloji lisans bölümlerinden mezundur.
Ayrıca kurum bünyesinde çalışan tüm psikologlar yüksek lisans eğitimlerini klinik psikoloji alanında gerçekleştirerek klinik psikolog ünvanı almaya hak kazanmışlardır. Şubelerimizde hem bireysel hem de aile çift terapisi hizmeti sunulur.
Bireysel terapi alanlarımız arasında majör depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, travma, obsesif kompulsif bozukluk, özgül fobi, bağımlılık, dikkat eksikliği, kişilik bozuklukları, ilişki sorunları ve birçok ruhsal sorun vardır.
Ayrıca aile ve çift terapisi hizmetimiz de bulunmaktadır. Böylece partnerlerin birbirleriyle olan iletişim sorunları başta olmak üzere ilişki problemleri de destek kapsamında yer almaktadır. Eğer siz de psikolog desteği almak ve sorunlarınıza çözüm bulmak isterseniz bizden destek alabilirsiniz.