Skip to content Skip to footer

3 Soruda Geçmeyen Depresyon Nedir?

geçmeyen depresyon

3 Soruda Geçmeyen Depresyon

Depresyon, en az iki haftadır hemen hemen her gün ve günün çoğunluğunda kişinin kendisini mutsuz, huzursuz, isteksiz, umutsuz, karamsar veya çaresiz hissettiği bir ruhsal rahatsızlıktır.

Depresif bu duyguları zaman zaman hepimiz yaşayabiliriz ancak süre ve belirtilerin gün içinde nasıl seyrettiği de önemlidir. Ayrıca kişinin sosyal işlevselliğini nasıl etkilediği de depresyon tanısı için önemlidir.

Depresyon genellikle 6 ay içinde geçmektedir ancak bir de geçmeyen depresyon vardır. İlaç tedavileri alınabilir ve psikoterapi sürecinden geçilebilir ancak depresyon geçmez.

İşte bu durumda geçmeyen depresyon veya diğer adıyla distimi denilmektedir. Geçmeyen depresyon nasıl oluşur? İşte bu sorunun cevabını yazımızda bulabilirsiniz.

Eğer siz de geçmeyen depresyon sorunu yaşıyorsanız bizden destek alabilirsiniz. Distimi olarak da bilinen geçmeyen depresyon uygun tedavi yöntemleri ile inatçı da olsa tamamen kurtulmak kesinlikle mümkündür.

geçmeyen depresyon

Geçmeyen Depresyon Nedir?

Depresyon üzerine yıllarca pek çok şarkı yazılmış ve bu rahatsızlık temalı birçok film çekilmiştir. Birçok filmde baş karakter depresif bir ruh halindedir ve hatta bu filmin seyrini ve senaryonu dahi etkilemektedir.

Depresyondaki birçok kişi işte sadece bu sebeple bile o karakterle kendisini özdeşleştirebilir. Depresyon en sık görülen ruhsal rahatsızlıktır ve ortalama her on kişiden birisi depresyon tanısı almaktadır. Depresyon tedavi edilebilir bir ruhsal rahatsızlıktır ve ortalama 6 ay içinde geçmesi beklenmektedir.

Ancak bazı depresyon vakaları oldukça inatçıdır. Kişinin çabalarına rağmen düzelmeyebilir ve depresif belirtiler devam edebilir. Depresyon belirtileri ortadan kalkmaz ve kişi için oldukça olumsuz izler bırakabilir.

Bu duruma geçmeyen depresyon (distimi) denmektedir ve gerçekten de adından anlaşılacağı gibi geçmeyen depresyon belirtileri mevcuttur. Geçmeyen derken bu yazıyı okuyanlarda bir zihin karışıklığı olmasını istemeyiz.

Geçmeyen depresyon sadece inatçı özellikler barındırır ancak eğer düzenli psikoterapi sürecinden ve uygun ilaç tedavisinden geçilirse geçmeyen depresyon belirtileri de ortadan kaybolacaktır. Depresyon böylece atlatılmış olabilir.

Geçmeyen depresyon ile ilgili süreci incelemeden önce depresyon belirtileri üzerine bazı bilgilendirmeler yapmak isteriz. Biraz önce olumsuz bazı duyguların ve düşüncelerin zaman zaman hepimizde var olabileceğini söylemiştik.

Bazen bir gelişme bizi çok üzebilir veya mutlu edebilir. Bir kişi ile birlikte oluruz ve ilişkiye dönüşür. Sonra o kişiden ayrılabilir ve bir süre bu ayrılığın acısını yaşayabiliriz. Bu üzüntü hali depresyon tanımını karşılar mı?

Elbette her ayrılık veya olumsuz gelişme sonrası depresyon gelişmez. Yukarda depresyonun her on kişiden birinde görülen bir ruhsal rahatsızlık olduğunu belirtmiştik. O zaman yalnızca on kişiden birisi olumsuzluklarla karşı karşıya gelirdi.

Geri kalan dokuz kişi hep olumlu yaşam olayları ile mi karşı karşıya gelmekte? Böyle bir şey ne kadar mümkün olabilir. Elbette bazı olumsuz yaşam olayları depresyonun gelişimini tetikleyebilir ancak aynı olayı yaşayan herkes depresyon geliştirmez.

Depresyonun tanı alabilmesi için kişide depresif belirtilerin en az iki hafta süreyle devam etmesi gerekmektedir. Elbette bu da depresyonun tanı alması için yeterli değildir. Kişinin depresif belirtileri her gün ve günün çoğunluğunda yaşaması gerekmektedir.

Yani kişinin 24 saatlik günde birkaç dakika kendini kötü hissetmesi de depresyonun tanısı için yeterli olmaz. Depresif duygudurum daha çok süreklilik arz eden bir mutsuzluk tablosunu andırmaktadır.

Her gün ve günün çoğunluğunda devam eden depresif belirtilerin aynı zamanda kişinin yaşamında da olumsuz seyre yol açması gerekmektedir. Bir diğer deyişle, sosyal yaşamın işlevselliğinin de bozulması gerekmektedir.

Depresyon tanısı için uzman hekim tanı koymaktadır ve bazı kriterleri göz önünde bulundurmaktadır. Depresyon belirtileri üzerine biraz detaylı örneklerle açıklamak isteriz. Depresyonda kişi mutsuzdur ve bu mutsuzluk genellikle yaşadığı bir olay veya içinde bulunduğu durum dolayısıyla gelişmez.

Bu daha çok olaylardan bağımsız ya da birçok olayı genelleme şeklinde gerçekleşebilir. Mutsuzluk kişinin yaşantısına sinmiş derecede baskın bir rolde olabilir. Dışardan görünüşüyle beraberdir mutsuzluk tablosu.

Geçmeyen depresyon için de önemli bir belirtidir aynı zamanda. Mutsuzluk tablosu belki anlık olarak dağılabilir ancak tekrardan mutsuz olmaya devam edecektir. Geçici ve sanki sadece gülümsemek için gülebilen bir görünüşü olabilir.

Mutsuzluk ile iç içe bir karamsarlık hali de söz konusu olabilir. Depresyondaki kişi genellikle geçmişe yönelik pişmanlık ve suçluluk duyguları da yaşayabilir ancak karamsarlık halinde daha çok geleceğe dair düşünceler belirgindir.

İçinde bulunduğu durumdan memnun değildir ancak ilerde de içinde bulunduğu durumun düzelmeyeceğini düşünmektedir. Hiçbir şeyin düzelmeyeceğini ve hatta daha da kötüleşebileceğini düşünmektedir.

Depresyonda olmayan bireyler de olumsuz koşulların içinde bulunabilir ancak ilerde bu sıkıntıların geçeceğini ve herşeyin düzelebileceğini düşünebilir. Depresyonda ise daha çok karamsarlık tablosu ve bu sıkıntıların hiçbir zaman geçmeyeceği düşüncesi hakimdir.

Hiçbir şeyin düzelmeyeceğini çünkü kendisinin değişmeyeceğini düşünebilir. Elbette bazen bu düşüncelere kişinin kendisini yetersiz ve başarısız görmesi de eşlik eder ve tablo daha karamsar hale gelir.

Özellikle geçmeyen depresyon belirtileri arasında bahsettiğimiz bu belirtiler de vardır. Distimi bu nedenle kişinin yaşamını ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Karamsarlık sebebiyle kişi geleceğe dair planlar ve hayaller de kuramaz hale gelebilir.

Nasıl olsa hiçbir şeyin iyileşmeyeceğini düşündüğü için gelecek planları da sekteye uğramaktadır. Depresyonun kişinin bugününü etkilemesi elbette olumsuz karşılanabilir ancak karamsarlık tablosunun aslında geleceğe dair düşüncelerini etkilemesi daha acı vericidir.

Depresyondaki birey aynı zamanda karar alma noktasında da ciddi zorluklar yaşar. Eskiden çok daha rahat karar verebilirken depresyon ile birlikte karar alma gücü ve etkinliği de azalır. Kararsızlık kişinin sosyal yaşamını etkilediği kadar iş ve eğitim hayatını da olumsuz etkiler.

İş yaşamında önemli kararları almakta zorlanır. Bu noktada karar almakta kendisini yetersiz görebilir ve hatta alacağı kararlarda daha fazla onaylanma ihtiyacı hisseder. Kendi görüşlerinin yeteri kadar güçlü ve temelli olabileceğini düşünemez hale gelir.

Depresyondaki bireyler bir ilişkiye başlarken de bu kararsızlık tablosu sebebiyle zorlanabilir. İlişkinin olumsuz ilerleyeceğini düşünebileceği ve olumsuz düşüncelerin ağır basacağını hayal ettiği için de kararsız kalır. Ne hayır diyebilir ne de evet.

Eğer bir cevap vermesi gerekirse olumsuz bir cevap daha mantıklı olacaktır. Depresyondaki bireyin bazı fiziksel ancak ruhsal temeli olan belirtileri de mevcuttur. Örneğin; kişi kendini anlamsız bir şekilde yorgun ve bitkin hisseder.

Belirgin bir enerji azlığı vardır ve hareketleri de git gide yavaşlar. Bu yavaşlık hali fiziksel bir aktivasyon sonucu oluşmaz. Elbette hepimiz zaman zaman kendimizi yorgun hissederiz ancak bu durum bir fiziksel aktivasyon haliyle açıklanabilmektedir.

Geçmeyen depresyon vakalarında bazen fiziksel semptomlar biraz daha hafif seyredebilir ancak bu durum kişinin depresyonda olduğu gerçeğini değiştirmez. Yorgunluk ve bitkinlik hali ile isteksizlik de sık sık birlikte görülür.

Geçmeyen depresyon için belirtilerin en başında ve en yoğun olarak isteksizlik hali vardır diyebiliriz. Depresif birey aynı zamanda çok isteksiz de görünür. İsteksizlik hiçbir şeye fiziksel ve ruhsal olarak gücünün olmadığı ve canının hiçbir şey yapmak istemediği anlamına gelmektedir.

Eskiden onu eğlendiren, haz ve keyif veren hiçbir aktivite artık zevk ve haz vermez hale gelir. Örneğin; eskiden yakın arkadaşlarıyla sık sık görüşen ve çok eğlenceli zamanlar geçirebilen kişi geçmeyen depresyon sayesinde uzun bir süredir arkadaşlarından uzak kalmayı tercih eder.

Kişi git gide yalnızlaşır ve yalnızlaştıkça daha depresif bir hale gelir. Bu yalnızlık hali elbette bir günde oluşmaz. Geçmeyen depresyon için birkaç günlük bir süreç olmadığını söyleyebiliriz. Distimi (geçmeyen depresyon) tanısı iki yıldan fazla süren depresif belirtileri için konulmaktadır.

Bu durumda kişi uzun bir süre içerisinde yalnızlık haline bürünmektedir. İlk başlarda kişinin git gide azalarak aktivasyonu azalır. Ancak bir süre sonra tamamen yalnızlaşmaya başlar.

Ailesiyle yaşayan bir kişi nasıl yalnızlaşabilir diye düşünüyor olabilirsiniz ancak kalabalıkların içinde de yalnız yaşamak mümkündür. Bir öğrenci düşünelim ve uzun bir süredir geçmeyen depresyon belirtilerini yaşamakta.

Ailesiyle eskiden oturup sohbet ediyor ve birlikte daha çok zaman geçiriyorken artık eve geldiği gibi odasına kapanabiliyor. Odasında kendi başına vakit geçiriyor ve mümkün olduğunca aile üyeleri ile çok fazla zaman geçirmiyor.

Akrabaları ziyaretler git gide azalıyor ve okuldan eve ve evden okula gidiş geliş artıyor. İşte bu durum kişinin hiçbir şey yapmak istemediğini ve sadece yalnız kalmak istediğini gösteriyor. Geçmeyen depresyon böylece kişiyi gittikçe daha fazla yalnızlaştırabilmektedir.

Depresyonun kişinin dış görünüşüne de oldukça fazla olumsuz etkileri mevcuttur. Özbakım giderek azalır ve kişinin kendisine ayırdığı zaman azalır. Eskiden parfüm sıkar, saçlarını tarar ve kıyafetlerine önem verirken artık bu önem bir hayli azalmıştır.

Özbakım azalır çünkü artık kendisine daha az değer vermektedir ve kendisini daha az sevmektedir. Özsevgi de aynı şekilde azalmıştır. Aynaya baktığında kendisini artık eskisi gibi güzel ya da yakışıklı bulmamaktadır. Kilo değişimleri de depresyonun önemli belirtileri arasındadır.

Zaman zaman elbette hepimizin kilo alıp verdiği dönemler olabilir. Ancak depresyonda bu değişimler daha dramatik bir seyir izler. Depresyondaki kilo değişimi kişinin vücut kütlesinin en az yüzde beşinden fazlası şeklinde yansımaktadır.

Örneğin; 100 kilogram ağırlığındaki bir kişinin 95 kilograma düşmesi veya 105 kilograma çıkması depresyon belirtisi olabilir. Bu durum iştah veya iştahsızlık nedeniyle gerçekleşmektedir. Kişinin iştahı ya açılır ya da kapanır ve bundan dolayı kilo almakta veya vermektedir.

Kilo değişimleri kişinin güzellik algısını da değiştirmektedir. Örneğin; aynaya baktığında kendisini eskisinden çok daha kilolu biri olarak görüp kimsenin onu beğenmeyeceğini düşünebilir. Artık eskisi gibi sağlıklı olmadığını da düşünebilir.

Geçmeyen depresyon vakalarında özellikle kişinin bazı fiziksel sorunları da belirebilir. Özellikle depresyondaki bireyde bazı mide ve bağırsak sorunları görülebilir. Bunlar arasında irritabl bağırsak sendromu dikkat çeker.

Bağırsaklarda hiçbir fiziksel sorun veya bakteri vb. bir canlı bulunmamasına rağmen kişi sık sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissedebilir. Ayrıca reflü gibi bazı sindirim sistemi sorunları ile depresyon arasında da ilişki bulunduğu birçok araştırmayla ortaya koyulmuştur.

Geçmeyen depresyon vakalarında ayrıca intihar girişimleri de sık sık görülmektedir. İntihar kişinin geçmeyen depresyon sürecinde yaşadığı en tehlikeli ve acı sonuçlardan biridir. Geçmeyen depresyon tedavi edilirken intihar geçmişi özellikle önemle takip edilir.

İntihar eden bireylerin önemli bir kısmında tekrar intihar girişimlerinin varlığı bilinmektedir. İntihar her zaman girişimle sonuçlanmaz. Bazen sadece intihar düşünceleri de görülebilir ancak eyleme geçilmeyebilir.

İntihar düşüncelerinin varlığı ancak eyleme geçilmemesi bu düşüncelerin dikkate alınmaması gerektiğini vurgulamaz. İntihar düşünceleri mutlaka dikkatlice psikoterapi sürecinde incelenmelidir çünkü düşünceler zamanla eyleme dönüşür.

İntihar düşünceleri ve neticesinde gelişen intihar eylemi aynı zamanda bir yardım çığlığı olabilir. Her intihar eden birey ölmeyi istemez. Bazıları içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için yakınlarının yardımına muhtaç hissedebilir.

İçinde bulunduğu durumu anlatmak ve paylaşmak yerine böyle bir eylemle de gösterebilir ancak bazen kişinin yakınları gelen tehlikeyi fark etmekte gecikebilirler. Geçmeyen depresyon vakalarına özellikle intihar yönünden dikkat etmek gereklidir.

Geçmeyen depresyon özellikle uzun süreli ve inatçı olduğu için kişinin çaresizlik ve karamsarlık duyguları da daha ağır seyredebilir. Geçmeyen depresyon sürecinde varlığı göze çarpan çaresizlik duygusu intihar düşünceleri ve girişimlerinde önemli rol oynar.

İntihar eden bireye göre hiçbir çaresi kalmamıştır. Hepimiz zaman zaman zorluklar yaşarız ancak bir süre içinde bu zorlukların üstesinden gelmek için bazı yöntemler izleriz. Bu yöntemler bizim bulduğumuz çarelerdir.

Çaresiz kaldığını düşünen kişi de adeta köprüden önceki son çıkışı da kaçırmış gibi hiçbir çıkar yolu olmadığını düşünür. Kendisini kapana kısılmış gibi hisseder ve tutunacak dalı olmadığını düşünür. Artık onun için intihardan başka bir çıkış yolu kalmamıştır.

Umutsuzluk ve ümitlerinin birer birer tükendiğini düşünmesi de işte bu yönden intiharı beraberinde getirir. Geçmeyen depresyon belirtilerinin en az iki yıl sürdüğünü belirtmiştik. Bu süre zarfında kişinin cinsellik ve cinsellikle ilgili isteği de azalmıştır.

Artık eskisi gibi cinsel birliktelik yaşamaya dair isteği ve arzusu kalmamıştır. Bu durum partnerleriyle de sorunlar yaşamasına ve sık sık tartışmaların meydana gelmesine de yol açabilir. Kişi partnerine cinsel yönden yetemediğini de düşünerek kendisini daha kötü hissedebilir.

Boşalma sorunları da geçmeyen depresyon belirtileri arasında görülmektedir. Ereksiyon kaybı de keza bu belirtiler arasında göze çarpar. Depresyondaki bireyin geçmeyen bir odaklanma sorunu da mevcuttur.

Herhangi bir işe veya çalışacağı herhangi bir materyale odaklanmakta veya odak noktasını korumakta zorlanabilir. Örneğin; bir öğrenci sınavları için ders çalışması gerektiğinde bunu mümkün olduğunca ertelemeye çalışır.

Son ana kadar erteleme yolunu seçen öğrenci çalışmak zorunda kaldığında ise kendisini çaresiz ve karamsar hissedebilir. Çalışmaya başlasa dahi çalışmayı sürdürmekte ciddi anlamda zorlanabilir.

Ders sırasında ortalama odak süresinin çok altında konsantrasyonu sağlayabilir. Bu durum derslerde başarısızlıklara yol açar. Derslerde başarısız oldukça zaten var olan yetersizlik ve başarısızlık duyguları daha da artar.

Kişinin geçmeyen depresyon sürecinde yetersizlik ve başarısızlık artık düşünce kalıpları şeklinde kronik bir hal almaya başlamıştır. Depresyondaki birey var olan başarılarını da küçümsemeye başlayabilir.

Gerçekte kazandığı başarıların küçümsenmesi çevresi tarafındakilerden tepki çekse de kişi yine de başardığı şeyleri büyük başarılar olarak görmeyebilir.

Örneğin; Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitiren birey Boğaziçi Üniversitesi’ne girmenin dikkate alınacak bir başarı olmadığını ve herkesin bu başarıyı elde edebileceğini düşünür. Ancak üniversite seçme sınavlarındaki dereceler ve yerleşme puanları durumun böyle olmadığını ortaya koyar.

Yine de bu gerçekler ve istatistiki veriler kişinin geçmeyen depresyon düşüncelerini değiştirmeyecektir. Kişi başarılarını küçümsediği gibi geçmeyen depresyon sürecinde hataları ve yanlışlarını da abartır.

Hataları da büyük başarısızlıklar olarak görür ve kendisine haksızlık eder. Herkes hata yapar ancak yapılan hataları geri dönüşü olmayan başarısızlıklar olarak görmek geçmeyen depresyon için önemli özellikler arasındadır.

geçmeyen depresyon

Geçmeyen Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Geçmeyen depresyon tanımı distimi için kullanılmaktadır ancak geçmeyen depresyon aslında yeteri kadar iyi müdahale edilememiş depresyondur. Geçmeyen depresyon yoktur, ciddiye alınmayan depresyon vardır.

Geçmeyen depresyon aslında gerekli tedaviler aksatmadan uygulanırsa geçebilmektedir. Kişi depresyon belirtilerinden kurtulabilir. Geçmeyen depresyon için iki önerilen tedavi mevcuttur.

Bunlardan birisi antidepresan ağırlıklı psikiyatrik ilaçların kullanımı iken diğeri ise psikoterapi yöntemidir. Geçmeyen depresyon sürecinde bu iki tedavi metodu aslında birbirinin alternatifi değildir.

Geçmeyen depresyon vakalarının bir kısmında yarım kalan bir tedavi öyküsü görülmektedir. Özellikle ilaç tedavisinin yarım bırakılması veya kişinin kendi isteğiyle hekim onayı olmadan kesilmesi kişinin yaşadığı belirtilerde tekrar alevlenmeye de sebep olabilir.

Pek çok kişi bazı nedenlerle psikiyatrik ilaçların kullanımı kendi isteğiyle kesmektedir. Halbuki psikiyatrik ilaçlar belli bir düzende ve belli bir süre içerisinde alınması gereken tıbbi ajanlardır. Hangi ilacın kullanılacağı, ne kadar ve ne sıklıkla kullanılacağına da hekim karar vermelidir.

İlaçları kendi başına aldığı kararla kesmek kadar zararlı olan bir diğer davranış da bir yakınının tavsiyesiyle herhangi bir psikiyatrist tarafından görüşü alınmadan ilaç kullanmaktır. Geçmeyen depresyon vakalarının da ana kaynaklarından biri bu gibi durumlardır.

Bir arkadaşında depresyon belirtileri X ilacı kullandığında geçmişse hekime başvurmadan X ilacı aynı dozda kullanıp da depresyonu atlatacağını düşünen kişi yanılmaktadır. Aynı ilaç aynı hastalık grubunda olsa da her hastada aynı olumlu etkileri göstermez.

Hatta o kişide görülmeyen yan etki sizde görülebilir ve bu kez de antidepresan kullanımına daha önyargılı bakmaya başlarsınız. Birçok kişi bu şekilde tıbbi tedaviden uzak durmakta ve geçmeyen depresyon belirtileriyle uzun yıllar mücadele etmeye çalışmaktadır.

Psikiyatrik ilaçların kullanımı çok düzenli olmalıdır. Mümkün olduğunca aynı saatlerde içilmeli ve doktor görüşüne dikkat edilmelidir. Geçmeyen depresyon vakalarında psikoterapi desteği almak çok önemlidir.

Eğer kişide iki yılı geçkin geçmeyen depresyon belirtileri mevcut ise mutlaka ilaç tedavisine ek olarak bir uzman psikolog ile düzenli görüşmeler yapması gerekir.

Psikolog, ilaç tedavisi uygulamaz ancak kişinin depresyonda kendisini rahatsız eden duygu, düşünceler ve davranışlarından kurtulmasına yardımcı olur. Ne yazık ki geçmeyen depresyon vakalarında ya çok kısa süre içerisinde psikoterapi sürecinin yarım bırakıldığını ya da hiç terapi alınmadığını görmekteyiz.

Özellikle geçmeyen depresyon şikayetleri sebebiyle başvuran kişilerin psikoterapi seanslarına düzenli devam etmesi çok önemlidir. Seansların ne kadar süreceği ve geçmeyen depresyon için sürecin ne zaman sonlanacağı vakadan vakaya bağlı olarak değişmektedir.

Herkes için ayrı bir tedavi düzeni ve programı mevcuttur çünkü psikoterapide herkesin ihtiyaçları farklıdır. Psikolog ile görüşmeler esnasında geçmeyen depresyon düşünceleri ile mücadele etme ve bu düşüncelerin ortadan kalkması için bazı çalışmalar yapılmaktadır. Psikoterapi seanslarında konuşulan herşey psikolog ve danışanı arasında gizli kalır ve kimseyle paylaşılmaz.

geçmeyen depresyon

Mentalium Psikoloji Kimdir?

Mentalium Psikoloji, 2019 yılında Klinik Psikolog Onur Aydın’ın girişimleri ile İstanbul Kadıköy ilçesinin Göztepe semtinde kurulmuş bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Şu anda Anadolu Yakası danışanlarına Kadıköy, Avrupa Yakası danışanlarına ise Mecidiyeköy’de olmak üzere iki şubesiyle psikolojik destek sunmaktadır.

Mentalium Psikoloji bünyesinde bireysel ve aile çift terapileri uygulanmaktadır. Çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışan farklı psikologlar vardır.

Kurumumuz bünyesinde başta geçmeyen depresyon olmak üzere kaygı bozuklukları, travma, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kişilik bozuklukları, fobi, bağımlılık vb. birçok farklı alanda psikolojik destek sunulmaktadır.

Eğer siz de uzun bir süredir geçmeyen depresyon belirtileri sebebiyle olumsuzluklar yaşıyor ve bu durumdan artık kurtulmak istiyorsanız, psikolog kadromuz size destek verebilir.

Bunun için merkezimizden randevu alabilir ve bir an evvel geçmeyen depresyon belirtilerinden kurtulmaya başlayabilirsiniz. Unutmayın geçmeyen depresyon yoktur, yeterli tedavi alınmamış depresyon vardır.

klinik psikolog onur aydın kimdir? istanbul uzman psikolog

Mentalium Psikoloji Kadıköy psikolog alternatifleri arasında öne çıkan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Eğer aradığınız İstanbul psikolog seçenekleri arasında uygun fiyatlı, etik çalışan ve kurumsal bir merkez ise bizi tercih edebilirsiniz.

Mentalium Psikoloji © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.