Skip to content Skip to footer

5 Soruda Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi

anksiyete bozukluğunun tedavisi

5 Soruda Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi

Kaygı, gayet normal, sıradan ve sağlıklı bir duygudur. Anksiyete bozukluğunun bu duygu ile bağlantısı sadece kişilerin hissettiği duyguların birbirine benzemesidir. Kaygı, hepimizde var olan bir duygudur ancak anksiyete bozukluğu tedavisi için bir an evvel önlem alınması gereken bir ruhsal bozukluktur.

Peki anksiyete bozukluğunun tedavisi var mıdır? Anksiyete bozukluğunun tedavisi hangi yollarla gerçekleştirilir? Yazımızın devamında bu soruların cevaplarını bulabileceksiniz. Ayrıca kaygı ile anksiyete bozukluğunun arasındaki farkı da inceleyebileceksiniz. Eğer siz de anksiyete bozukluğunun tedavisi için uzman psikolog desteği almak isterseniz bizden randevu alabilirsiniz.

kaygı bozukluğu olan anksiyete bozukluğunun tedavisi

Kaygı Nedir?

Kaygı, bizim tehlike ya da tehdit olarak algıladığımız tüm durumlara karşı ortaya çıkan ve bizi koruyan bir duygudur. Kaygıya benzer duygular endişe ve korku da aynı bağlamda düşünülebilir. Kaygı bizi koruyan bir duygudur ve gayet normal ve sağlıklı bir histir. Şimdi kaygı üzerine birkaç örnek verelim ve bu duyguların nasıl normal ve sağlıklı olduğuna siz karar verin.

Hepimiz günlük yaşantımızda kaygılanır, endişelenir ve korkabiliriz. Aracımızla yolda seyrederken bir anda önümüze çıkan bir yayaya çarpmaktan korkmaz mısınız? İş yerinde çok önemli bir toplantı öncesi neler olacağına dair kaygılanmaz mısınız? Üniversite sınavına girmeden önce hiç endişelenmediniz mi?

Bu durumlar sizce anksiyete bozukluğunun tedavisi için bir tetikleyici ya da gereklilik olabilir mi? Bu durumlar için anksiyete bozukluğunun tedavisi için başvurulması elbette mümkün olabilir. Bazısı işle alakalı aşırı kaygı hisseder, bazısı sınav kaygısı hisseder. Bazısı da kaza gibi bazı felaketlerin başına geleceğine yönelik aşırı kaygı yaşar.

Vurguladığımız aşırı kelimesi aslında kaygı ile anksiyete bozukluğunun farkını bize göstermektedir. Sağlıklı kaygı kişinin kontrol edebildiği, kendi başına yenebildiği ve şimdiye yönelik endişe ve korku halidir. Kaygı gündelik yaşamımızın bir parçasıdır ancak anksiyete bozukluğunun gündelik yaşamımızda yeri olmamalıdır.

Kaygı ile anksiyete bozukluğunun ayrımı tamamen kişinin yaşamında işlevselliğini ne kadar etkilediği ile ilgilidir. Dolayısıyla anksiyete bozukluğunun tedavisi de bu noktada aşırıya kaçıldığı zaman devreye girmelidir. Gündelik yaşamdaki kaygı aslında bizi tehlike ve tehditlerden korumaktadır.

anksiyete bozukluğunun tedavisi

Kaygı Neden Bizi Korur?

Kaygılanan herkesin anksiyete bozukluğunun tedavisi için başvurmasına gerek olmadığını yukardaki satırlarda belirtmiştik. Anksiyete bozukluğunun tedavisi için kişinin yaşadığı kaygının şimdi yerine geleceğe odaklanması, kontrol edilemiyor oluşu ve kendi başına yenemiyor olması gerekir.

Aksi takdirde, kaygı ise sağlıklı ve normal bir duygudur. Hatta kaygı, endişe ve korku dediğimiz duygular bizi yaşamımızda karşılaştığımız tehdit ve tehlikelerden korur.  Arkadaşlarınızla hayvanat bahçesine gittiğinizi düşünelim. Hayatınızda daha önce görmediğiniz ve haliyle sokaklarda göremediğiniz bazı hayvanları görüyor ve keşfediyorsunuz.

Arkadaşlarınızla şakalaşırken bir arkadaşınız istemeden de olsa sizi ittiriyor ve 1.5 metrelik bir yükseklikten aşağı düşüyorsunuz. Şu anda aslanın bulunduğu bölgedesiniz. O anda hangi duyguları hissedersiniz? Korku, kaygı ve endişe o anda sizi anlatan ve en çok hissettiğiniz duygulardır. Aslanla aranızda birkaç metrelik bir mesafe var.

Böyle bir durumda korkmanız çok doğaldır çünkü aslan bir pençe darbesiyle sizi öldürebilir. Karşınızdaki evcilleşen bir kedi ya da köpek değil neticede. Bu durumda kaygı sizin için kurtarıcı ve tamamen sağlıklı bir duygudur. Beyniniz o anda ya savaşma ya da kaçma komutu verir. Ya aslana karşı kendinizi savunmak ve mücadele etmek için bir strateji ararsınız ya da bir an evvel o ortamdan kaçmak için yardım istersiniz.

Anksiyete bozukluğunun bu örnekte şu anda hiçbir emaresi yoktur. Dolayısıyla anksiyete bozukluğunun tedavisi için de bir durum gerekli değildir. Bu iki komuttan birisi sayesinde görevlilerden yardım alarak aslandan kurtulduğunuzu varsayalım.

Peki o anda beyniniz tehlikeyi algılamasa ve kaygı, korku ve endişe gibi duyguları yaşamasa idi aslan size neler yapabilirdi? Demek ki kaygı yerinde ve kontrol edilebildiğinde gayet sağlıklı ve kişinin işine yarayan ve ona fayda sağlayan bir duygudur. Kaygı ne zaman kontrolden çıkar ve kişi anksiyete bozukluğunun tedavisi için gereksinim duyar?

anksiyete bozukluğu nedir? anksiyete bozukluğunun tedavisi nasıl olur

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Anksiyete bozukluğunun en iyi tanımı, kişinin beyninin yersiz bir tehdit veya tehlikeyi algılayarak yanlış alarm vermesidir. Beynimizin harika bir çalışma mekanizması vardır. Bu mekanizma bize zarar verebilecek bir tehdit veya tehlikeyi algıladığı zamanlarda bir tepki gösterir. Bu gösterilen tepki bizi korumaya yönelik bir tepkidir.

Örneğin; bize yönelik bir saldırı olduğunda kendimizi savunmak için bu tehditi algılayarak bir baş etme yöntemi buluruz. Bu bilişsel mekanizma bizi tehlikelerden korumaktadır. Ancak anksiyete bozukluğunun farkı burada ortaya çıkar. Asıl soru şu olmalıdır: Ortada gerçekten bir tehdit ya da tehlike var mı?

Anksiyete bozukluğunun oluşumunda ana kaynak ortada herhangi bir gerçek tehlike veya tehdit olmamasına rağmen kişinin zihninde tehlike algısının varlığıdır. Bir başka deyişle, ortada hiçbir tehdit yoktur ancak kişi kendisine yönelik bir tehdit algılar. Anksiyete bozukluğunun en kısa tanımı ise beynin yanlış tehdit alarmı çalmasıdır.

Bu algının gerçekliği kişinin içinde bulunduğu durumla örtüşmesiyle ilgilidir. Örneğin; gece yarısı suç oranının yüksek olduğu tehlikeli bir mahallede yalnız başınıza dolaşırsanız kaygılanmanız ve korkmanız normaldir. Her an başınıza bir şey gelebilir ve kötü şeyler olabilir. Bu korku ve kaygı sizi hayatta tutar ve tehlikeden uzak durmanızı sağlar.

Tehlike algıladığınız için hemen o mahalleden uzaklaşmak yani kaçma stratejisini hayata geçirirsiniz. Ancak bu durumda korku ve kaygı yaşamazsanız, başınıza bir iş gelmesi oldukça yüksek ihtimale sahiptir. Dolayısıyla içinde bulunduğunuz durumla alakalı olan kaygı ve korku sizi korur.

Peki gündüz İstanbul’un en işlek yerinde kalabalık içerisinde dolaşmak kaygı verir mi? Binlerce insanın içerisinde tehlike altında olma ihtimaliniz de elbette vardır. Ancak bu ihtimal tehlike altında olmama ihtimalinizden daha az olduğu için burada yaşanan kaygı veya korku ise aşırılık kazanır. Dolayısıyla anksiyete bozukluğunun göstergesidir.

Anksiyete bozukluğunun tedavisi bu noktada gerekebilir. Peki tehlike oluşması ve bize zarar gelmesi ihtimali işlek bir caddede binlerce kişinin arasında olsak da varsa neden kaygılanmamalıyız? Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz. Hayatımızda yüzde yüz güvenebileceğimiz hiçbir durum yoktur.

Herhangi bir sürprizin olma ihtimali elbette vardır. Birkaç gün önce Brezilya’nın Minas Gerais eyaletinde, bir göl kenarında bulunan falezler çökerek gölde hareket etmekte olan iki teknenin üzerine düştü. Bu falezler jeolojik zamanda yaklaşık 2.5 milyon yıl önce oluşmuştur. 2.5 milyon yıl boyunca çökmeyen falezler birkaç gün önce çökmüş ve tekneyle altından geçen turistlerin üstüne bir bütün halinde düşmüştür.

Bu doğa olayının gerçekleşmesi sonucu onlarca turist saniyeler içinde hayatını kaybetmiştir. 2.5 milyon yılda bir olan bir kazanın meydana gelme ihtimali üzerine kaygılanmak aşırı kaygı ya da anksiyete bozukluğunun bir göstergesidir. Ayrıca anksiyete bozukluğunun tedavisi için artık bir girişimde bulunmanın zamanının geldiğini de göstermektedir.

Anksiyete bozukluğunun tedavisi bu aşamada gereklidir çünkü kişi artık gerçekleşme ihtimali çok düşük olan bir takım riskleri dahi kesinleşecek gibi düşünmektedir. Anksiyete bozukluğunun kişinin yaşamına ciddi olumsuz etkileri vardır. En önemli olumsuz etkilerinden birisi de kişinin sürekli kaçınma davranışı sergilemesidir.

Anksiyete bozukluğunun yarattığı kaygılı olumsuz düşüncelerden dolayı kişi aşırı huzursuzluk ve gerginlik yaşamaktadır. Bu gerginlik ve huzursuzluk kişide sıkıntı yaratır ve tetikleyici olan herşeyden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışır. Kendisinde kaygıyı oluşturan herşeyden kaçınmaya çalışırken bir yandan da ciddi anlamda zorlanabilir.

Herşeyden önemlisi hayatı git gide daha kısıtlanmaya başlar. Kaygıyı, korkuyu veya endişeyi tetikleyen herşeyden uzak durmak için gayret sarfeder. İlk başta belki bu biraz rahatlatıcıdır ancak daha sonra kaçınmaktan dolayı da sorun hissetmeye başlar. Kaçındıkça daha büyük bir sorun ortaya çıkar ve biz buna kaygının istemsiz artışı deriz.

Korktuğunuz şeyden uzak kaldıkça o şeye karşı korkularınız artacaktır. Git gide korktuğunuz şeyle ilgili olumsuz düşünceleriniz zihninizde artar. Bir süre sonra artık ona karşı olan korkularınız yersiz ve mantıksız hale gelebilir. Korkunuzu destekleyecek herhangi bir kanıt bulamadığınız gibi kanıtları çürütebilecek şekilde korkularınızla yüzleşemezsiniz de.

anksiyete bozukluğunun tedavisi için anksiyete bozukluğu belirtileri incelenmelidir

Anksiyete Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete bozukluğunun tedavisi için başvurduğunuzda uzman hekim muayene sırasında sizi dinleyecek ve anksiyete bozukluğunun hangi belirtilerini yaşadığınızı size soracaktır. Anksiyete bozukluğunun tedavisi için elzem ihtiyaç oluşturan bazı belirtiler mevcuttur. Herkeste aynı belirtiler görülmeyebilir.

Anksiyete bozukluğu olan bazı bireyler terleme, titreme, nefes darlığı gibi bazı belirtileri yaşamazken bazıları anksiyete atağı esnasında rahatsız edici olumsuz düşünceler kadar fiziksel bazı semptomlardan da rahatsızlık duyarlar. Anksiyete bozukluğunun etkilerini yaşayan birçok kişi göğsünün üzerine sanki bir filin oturmuş gibi ağırlığın çöktüğünü belirtebilir.

Bu ağırlık sebebiyle nefes darlığı hissettiğini de belirtebilir. Aslında kişide herhangi bir fiziksel sorun yoktur. Zaten bu belirtilerle başvuran kişinin mutlaka göğüs hastalıkları veya kardiyolojiden temiz raporu da alması istenir. Eğer fiziksel herhangi bir rahatsızlığa bağlanamayan belirtiler varsa kişide anksiyete bozukluğunun tedavisi için başlama zamanının geldiğini söyleyebiliriz.

Genelde bu belirtiler varken ruhsal bazı belirtiler de eşlik etmektedir. Örneğin; kişi başına bir felaket geleceğini, her şeyin kötü olacağını ve aksiliklerin başına geleceğini düşünmektedir. İçinde bulunduğu durumu felaketleştirdiği senaryolar dahilinde değerlendirir.

Felaketleştirme anksiyete bozukluğunun önemli göstergelerinden biri olmakla birlikte anksiyete bozukluğunun tedavisi için de önemli mihenk taşlarından biri diyebiliriz. Felaketleştirme bir bilişsel çarpıtmadır. Aslında o felaketin gerçekleşme ihtimali oldukça düşük olmasına rağmen yine de kişi bu durumun başına geleceğini düşünmektedir.

Bu durumun bazen gelme ihtimalinin düşük olduğunu idrak edebilir ancak yine de bu olumsuz otomatik düşünceler zihninde önemli bir yer teşkil edebilir. Felaketleştirme düşüncelerinden birini şu şekilde örneklendirebiliriz. Olası bir depremde yaşanabileceklere dair aşırı ve sağlıksız kaygı yaşayan birey bu durumu felaket senaryoları dahilinde değerlendirebilir.

Olası bir deprem hakkında farklı senaryoları düşünebiliriz. Deprem anında yaşanacakları düşündüğünde durumu felaketleştiren kişi genellikle en olumsuz sonuca odaklanmaktadır. Bir depremde olası en olumsuz senaryo da enkaz altında kalarak yaşamını yitirmek diyebiliriz.

Bu senaryoda farklı seçenekleri düşündüğümüzde kişinin yaşadığı binada bulunmaması da bir olasılıktır, hiçbir zarar görmemesi de vefat etmesi de birer olasılıktır. Ancak eldeki bilimsel veriler bize böyle bir doğal afet anında ölüm riskinin hayatta kalmaktan çok daha az olduğunu göstermektedir.

Kişinin yaşayabileceği böyle bir olayı değerlendirirken en olumsuz seçeneğe odaklanması ise durumu felaketleştirdiğini düşündürmektedir. Anksiyete bozukluğunun tedavisi gerçekleşirken çarpıtılmış düşünceler ele alınmaktadır ve değişim bu yönde gerçekleşmektedir. Elbette felaketleştirme anksiyete bozukluğunun tedavisi esnasında ele aldığımız tek bilişsel çarpıtma değildir.

Bazen de anksiyete sorunu yaşayan bireyler bir şeylerin olma ihtimali veya bir olayın başına gelme ihtimali üzerine de endişelenebilir. Bunların olması ihtimalinde neler yaşayacağını düşünebilir ve ya olursa sorusunu sürekli kendisine sorar.

Ancak bu soruya verdiği cevap kendisini tatmin eden ve rahatlatan bir cevap da olmayacaktır. Ya kaza yaparsam diye sürekli endişelenir ve kaza yapmamak için araç kullanmaktan kaçınabilir. Ya sınavda kötü not alırsam diye endişelenerek sınava girmekten kaçınabilir.

Ya reddedilirsem diye kaygılandığı için hoşlandığı kişiye açılmaktan kaçınabilir. Ya başına gelirse neler olacağı önemlidir ve anksiyete bozukluğunun tedavisi bu sorunun cevaplarıyla ciddi anlamda ilgilenecektir.

anksiyete bozukluğunun tedavisi nasıldır

Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi Nasıldır?

Anksiyete bozukluğunun tedavisi vardır. Birçok ruhsal rahatsızlığın tedavisinde olduğu gibi anksiyete bozukluğunun tedavisi de psikolojik ve tıbbi destek yoluyla gerçekleştirilmektedir. Bu iki yöntemin uygulanması her ne kadar en iyi sonuçları verse de anksiyete bozukluğunun tedavisi uygulanırken her vakada tıbbi destek zorunlu olmayabilir.

Ancak tedavi kapsamında mutlaka psikolojik destek alınması önerilmektedir. Bu süreçte yalnızca tıbbi destek almak ne yazık ki ilaçların bir süre sonra kesilmesine neden olabileceği gibi ilaç tedavisi sonlandıktan sonra da anksiyete bozukluğu belirtileri tekrar baş gösterebilir.

Tedavinin iki farklı sürecinden bahsetmek gerekirse, tıbbi destek genellikle antidepresan ilaçların kullanımı ile gerçekleştirilmektedir. Tıbbi destek bazı durumlarda nadiren de olsa hastane yatışını gerektirebilir. Bu süreçte hem tanı alınması hem de ilaç tedavisi veya hastane yatışının düzenlenmesi için uzman hekim kontrolüne ihtiyaç vardır.

İlaç tedavisinin düzenlenmesi uzman hekim tarafından gerçekleştirildikten sonra ise kişi uzman hekimin düzenlediği ilaçları düzenli şekilde kullanmalıdır. İlaçların atlanmadan ve düzenli şekilde kullanılması anksiyete bozukluğunun tedavisi için oldukça önemlidir. Bir diğer tedavi yöntemi ise psikolojik destek almaktır.

Psikolog desteğiyle gerçekleştirilen ruhsal değişim ve iyileşme sürecine psikoterapi denilmektedir. Psikoterapi sürecinde  kişinin yaşadığı olumsuz deneyimlerden yola çıkılarak ruhsal değişiminin gerçekleşmesi hedeflenir. Hepimizi kaygılandıran şeyler elbette ki vardır ancak herkesin kaygılandığı şeyler bazılarında daha sağlıksız, uzun süreli ve kronik bir seyir izleyebilir.

Hatta kaygının, korkunun ve endişenin bu noktada şiddeti de değişebilir. Psikolojik destek alırken aynı ilaç tedavisinde olduğu gibi düzenli devamlılık oldukça önemlidir. Psikolog ile yaptığınız seansların sıklığı elbette ilk seans ya da seansların sonunda sürecin nasıl devam edeceği açıklanırken belirtilir ancak genellikle psikoterapi seans aralıkları haftada bir şeklinde düzenlenmektedir.

Seansların arasındaki süre zaman geçtikçe artar ve sonunda terapi süreci sonlandırılır. Elbette birçok farklı psikoterapi ekolü vardır ancak içlerinde anksiyete bozukluğunun tedavisi esnasında en çok tercih edilenlerden biri de bilişsel davranışçı terapi olabilir. Bu terapi ekolünde değişim daha çok günümüze odaklıdır.

Kişinin baş etme yöntemleriyle çalışıldığı gibi hisleri, değerlendirmeleri, yorumlamaları ve eylemleri ile çalışılır. Bu dönemde kişinin olumsuz olan tüm bilişsel süreçlerinin yeniden yapılandırılması ve değişimi hedeflenir. Anksiyete bozukluğunun tedavisi için psikoterapi önemlidir çünkü ilaçlar sizin bazı yaşam olaylarını değerlendirme yollarınızı değiştirmeniz konusunda yardımcı olmayabilir.

İşte bu nedenle psikolojik destek almak oldukça önemlidir. Anksiyete bozukluğunun tedavisi için merkezimize başvurduğunuzda ilk olarak detaylı bir öykünüz alınmaktadır. Psikoloğunuz sizi tanımak için bazı sorular soracaktır ve sizin de kendinizi daha açık bir şekilde ifade edebilmeniz için size destek olacaktır.

Anksiyete bozukluğunun tedavisi için gerçekleştirilen ilk adım ilk görüşmedir ve bu görüşmede kişinin ruhsal süreçlerine herhangi bir müdahale gerçekleştirilmez. Bu ilk görüşme henüz danışan ile psikoterapistin tanışması ve danışanın yaşadığı sorunu keşfetmesine yönelik bir görüşmedir.

Öykü alınıp da bittikten sonra danışanın anksiyete bozukluğunun tedavisi için hedeflerinin ne olduğu tespit edilmeye çalışılır. Herkesin psikolojik destek alma noktasında hedefleri farklı olabilir. Bu nedenle psikoterapinin en başında yapılacak en önemli şeylerden birisi hedeflerin iyi tespit edilmesidir.

Anksiyete bozukluğunun tedavisi amaçlanırken duygu, düşünce ve davranışların değişimi oldukça önemli bir yer kapsar. Herhangi bir olayı yaşarken veya bir durumdayken, o olay veya durumla ilgili bazı hislerimiz oluşur. Bu hisler duygu olarak adlandırılır. Bu olumsuz duygular kaygı, endişe, karamsarlık veya korku olabilir.

Bu duyguları yaşarken zihnimizde bazı imgeler oluşabilir. Aklımızdan o anda bazı şeyler geçebilir veya kendi kendimize bir şeyler söyleyebiliriz. Bazen de zihnimizde bazı sahneler canlanabilir. İşte bunlara otomatik düşünce deriz ve anksiyete bozukluğunun tedavisi gerçekleştirilirken olumsuz otomatik düşüncelerin değişimi önemli bir süreci temsil eder.

Otomatik düşünce bizim olayları değerlendirme, yorumlama ve algılama biçimimizi yansıtmaktadır. Bunlar tamamen bize özgüdür ancak bize özgü olduğu kadar yaşamımızı da olumsuz anlamda etkileyebilir. Duygularımız ile düşüncelerimiz arasında ilişki vardır ancak bir de üçüncü biliş sistemi öğesi vardır ki buna da davranış deriz.

Yaşadığımız olumsuz yaşam olayları duygularımızı ve düşüncelerimizi tetikleyebildiği gibi davranışlarımızı da etkileyebilir. Olumsuz davranışlarımız olaylar esnasında verdiğimiz eylemsel tepkilerdir. İşte bu üçlünün değişimi psikoterapide hedefler arasında yer alabilir. Bu üçlünün değişimini genellikle tek başına sağlayamayız.

Bunun sebebi de bizim olayları değerlendirme, yorumlama ve algılama biçimlerimizde geçmişten gelen bazı yansımalar neticesinde oluşan bilişsel çarpıklıklardır. Bu çarpıtmalar neticesinde olayları kendi bakış açımızdan başka bir açıklaması olmayan şekilde yorumlayabiliriz.

Bu yorumlar tamamen öznel şekilde değerlendirildiği için doğru görünür ve bir profesyonelin yardımıyla ele alındığında tekrar yapılandırılabilir. İşte bu sürece bilişsel davranışçı terapi diyebiliriz. Duyguların, düşüncelerin ve davranışların olumsuz iken olumlu şekilde değişimi amaçlanmaktadır.

Olumsuz düşüncelerin neden bu şekilde algılandığı ve yorumlandığı da elbette gündem maddeleri arasında yer alabilir. Psikoterapi süreci anksiyete bozukluğunun tedavisi planlanırken mutlaka edinilmesi gereken bir değişim sürecidir.

anksiyete bozukluğunun tedavisi psikolog mentalium

Mentalium Psikoloji Kimdir?

Anksiyete bozukluğunun tedavisi ile ilgili hizmet de sunan Mentalium Psikolojik Danışmanlık Merkezi 2019 yılında Kadıköy ilçesi Göztepe semtinde kurulmuştur. 2021 yılında ise Beşiktaş, Şişli ve Mecidiyeköy psikolog ihtiyacını karşılamak üzere Avrupa yakasında bir şubesi daha hizmete girmiştir.

Merkezimiz bünyesinde psikoterapi süreçlerini yürüten uzmanlarımızın tamamı klinik psikologlardır. Uzmanlarımızın tamamı psikoloji lisans bölümünü bitirdikten sonra klinik psikoloji alanında uzmanlık eğitimlerini tamamlamış kişilerdir. Uzmanlık eğitimlerini tamamlayan uzmanlarımız en az bir psikoterapi ekolünde eğitimlerini tamamlayarak süpervizyon süreçlerinden geçmişlerdir.

Merkezimizde hem bireysel hem de çift terapisi konusunda psikolojik destek sunulmaktadır. Bireysel psikolojik destek alanlarımız arasında başta anksiyete bozukluğunun tedavisi vardır. Anksiyete bozukluğuna ek olarak depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, travma, fobi, sosyal kaygı bozukluğu, bağımlılık, kişilik bozuklukları gibi birçok alanda bireysel psikolojik destek sağlanmaktadır.

Merkezimizde bireysel desteğin yanı sıra aile ve çift terapisi alanında da destek sağlanmaktadır. Yazımızın başlarında da belirttiğimiz gibi anksiyete bozukluğunun tedavisi vardır. Anksiyetenin artık sağlıksız bir kaygı boyutunda seyrettiği durumlarda ise mutlaka müdahale edilmesi gerekir çünkü bu durum kendiliğinden belli bir süre sonra geçmemektedir.

Psikolojik destek alarak sağlıksız kaygıdan kurtulmak mümkündür. Yukarda da psikoterapinin neden kaygı bozukluklarında işe yaradığını belirttiğimiz şekliyle bireysel destek alınması önerilmektedir. Eğer siz de anksiyete bozukluğunun tedavisi için psikolojik destek almak isterseniz, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Kadıköy Göztepe Şube

Göztepe Mh. Fahrettin Kerim Gökay Cd.

No: 240 D: 7 Eren Apt.

Kadıköy / İstanbul

Mentalium Psikoloji Kadıköy psikolog alternatifleri arasında öne çıkan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Eğer aradığınız İstanbul psikolog seçenekleri arasında uygun fiyatlı, etik çalışan ve kurumsal bir merkez ise bizi tercih edebilirsiniz.

Mentalium Psikoloji © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.