Skip to content Skip to footer

6 Soruda Psikolojik Bağımlılık Nedir?

psikolojik bağımlılık belirtileri

6 Soruda Psikolojik Bağımlılık Nedir?

Psikolojik bağımlılık sözünü hiç duymuş muydunuz? Bağımlılık psikolojik ve fiziksel olarak ayrılır mı?

Yoksa kastedilen şey sadece bağımlılığın psikolojik yönü müdür? Bugünkü yazımızda inceleyeceğimiz psikolojik bağımlılık terimi aslında birçok kaynakta yanlış şekilde geçirilmektedir.

Bu durum birçok kişinin bağımlılık yapıcılara da yanlış bir inanış geliştirmesine neden olabilir.

Bağımlılık psikolojik ya da fiziksel olarak ikiye ayrılamaz. Bağımlılık bir bütündür ve bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Bağımlılığın psikolojik ve fizyolojik yönleri ise elbette vardır. İster fizyolojik ister psikolojik bağımlılık tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Eğer siz de bir psikolog ile görüşerek bağımlılık hastalığının psikolojik yönlerini ele alabilirsiniz.

Bağımlılıktan kurtulmak için psikolojik destek almak harika sonuçlar elde etmenize neden olabilir.

psikolojik bağımlılık nedir

Psikolojik Bağımlılık Nedir?

Bağımlılık birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşan bir tablodur. Doğum anından itibaren kişi dış dünyanın etkisini öğrenmeye ve açılmaya başlar.

Bu süreç boyunca, karşılaştığı durumlardan kendini korumak için başa çıkma stratejileri geliştirmesi gerekir.

Geliştirdiği bu psikolojik strateji sağlıklı mı yoksa sağlıksız mı olduğu pek çok şeyi belirleyecektir.

Bağımlılık da bu belirlenenler arasında olacaktır. Yaşam ortamı, ebeveyn tutumları ve sosyokültürel çevre güçlü bir şekilde etkilenmiştir.

Çocuklara yönelik sağlıksız ebeveyn tutumları, ailede bağımlılık öyküsü, tehlikeli arkadaşlık seçimleri, başarısız eğitim hayatları ve toplumsal bağımlılık bilinci risk oluşturabilecek faktörler arasındadır.

Bu nedenle bağımlılığa neden olan süreçleri ele alırken bebeklikten yetişkinliğe kadar bireylere bakmak gerekir.

Süreç aile, sosyal ve kültürel özellikler dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir.

Bağımlılığı tanımlamak gerekirse, ani gelişebilen bir hastalık değildir. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki sinsi gelişen bir ruhsal sorundur.

Döngüler halinde ilerler ve yavaş yavaş kişiyi bir sarmaşık gibi sarar. Kişi bunu fark ettiğinde genellikle bağımlılık gelişmiştir bile.

Bu nedenle, bir kişinin bağımlı olup olmadığı konusunda erken farkındalık, başarılı psikolojik destek ile sonuçlanma olasılığı daha yüksektir.

İster fizyolojik ister psikolojik bağımlılık yönleri görülsün, bağımlılık sinsice gelişen bir ruhsal sorundur.

Bir kişinin bağımlı olduğunu gösteren bazı belirtiler de elbette vardır. Şimdi bunlara göz atalım.

psikolojik bağımlılık belirtileri

Psikolojik Bağımlılık Belirtileri Nelerdir?

  • Son bir yıl içinde ne sıklıkla madde ya da alkol kullandığına,
  • Maddeyi ya da alkolü kestiğinde; uykusuzluk, terleme, sinirlilik, huzursuzluk, titreme gibi belirtilerden bazılarına yaşayıp yaşamadığına,
  • Kullandığı için hayatındaki başka etkinliklerden vazgeçme durumuna (hobiler, sosyal ilişkiler, aile ziyaretleri gibi),
  • Beden veya ruh sağlığını olumsuz etkileyip etkilemediğine,
  • Kullanımın aile, arkadaşlık ilişkilerine veya okul-iş hayatından herhangi birisine olumsuz etkileri olup olmadığına,
  • Gündüz saatlerinde dahi kullanımın olup olmadığına,
  • Maddeyi kullanma yöntemine de bakılarak, bağımlılık değerlendirilir.

 

Bir kişi bu bağımlılık tanı kriterlerinden en az 3 tanesini karşılıyor ise bağımlılık tanısı alabilir.

psikolojik bağımlılık belirtileri nelerdir

Psikolojik Bağımlılık Nedenleri Nelerdir?

Psikolojik bağımlılık nedenleri üzerine birçok araştırma yapılmış ve birçok teori geliştirilmiştir.

Psikodinamik kurama göre madde, kaygıya neden olan psikolojik çatışmalara karşı kullanılan bir savunma mekanizmasıdır.

Bağımlılık, ego işlev bozukluğunun bir işaretidir. Kişi dış dünyanın gerçekliği ile başa çıkma gücünü kaybeder ve psikolojik yönden bağımlılık yapan nesnelere tutunarak hayatta kalmaya çalışır.

Bu anlamda, kişinin yaşadığı ıstırabı hafifletmek için “kendi kendine ilaç” arayışının, “kendi kendine ilaç” teorisinin sonucudur.

Örneğin, alkolü panik ve kaygı için kötüye kullanmak, öfkeyi gidermek için opiyatları kullanmak, depresif belirtileri gidermek için amfetamin kullanmak sözde “kendi kendini tedavi etme” davranışıdır.

Bağımlılık her zaman kompulsif davranış olarak kendini göstermez.

Bazen acı, korku, iğrenme gibi duyguları bastıran bir psikolojik nesne olarak edimsel koşullanmanın bir uzantısı olarak, bazen de sosyal durumlarda neşe ve hazzı (öfori) artıran bir nesne olarak gelişebilir.

Burada yaşanan sözde olumlu psikolojik etkileşimler (mutluluk, can sıkıntısının giderilmesi vb.) kişi üzerinde ödüllendirici bir etki yapabilir ve o kişiyi maddeye bağımlı hale getirecek şekilde ayarlanabilir.

Sonuç olarak madde kullanımı için kullanılan malzeme, kişi ve mekânlar hatırlatıcı hatta kışkırtıcı olabilir.

Özellikle aileler ve sosyal desteği olmayan kişiler madde kullanım topluluğuna katılarak aidiyet ve kabullenme duygusu bulabilmektedir.

Psikolojik bağımlılık faktörlerinin en başında aidiyetin getirdiği kabullenilmiş hissi yatar.

Akranlardan gelen baskı, akranları taklit etme veya uyuşturucu kullanan akranlardan yardım alma, uyuşturucu bağımlılığının önünü açabilir.

Gerçekten de çoğu uyuşturucu bağımlısının hikayesine bakarsanız, çoğunun arkadaşlarının teşvikiyle başladığını göreceksiniz.

Çoğu insan, bir şeyleri doğrudan satıcılardan veya diğer adıyla torbacılardan değil, ilk olarak yakın arkadaşlarından alır.

Bağımlılık yaratan bir kargaşaya düştükten sonra, kendini başka şekillerde yetiştirmeyi öğrenir.

Diğer bir deyişle, özellikle gençler arasında akran baskısı ve akran etkisi en önemli psikolojik bağımlılık faktörleridir.

Akranlarla etkileşim de bağımlılığın yaygınlaşmasına önemli bir katkıda bulunur.

Bu mekanizma ile her bağımlı da potansiyel bir satıcı veya torbacı gibi davranabilir.

Bağımlılığın en önemli faktörlerinden biri genetiktir. Çalışmalar alkolizmdeki genetik etkileşimlerin özellikle yüksek olduğunu göstermiştir.

Diğer maddelerin kullanımının bir miktar genetik etkisi vardır, ancak kalıtımdan ziyade çevre veya kültür ile etkileşimi vardır.

“Sosyal içicilik” olarak tanımlanan alkol kullanımı da çoğu zaman kişi için bir süre sonra kalıcı bir yaşam olarak görülmektedir.

Yani bir diğer deyişle, sosyal içicilik zamanla psikolojik ve fizyolojik yönden bağımlılık potansiyeli oluşturur.

Bu şekilde içmek bir alışkanlık haline gelir ve düzenli ve sürekli içme, beyindeki alkol reseptörlerinin dengesizliğine neden olur ve bu da bağımlılığa yol açar.

Benzer etkileşimler kokain, esrar ve eroin gibi maddelerle de görülebilir. Özellikle esrar tüketimi insanlara zararsız olarak kabul edilmekte ve günlük hayata dahil edilmektedir.

Bir süre sonra psikolojik bağımlılık gelişmiş olacaktır. Başka bir faktör, bağımlılıkla ilişkili veya bağımlılık tarafından şiddetlenen başka bir ruhsal bozukluğun varlığıdır.

Araştırmalar, bağımlıların %50’sinin şizofreni, depresyon, panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, fobi, sosyal kaygı ve davranış bozuklukları gibi diğer psikiyatrik bozukluklardan muzdarip olduğunu göstermektedir.

Bağımlıların %35-60’ında antisosyal davranış gözlenmiştir. Ancak çoğu antisosyal kişilik bozukluğuna sahip değildir ve maddenin etkisi altında yıkıcı davranışlar sergiler.

 Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler yasa dışı madde kullanımına yatkındırlar, sıklıkla suç faaliyetinde bulunurlar, suç işlerler ve kışkırtıcı ve izole bir yaşam biçimine sahiptirler.

psikolojik bağımlılık

Psikolojik Bağımlılık Yapan Maddeler Nelerdir?

Bağımlılık yapan maddeler; tütün, alkol, ecstasy, esrar, eroin, kokain, bonzai, LSD, GHB, bazı mantarlar, ketamin, anabolik steroidler, metamfetamin olarak görülebilir.

Son yıllarda esrarın kimyasal türevleri olan ve rutin toksikolojik testlerle henüz tespit edilmemiş maddeler de kullanılmaya başlanmıştır.

Bu tür fiziksel ve psikolojik bağımlılık yapan maddeler incelemede tespit edilmediği için fark edilmez.

Uyuşturucu, uçucu ve toksik madde olarak sınırlamaya çalıştığımız bağımlılık yapan maddelerin günümüz dünyasında artık aşırı hale gelmeye başladığı görülmektedir.

Sonunda ödülü olan her şey bağımlılık yapar. Örneğin; internet bağımlılığı giderek artan bir psikolojik bağımlılık şeklidir.

Bu özellikle ergenlerde ve genç yetişkinlerde yaygındır. Bahis ve kumar uzun süredir devam eden psikolojik bağımlılık biçimleridir, ancak canlı bahis de son yıllarda gelmiştir.

Aynı zamanda, bilgisayar oyunları ve sanal alışveriş bağımlılığı özellikle psikolojik yönden tedavi edilmesi gereken bir bağımlılık türüdür.

Teknoloji ve dünya geliştikçe, bağımlılık türleri de gelişti ve yeni bir boyut kazandı.

Esrar uzun süredir bilinen psikolojik bağımlılık yapan bir maddedir. Günümüzde tüketim sıklığı tütün, kafein ve alkolden sonra gelmektedir.

Esrarın dünyada en yaygın kullanılan yasa dışı madde olduğu tahmin edilmektedir.

Kokain, uyarıcı etkilerinden yararlanmak için yerli halklar tarafından yaprakları ısırılan Güney Amerika’da kendiliğinden büyüyen bitki erythroxylon koka’dan elde edilen bir maddedir.

İlk kez 1880’de lokal anestezik olarak kullanılmıştır. Kokain, 1914’te psikolojik bağımlılık yapıcı etkileri ve yan etkileri tanımlandığında morfin ve eroin ile birlikte bir narkotik olarak sınıflandırılmıştır.

Crack (taş) kokain, kokain hidroklorür formuna kabartma tozu veya amonyak ve su ilave edilerek elde edilen formdur.

İlk kullanımdan sonra yüksek bağımlılık riski olan hızlı etkili bir maddedir. Opioidler vücutta morfin gibi davranan kimyasallardır.

Dünya çapında 20’den fazla kimyasal olarak farklı opioid klinik olarak kullanılmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde eroin, kötüye kullanım ve bağımlılıkla ilişkilendirilen en yaygın opioid maddedir. Haşhaş tohumlarının taze kapsülleri çekilerek ve elde edilen meyve suyu kurutularak afyon elde edilir.

Morfin, afyondan ve eroinden (diasetilmorfin) morfinin işlenmesinden elde edilir. Bu maddeyi kullananlar için bir iyilik duygusu oluşur.

Tek bir kullanımda bile psikolojik bağımlılık yapma olasılığı çok yüksektir ve diğer maddelere göre hızla toleransa dönüşür.

MDMA 1914’te sentezlenmiştir ve ekstazi olarak da anılır. Ecstasy, beyinde bulunan tüm serotonini serbest bırakarak insanlara getirdiği psikolojik rahatlık, tokluk, canlılık ve esenliğe neden olur.

Serotonin eksikliği ciddi psikolojik yan etkilere ve şiddetli depresyona neden olur. Ağızdan alındığında yaklaşık 30 ila 40 dakika sonra etkisini göstermeye başlayan ilacın etkisi 3 ila 4 saat sürer.

Araştırmalar, kalp ritminde bozulmaya, yüksek tansiyona, kısa süreli hafıza ve iştah kaybına, uykusuzluğa yol açar.

Ayrıca ağrı eşiklerinde yükselmeye, genişlemiş ve ileri geri hareket eden göz bebeklerine, zayıf termoregülasyona neden olduğunu göstermiştir.

Bağımlılık yapan bu madde ayrıca kas krampları gibi yan etkiler de gösterebilir.

Vücudun dehidrasyona neden olacak oranda su içmesi gerektiği bilinmektedir ancak aşırı su alımı, hiponatremi adı verilen ve ölümcül olabilen su intoksikasyonuna neden olur.

Metamfetamin uyarıcı etkisini dopamin ve norepinefrin salınımına neden olarak gösterir. Böylece çok hızlı psikolojik bağımlılık belirtileri ortaya çıkabilir.

Amfetamin türevi ilaçların piyasada bulunması, amfetamin bağımlılığının yaygınlaşmasına yol açmıştır.

Metamfetamin, psikolojik bağımlılık potansiyeli ortaya çıkmadan önce şizofreni, narkolepsi, hiperaktivite bozukluğu, MS, obezite, migren baş ağrıları ve taşıt tutması vb. birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır.

Fransa’da, metamfetamin, burun tıkanıklığını kontrol etmek için amfetamin adı verilen burun soluma için bir burun formülasyonu olarak 1932’de tanıtılmıştır.

Şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde bir türevi burun tıkanıklığı giderici olarak reçetesiz satılan bir ilaç olarak pazarlanmaktadır.

Metamfetamin ağızdan, enjeksiyonla, sigara olarak veya burundan soluma yoluyla kullanılabilir.

Ülkemizde son yıllarda çeşitli şehirlerde metamfetamin diğer birçok maddeden daha sık kullanılmaktadır.

Psikolojik yönden bağımlılık yapma tehlikesi oldukça yüksek bir maddedir.

 
 
psikolojik bağımlılık yapanlar nelerdir

Alkol ve Madde Dışında Neler Psikolojik Bağımlılık Yapar?

Sonunda ödülle kişiyi kavuşturan her şey psikolojik bağımlılık yapar. Psikolojik bağımlılık yapan ancak alkol veya madde dışında kalan bağımlılık yapıcılar davranışsal türde bağımlı yapıcılardır.

Davranışsal bağımlılığın da en az madde bağımlılığı kadar yaşamı değiştirme gücü vardır.

Ayrıca bilgisayar oyunları, internet bağımlılığı, sanal alışveriş bağımlılığı, yemek, spor, cinsiyet, tütün, kumar, teknoloji, ilişkiler, aşk, insanlar, sosyal medya bağımlılığı tedavi edilmesi gereken diğer bağımlılık türleridir.

Böyle aracılarla oluşan türlere davranışsal bağımlılık denir. Davranışsal bağımlılık türlerinden biri de internet bağımlılığıdır.

Özellikle ergenler ve genç yetişkinler arasında yaygındır. Bahis ve kumar uzun süredir devam eden bağımlılık biçimleridir, ancak zamanla online oynanan canlı bahisler de gelmiştir.

Oyuncular kaybettiklerini geri kazanacaklarına inanırlar. Sosyal ve ekonomik kayıpları arttıkça kumar ve yalanları saklamaya çalışırlar.

Kavgalar ve sırlar hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline gelir. Yasadışı yollara başvurabilir, sahte çekler yazabilmekte, birikimleri tükenmekte ve borç para almaktadırlar.

Kumara psikolojik bağımlılık ile tutunan kişiler kayıplarını telafi edemeyeceklerini fark ederler ama heyecan ve haz için oynamaya devam edebilirler.

Bu hastalar genellikle geç dönem ilişkiler ve yasal sorunlar için tedavi ararlar. Bağımlılık ve aşk (insan bağımlılığı) arasındaki ilişkiyi tartışmak ve aşkı bir bağımlılık olarak incelemek önemlidir.

Aşk bir tür bağımlılık ise, bunun nedeni bağımlılığın nedeni ile aynı olmalıdır.

Bu nedenle, diğer psikolojik bağımlılık türleri gibi, aşk bağımlılığının da hem neşeden hem de eksiklikten kaynaklanabileceğini hatırlamak uygundur.

Bağımlı olduğumuz ve âşık olduğumuz maddelerin boşluklarımızı doldurmak ve eksikliklerimizi tamamlamak için elzem olduğu açıktır.

Psikolojik bağımlılık için de beyinde bazı fiziksel değişimlerin neden olduğunu söyleyebiliriz.

Bağımlılığın her aşamasında, beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelir.

Maddenin kullanımı, ödül merkezinden yüksek düzeyde dopamin salgılar. Bu salınan dopamin, güçlü bir neşeye neden olur.

Madde alımının neden olduğu dopamin salınımı, zaman içinde frontal korteksi etkileyerek yanlış kararlar vermekte ve madde kullanımı için seçilmiş davranışları tetiklemektedir.

Aynı zamanda dopamin, beynin çekirdek akumbens ve striatum gibi öğrenmeyle ilgili alanlarını da etkileyerek öğrenme yeteneğinin azalmasına neden olur.

Madde bağımlılığı geliştiren kişilerde aynı zamanda yeni bilgileri öğrenme, kaydetme ve hatırlama becerisinde bozulma gelişir.

Tüm bağımlılık yapan maddeler, zevki kontrol eden ve düzenleyen beyin ağına doğrudan ve dolaylı olarak etki eder.

Bu doğrudan veya dolaylı yoldan oluşan fiziksel etkiler aynı zamanda kişinin psikolojik bağımlılık geliştirmesini de tetikler.

İşte beyindeki bu değişimler de çok net bir şekilde bağımlılığın psikolojik yönünü gösterdiği kadar bir beyin hastalığı olduğunu da göstermektedir.

Psikolojik bağımlılık bu nedenle asla ve asla bir karakter zaafiyeti ya da iradesizlik olarak algılanmamalıdır.

Bağımlılık bir hastalıktır ve beyinde meydana gelen değişimlerin birer ürünüdür.

 
 
psikolojik bağımlılık tedavisi

Psikolojik Bağımlılık Tedavisi Nasıl Olur?

Bağımlılık tedavisi maddeyi bırakmakla başlar. Maddeden kopmak kolay bir iş değildir.

Madde bağımlısı olan kişilerin maddeyi gönüllü olarak bırakmaları çok zordur.

Bunda fizyolojik yoksunluk belirtileri kadar psikolojik bağımlılık faktörlerinin de etkisi vardır. Tabii ki kişinin bırakma isteği ve kararlılığı tedavinin en önemli unsurudur.

Ancak bundan muzdarip olan ve beyindeki direnç mekanizmalarıyla karşı karşıya kalan kişilerin bunu istemesini sağlamak da tedavinin bir parçasıdır.

Bu nedenle kişi istemese bile onları durdurmak için bir stratejiye ihtiyaç vardır. Bağımlılık sorunları olan çoğu insan, durmak ve tedavi aramak konusunda isteksizdir.

Bu nedenle, tedaviye genel bir yaklaşım sunarken, insanları ikna etmek ve gerekirse direnci aşmaya yönelik müzakereleri ihmal etmemek gerekir.

Tüm tedavilerin odak noktası, bağımlılarla güven ve samimi ilişkilerin geliştirilmesidir.

Bağımlıya monoton ve akılda kalmayan bir klişe yaklaşım, onu hızla tedaviden uzaklaştırır, inancını ve motivasyonunu azaltır.

Örneğin, her bağımlılığı olan kişinin intihar veya tehlikeli bir şekilde yoksunluk riski olmadan doğrudan hastaneye yatırılması tedaviye direnci arttırabilir.

Aynı şekilde her bağımlılığı olan bir kişinin hastaneye yatırılması gereken bir kişi olarak tedavi edilmesi tedaviye direnci artırabilir.

Bu nedenle her bireyin hikayesinin benzersiz olduğu ve tedavinin kişiye özel olması gerektiği unutulmamalıdır.

Kişi acil yatış gerektirmedikçe, genel tedavi yaklaşımında ilk adım hastanın tedaviye istek ve güvenini artırmak olmalıdır. Bu yaklaşım, yaygın tedavilerin etkinliğini ve başarısını arttırır.

Tedavi süreci bağımlılık deneyimi olan bir psikolog ve psikiyatrist rehberliğinde başlatılmalı, kişinin ruhsal durumu değerlendirilmeli ve psikolojik bağımlılık öyküsü ayrıntılı olarak kayıt altına alınmalı.

Bağımlılık bir aile hastalığı olduğu için bağımlının yakınları ile görüşülmelidir.

Bağımlıların kan ve idrar testlerinin genel tıbbi açıklamasına ek olarak, dikkat konsantrasyonu ve dürtü kontrolü düzeyi gibi beyin fonksiyonları da ölçülmelidir.

Test ve klinik değerlendirme ışığında kişinin psikolojik bağımlılık şiddeti ve ihtiyaçları belirlenir ve buna göre psikolojik destek planları yapılır.

Kişinin genel durumu ve sosyal desteği uygun ise hastaneye yatırılmadan dışarıdan psikolojik destek ile tedavi yapılabilir.

Tüm tedavilerin temel amacı, kişiyi maddeden uzaklaştırmak ve tedavinin korunmasını sağlamaktır.

Bu ilke ayakta tedavi için de geçerlidir. Birincisi maddeden ve onunla bağlantılı tetikleyicilerden uzak tutulur.

Aynı zamanda ilaç tedavisi, serum ve vitamin hazırlama detoksifikasyon tedavisi ve stabilitesini sağlamak için psikoterapi programları başlatılacaktır.

Bağımlılarda psikiyatrik sorunları, korku ve kaygıyı azaltan, yoksunluk belirtilerini ve aşerme tepkilerini gideren, dürtü kontrolünü artıran, uykuyu düzenleyen ve insanlarda bırakmayı destekleyen ilaçlar vardır.

Örneğin depresyon için antidepresanlar ve dürtü düzenleyiciler için duygudurum düzenleyiciler vardır.

Ayrıca anksiyete için anksiyete gidericiler, panik bozukluk ve uyku düzenleyiciler hastaların yoksunluk sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmasına yardımcı olur.

İlaçlar tedavi uyumunu artırır ve psikolojik desteğe yardımcı olur. Son yıllarda, eroin, kokain, alkol, esrar ve metamfetamin bağımlılığı için doğrudan yoksunluğu azaltan ilaçlar keşfedilmiştir.

Tekrar içme riskini etkin bir şekilde önleyen bu enjekte edilebilir ilaç şekli hem haricen hem de hastane süreçlerinde uygulanabilmektedir.

Psikolojik tedavi başarısız olmazsa ve tedaviye uyum sağlanırsa bu şekilde devam eder.

Ancak kişi dış etkenlerin etkisiyle maddeye sıkışıp canını acıtacak düzeye gelmişse hastaneye yatış planlanmalıdır.

Bağımlılıktan kurtulma sürecinde, kişi çeşitli fiziksel ve psikolojik belirtiler yaşayabilir. Herhangi bir kronik hastalıkta olduğu gibi, psikolojik bağımlılıktan da tamamen kurtulamazsınız.

Yani hastalık ortaya çıkmamış gibi ortadan kaldırılamaz. Bir vazo kırıldıktan sonra dünyanın en iyi yapıştırıcıları bile hiç iz bırakmadan vazoyu tamir edemez.

Ancak vazonun en iyi şekilde eski haline dönebilmesi hedeflenebilir. İyileştirmeden çok gelişme ya da değişiklik demek daha doğru olur.

Buradaki değişim, bir maddeyi kullanmayı bırakma, kullandığı maddeye olan yoksunluğu azaltma, normal bir yaşama devam etme veya  olumsuz olaylarla madde olmadan da baş etme yeteneği olarak tanımlanabilir.

Psikolojik destek maddelerle başa çıkma, stres ve olumsuz duyguları kontrol etme yeteneğini geliştirir.

Amaç, bir kişinin tedavisinde kullanımına neden olabilecek faktörleri belirlemek ve alkol veya uyuşturucu kullanmadan bu ihtiyaçları karşılayabilecek seviyelere ulaşmaktır.

Ancak tedavide bu noktalar eksik kalırsa ve kişi tekrar kullanılırsa, hastalığın kısa süre içerisinde yeniden alevlenerek kullanımda sorun yaşaması beklenir.

İster fiziksel isterse psikolojik, bağımlılık hangi yönüyle değerlendirilirse değerlendirilsin mutlaka profesyonel destek gerektiren bir tedavi gerektirmektedir.

Bağımlılık tedavisi biraz önce de belirttiğimiz gibi zor ve uzun bir süreçtir. Eğer siz de bu süreçte tecrübeli Mentalium Psikoloji uzman psikologlarından destek almak isterseniz, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Kadıköy Göztepe Şube

Göztepe Mh. Fahrettin Kerim Gökay Cd.

No: 240 D: 7 Eren Apt.

Kadıköy / İstanbul

Mentalium Psikoloji Kadıköy psikolog alternatifleri arasında öne çıkan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Eğer aradığınız İstanbul psikolog seçenekleri arasında uygun fiyatlı, etik çalışan ve kurumsal bir merkez ise bizi tercih edebilirsiniz.

Mentalium Psikoloji © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.