7 Soruda Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Tedavi Edilir Mi?
Anksiyete bozukluğu, insanların her zaman endişeli oldukları, kötü şeyler bekledikleri ve görünürde bir sebep olmaksızın tüm olayların en kötü yönlerini görmekten endişe duydukları bir hastalıktır.
Bireyin hissettiği bu korku, tüm insanların olumsuz durumlar karşısında hissettiği kaygı, korku ve endişe duygularından farklıdır.
Buradaki korku aşırı ve temelde endişelenecek bir şey olmamasına rağmen ortaya çıkar.
Bununla birlikte, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler, başlarına bazı olumsuz olayların veya felaketlerin gelebileceğini düşünerek korku ve endişe içinde yaşarlar.
Anksiyete bozukluğu tedavi edilebilen bir ruhsal sorundur. Tedavi hem ilaç ile hem de ilaçsız olarak gerçekleşebilir.
Bugünkü yazımızda anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi seçeneğini inceleyeceğiz.
Eğer siz de ilaçsız anksiyete bozukluğu tedavisi görmek isterseniz, uzman psikolog kadromuzdan destek alabiliriz.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Korku, kaygı, mutluluk, öfke, üzüntü, şaşkınlık, iğrenme, endişe gibi yaşadığımız birçok duygudan biridir.
Endişelenmek veya korkmak tamamen normal ve sağlıklı bir tepkidir. Ancak artık aşırı deneyimliyor ve tatsız seviyelere ulaşırsanız ruh sağlığınız da olumsuz etkilenmeye başlayacaktır.
Aşırı kaygı, huzursuzluk, gerginlik ve huzursuzluk şeklinde kendini gösterirse bu tedavi edilmesi gereken anksiyete bozukluğu halini alır.
Korku, gerçek tehlikeye karşı duygusal tepkimizdir. Bu noktada ilaçla veya ilaçsız tedavi gerektiren bir durum söz konusu değildir.
Korku, gelecekteki olası tehdit ve tehlikelerle ilgili olarak hissedilen bir doğal duygudur. Bu iki duygu bazen örtüşür, ancak zamanın belirli bir noktasında birbirinden ayrılır.
Korku, tehlikenin otomatik olarak uyanmasından kaynaklanır. Aniden algılanan bir tehlikeyle yüzleşmek veya tehlike anında ortamdan kaçmak olarak adlandırılan bir “savaş ya da kaç” tepkisini içerir.
Anksiyete (kaygı) ise kaslarda gözlenen gerilimlere karşı tetikte olmayı ve gelecekteki olası tehditlere karşı tetikte olmayı ifade eder.
Korku tepkisi çok güçlüyse, kişi korkuyu azaltmak için farklı yollar aramaya başlar. Kullanılan çare (kaçınma) bu noktada kişiyi rahatlatır ancak bir sonraki aşamada kaygı (anksiyete) geri döner.
Kaçınma tepkisi kaygıyı azaltır, ancak uzun vadeli kaçınma davranışı bir sorunu çözmenin doğru yolu değildir.
Örneğin sosyal anksiyete nedeniyle kalabalık bir ortama giremeyen bir kişi evde kalarak kaygısını azaltabilir, ancak sosyal ortamdan uzaklaşarak işlevi olumsuz etkilenir.
Görüldüğü gibi kaçınma doğru bir yol değildir. Bunun yerine anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Bu nedenle söz konusu durumu ele almak ve sorunu çözmenin kalıcı yollarını öğrenmek için psikoterapi (anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemi) önerilir.
Bazı durumlarda, ilaçla tedavi ile aynı anda kullanılır. Anksiyete bozuklukları, aşırı korku, kaygı, gerginlik ve huzursuzluğa tepki olarak görülen bozukluklardır.
Anksiyete ruh haline eşlik eder ve bireyler anksiyetede farklı fizyolojik tepkiler sergiler. Örneğin; kan basıncındaki değişiklikler, hızlanmış kalp ritmi, terleme, hızlı nefes alma, sindirim bozukluğu görülebilir.
Korku normal ve canlı bir duygudur, ancak çok güçlü olursa kişinin günlük yaşamını, işini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
Bazı durumlarda panik bozukluğu olarak görülen durum, bazı durumlarda fobiden kaçınma şeklinde kendini gösterebilir.
Kişi, sosyal ortama girmekten kaçınabilir ve yaşamın birçok alanına yayılan anksiyete bozukluğu yaşayabilir.
İşte bu tip durumlarda ihtiyaç varsa ilaç ihtiyaç yoksa da ilaçsız tedavi uygulanması gerekir.
Anksiyete Bozukluğu Neden Olur?
Eski çağlarda, anında bir risk veya tehlikeye karşı savaş tepkisi yaratan otomatik bir mekanizmanın yaratığı kontrol son derece önemliydi.
Olası vahşi hayvan saldırıları karşısında insanın hayatta kalmasını ve soyunu devam ettirmesini sağlayan mekanizmaydı.
Günümüzün nispeten güvenli dünyasında bile bu, zaman zaman gerekli bir mekanizmadır. Örneğin, bir kamyonun korna çaldığını varsayalım. Endişeli hissetmezsek, büyük olasılıkla eziliriz.
Ancak vücudumuzun alarm sistemi olan kaygı sayesinde kaç tepkisi baskın hale gelir ve kaçarız. Sempatik sinir sistemi ya hep ya hiç prensibiyle çalışır.
Başka bir deyişle, etkinleştirildiğinde, tüm sistem darbe ile yanıt verir. Başka bir deyişle, tüm semptomlar hissedilebilir veya hiçbir semptom hissedilemez.
Vücudun sadece bir bölümünde değişiklik olması çok nadirdir. Bu, panik atak sırasında neden sadece bir veya iki değil, birçok semptomla karşılaşıldığını açıklar.
Parasempatik sinir sisteminin aktivasyonu ile sempatik sinir sisteminin etkisi azalır ve gevşeme hissi tekrar ortaya çıkar.
Vücut eninde sonunda bu kaç tepkisini yeterli bulacak ve parasempatik sinir sistemini harekete geçirecektir.
Başka bir deyişle, kaygı sonsuza kadar sürmez veya kişiye zarar verebilecek noktaya kadar gelişmez.
Yaygın anksiyete bozukluğunun gelişiminde rol oynayan davranış teorilerini ele alırsak, bu modele göre anksiyete, belirli çevresel uyaranlara tepki olarak ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, bir restoranda kabuklu deniz ürünleri yiyen birinin alerjisi varsa, durum genelleştirilebilir ve tüm yiyeceklerden kaçınılabilir.
Alternatif eğitim modeli, ebeveyn kaygı yanıtlarını taklit ederek öğrenmeyi içerir (sosyal öğrenme modeli).
Bu, özellikle yaygın anksiyete bozukluğu için önerilmiştir. Kronik anksiyete, belirgin bir uyaran olmadığında ortaya çıkar.
Bu yaklaşımın püf noktası, kişinin hayatta hiçbir şey olmadığının farkına varmasıdır ki bu, kesin olarak öleceği varsayımından daha korkutucudur.
İşte bu noktada anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi veya medikal tedavi yöntemlerinin uygulanmasını gerektirir.
Artık bu durum tedavi gerektiren bir ruhsal bozukluk boyutunu almıştır. Anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir çünkü yaşanan süreç tamamen sahte bir tehdit ya da tehlike algısıyla ilgilidir.
Bu algı da bizde değişmesi halinde anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir sonucunu doğurmaktadır.
Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Anksiyete bozukluğu belirtileri hem fiziksel hem de ruhsal şekilde ortaya çıkabilir.
Anksiyete bozukluğu belirtileri arasında en başta “kötü bir şey olacak” gibi düşünceler ve gelecekle ilgili endişeler vardır.
Ayrıca kaygıya neden olan durumlarda çevresel ipuçlarına aşırı duyarlılık, odaklanma ve dikkati sürdürmede güçlük ortaya çıkar.
Ayrıca kaygı uyandırmaktan kaçınma gibi davranışlar da gözlenir. Sürece fizyolojik semptomlar da eşlik eder.
Sinirlilik, huzursuzluk, panik, hızlı nefes alma (hiperventilasyon), terleme, titreme, yorgunluk, uyku bozuklukları, gastrointestinal rahatsızlık (dispepsi, kabızlık, reflü, gastrit fiziksel belirtilerdir.
Bahsedilen somatik anksiyete bozukluğu belirtileri vücudun kaygıya verdiği doğal tepkidir.
Ancak aşırı kaygı (anksiyete bozukluğu) durumunda hasta bu belirtileri tehlike sinyalleri olarak algılar ve yaşanan kaygıyı artırır.
Anksiyete Bozukluğu Tanı Kriterleri Nelerdir?
- En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.
- Kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker.
- Bu kaygı ve kuruntuya aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder. (En azından kimi belirtiler son altı ayın çoğu gününde bulunmuştur):
- Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma.
2. Kolay yorulma.
3. Odaklanmada güçlük çekme ya da zihin boşalması.
4. Kolay kızma.
5. Kas gerginliği.
6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma).
- Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
- Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi) fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.
- Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
Anksiyete Bozukluğu Türleri Nelerdir?
Anksiyete bozukluğu genel anlamda ilaçlı veya ilaçsız tedavi gerektiren bir kaygı bozukluğudur.
Anksiyete bozuklukları çok farklı türlerde kendisini gösterebilir. Bazıları panik atak yaşayarak kaygı sorununu gösterirken bazıları da fobik davranışlar sergileyebilir.
Farklı anksiyete bozukluğu türleri vardır. Yazımızın devamında anksiyete bozukluğu türleri hakkında inceleme yapacağız.
1) Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Günlük yaşamı olumsuz etkileyen kalıcı bir durumu ve aşırı kaygıyı ifade eden anksiyete bozukluğu yaygın anksiyete bozukluğudur.
Fizyolojik semptomların (örneğin, yorgunluk, huzursuzluk, kas gerginliği, konsantrasyon güçlüğü, uyku bozukluğu) yanı sıra kalıcı bir endişe ve stres durumu gözlenir.
Kaygının odak noktası günlük sorumlulukları (ev işleri, iş yükümlülükleri, çocuk bakımı vb.) içerebilir veya ailede görülen kronik bir hastalığı içerebilir. İnsidansı yaklaşık %0,5 ila %3 arasındadır.
Bu çeşit anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemi olan psikoterapi (bilişsel-davranışçı terapi, şema terapi vb.) ve eğer ihtiyaç varsa ilaçlı tedavi yöntemlerinin de beraber yürütülmesiyle iyileşir.
2) Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm)
Selektif mutizm olan birey konuşma becerisine sahiptir ve dil alanında sorun yaşamamaktadır.
Ancak bazı sosyal ortamlarda (okul gibi) konuşması zordur. Örneğin, evin dışında bir ailede iletişim kurarken, çocuk çok alçak sesle konuşur.
Ancak çoğu durumda hiç konuşmaz. Seçici dil, bir tür anksiyete bozukluğu türüdür.
Ebeveynler genellikle çocuklarının bu tepkisini utangaçlık veya sosyal geri çekilme olarak ifade eder.
Halbuki bu ciddi bir sorundur ve ilaçsız tedavi ile özellikle ele alınması gerekir.
Seçici konuşmazlık, içe dönük bir mizaç, önemli yaşam değişiklikleri (hareket etme, ebeveynlerinden ayrılma vb.) ile beraberce görülür.
Genellikle okuldan önce veya okul başladığında teşhis edilirler. Toplumda görülme sıklığı %1’den az olmasına rağmen, çocuklarda görülme olasılığı ergenlere ve yetişkinlere göre daha fazladır.
Bebeklerde ilaçsız tedavi sürecinde kullanılan yöntemlerden biri de oyun terapisi olmaktadır.
Bir aydan fazla süren bu durumda çocuğun psikolojik destek alma, iletişim kurma ve sosyal ilişkilerini sürdürme becerisinin desteklenmesi çok önemlidir.
Bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi ile ilerleme kaydedemezse ilaç uygulaması da yapılabilir.
3) Özgül Fobi
Belirli bir nesneye (uçak vb.), hayvana (örümcek, köpek vb.) veya duruma (yükseklik, kalabalık, asansör vb.) karşı yoğun anksiyete ve korku hissetme durumudur.
Anksiyete aşırı seviyelere ulaştığında, kişi onu endişelendiren şeylerden veya durumlardan kaçınmaya başlar. Bir süre sonra korkulan şeyler ve durumlarla ilgili düşünceler bile tetiklenebilir.
Korkulan nesnelerden ve durumlardan kaçınmak, bireyin işleyişini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde bozabilir.
Özgül fobinin görülme sıklığı yaklaşık %6’dır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
6 aydan uzun süredir yoğun korku, endişe veya kaçınma davranışınız varsa, bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir.
Bilişsel-davranışçı terapi ve sanal gerçeklik gibi yöntemler, bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yaklaşımlarıdır.
Eğer durumunuz mutlaka ilaçla tedavi yöntemine başvurmayı gerektiriyorsa terapistiniz size bu durumu açıklayacaktır.
4) Agorafobi
Agorafobi, bir kişinin herhangi bir yerden kaçmasının zor veya utanç verici olabileceği durumlarda hissettiği yoğun korku ve endişedir.
Bu anksiyete sınıfında ise kişi yalnız kalmaktan, toplu taşıma araçlarından yararlanmaktan ve açık alanlarda bulunmaktan korkarlar.
Ayrıca kalabalık yerlerde mahsur kalmaktan, kapalı alanlarda zorluk yaşamaktan aşırı derecede korku ve anksiyete duyar.
Bu sebeple kişi bu gibi durumlardan kaçınır. Kişi güçsüz olmaktan, kontrolünü kaybetmekten, başkalarının önünde küçük düşmekten ya da insanların önünde gergin olmaktan endişe duyabilir.
Panik bozukluğu olan kişilerin aynı zamanda agorafobi başlaması muhtemeldir. İnsidansı %1-2 civarındadır.
Bu sınıftaki anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemi olan psikoterapi (bilişsel davranışçı terapi, sanal gerçeklik gibi) ve ilaçlı yöntem olan medikal terapi ile beraber tedavi edilir.
5) Panik Bozukluk
Tekrarlayan panik ataklarla birlikte fiziksel ve psikolojik stresin baskın olarak ortaya çıkmasına panik bozukluk denir.
Çarpıntı, kalp çarpıntısı, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı, bayılma hissi, vücut sertliği, karıncalanma, boğulma hissi, baş dönmesi, kas ağrısı, kontrol kontrolünün kaybı ve ölüm korkusu gibi belirtilerle kendini gösterir.
Bu belirtiler ortaya çıktığında kişi panik atak geçirebilir. İnsidansı %2-3 civarında olmakla birlikte kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir.
Bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi seçeneği olan psikoterapi ve/veya ilaçla tedavi seçenekleriyle beraber yürütülür.
Çoğu zaman bu sınıftaki anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir ancak bazı dönemlerde ilaç desteğine de ihtiyaç duyulabilir.
6) Sosyal Anksiyete Bozukluğu
Sosyal durumlarda görülen yoğun korku ve kaygı sosyal anksiyete bozukluğu olarak nitelendirilir.
Sosyal etkileşim içeren durumlarda (topluluk önünde konuşma, sunumlar, yeni insanlarla tanışma), başkaları tarafından gözetlenme düşüncesi (insanlarla yemek yiyip içmek gibi) oldukça baskındır.
Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler genellikle diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğü konusunda çok endişelenirler.
Buna, başkaları tarafından yargılanma ve aşağılanma korkusu eşlik eder. Toplumda yapılan herhangi bir eylemde kızarma, terleme, titreme, yanlış bir şey yapma korkusu sık görülür.
Bu korku nedeniyle kişi, toplum içinde yapması gereken eylemlerden (seyirci önünde sunum yapmak gibi) veya sosyal etkileşim gerektiren durumlardan (toplu taşıma araçlarına söylemek veya birisine yön sormak gibi) kaçınabilir.
Bunu yapmak zorunda kalındığında vücutta anksiyete belirtileri (terleme, titreme, çarpıntı, sıcak ve soğuk basması, nefes almada zorluk gibi) ortaya çıkabilir.
İnsidansı %2 civarındadır ve esas olarak ergenlik döneminde ortaya çıkar. Altı aydan uzun sürdüğü durumlarda bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi veya medikal desteğe ihtiyaç hissettirir.
Bilişsel davranışçı terapi, sosyal beceri eğitimi, şema terapi gibi ilaçsız tedavi yöntemlerinin yanı sıra medikal tedavi de sosyal fobide kullanılan müdahaleler arasında yer almaktadır.
7) Ayrılık Anksiyetesi
Bağlandığınız kişiden ayrıldığınızda ortaya çıkan ve gelişim süreciyle bağdaşmayan aşırı korku ve kaygı halidir.
Ayrılma anksiyetesi bir anksiyete bozukluğu türüdür. Bu türde anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yoluyla genellikle tedavi edilmeye çalışılır.
Ancak anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi seçeneği başarısız olursa o zaman tıbbi anlamda destek gerekebilir.
Gözlenen semptomlar arasında bağlanılan kişinin başına olumsuz şeylerin geleceğinin düşünülmesi vardır.
Kaçırılma, hapsedilme, hastalık, yaralanma, ölüm vb. içerikli kaygılar mevcuttur. Bu noktada ilaçlı veya ilaçsız tedavi gerektirecek derecede aşırı kaygı vardır.
Ayrıca işe veya okula karşı direnç, uykuya dalma güçlüğü, çeşitli fiziksel şikayetler (baş ağrısı, baş dönmesi vb.) ağrı, kusma gibi belirtiler de görülebilir.
12 yaşın altındaki çocuklarda sık görülen bir anksiyete bozukluğu türüdür.
Özellikle ayrılma anksiyetesi çocuklarda 4 haftadan uzun sürerse ve yetişkinlerde de 6 aydan uzun sürerse bu tür anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yollarına başvurulmalıdır.
Bilişsel davranışçı terapi anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi seçeneklerinin başında gelir. Eğer ihtiyaç dahilindeyse ilaç tedavisi de kullanılan tedavi türlerinden biridir.
Çocuklarda Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Tedavi Edilir Mi?
Anksiyete bozukluğu olan yetişkinlere yönelik sınıflandırma, çocuklar için de geçerlidir.
Çocuklarda anksiyete bozuklukları temel olarak fiziksel semptomlarla kendini gösterir.
Bunlar gastrointestinal (sindirim, karın ağrısı, kabızlık), kalp çarpıntısı, yorgunluk, terleme, solunum değişiklikleri, göğsün sıkışması görülebilir.
Fiziksel belirtilere ek olarak düşünce, duygu ve davranışlarda da farklılıklar gözlenir.
Geçmiş, şimdi veya gelecekle ilgili endişeli düşünceler çocuklarda davranış sorunlarına neden olabilir.
Okula gitmek istememe, sosyal aktivitelere katılma isteksizliği, yaşına göre beklentilerine uygun davranışlar yerine evde kalmayı tercih etme vb. davranışlar sergilenir.
Çocuklarda, seçici konuşma yetersizliği (belirli sosyal durumlarda konuşamama), özel fobiler (örümcek, asansör korkusu vb.) veya yaygın anksiyete bozukluğu gibi farklı kaygı bozuklukları görülebilir.
Çocuklarda genellikle anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir. Çocuklarla çalışırken, çocuğun kaygı uyandıran düşünce ve duygu ve davranışlar arasında yetişkinlerde olduğu gibi bir ilişki kurması sağlanır.
Psikolojik eğitim sunarak, somatik semptomların farkında olmayı ve bu semptomlardan kaçınmak yerine bunlarla baş etmeyi amaçlar.
Bu nedenle sosyal becerileri desteklemek için ilaçsız tedavi modeli olan psikoterapi uygulanmaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi yaygın olarak kullanılan bir terapi türü olmasına rağmen, anksiyete bozukluğunun şiddetine bağlı olarak çocukların eş zamanlı tıbbi tedaviden fayda gördüğü de tespit edilmiştir.
Aslında hem yetişkin hem de çocuklarda anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir.
Ancak anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemi semptomlar nedeniyle yetersiz kalırsa o zaman ilaçla tedavi de tedavi protokolüne eklenebilir.
Yetişkinlerde Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Tedavi Edilir Mi?
Anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemine genel anlamda psikoterapi de diyebiliriz. Anksiyete tedavi sürecinde en sık kullanılan ve kanıtlanmış ilaçsız tedavi yaklaşımı bilişsel davranışçı psikoterapidir.
Bu ilaçsız tedavi modelinde hastanın geçmiş yaşamında yaşadığı veya tanık olduğu olumsuz olaylar ve deneyimler sonucunda kendisi, dış dünya ve gelecek hakkındaki hatalı temel inanç ve düşünceleri ortaya çıkar.
Bu yanlış inançlar sonucunda otomatik olarak ortaya çıkan hatalı ve işlevsiz düşüncelerin, gerçeğe daha uygun, daha işlevsel düşüncelerle yer değiştirmesini sağlayabilir.
Anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemleri mutlaka uygulanmalıdır çünkü sorun yaratan zaten bu yanlış inanışlardır.
Aynı zamanda egzersizler ve ev ödevleri ile bu kişilerin belirsizliğe ve kaygıya karşı toleransı artar.
Anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi sayesinde bu kişiler kaygılarını daha kolay yönetmeyi ve kaygılarını yönetmeyi öğrenirler.
Anksiyete bozukluğu tedavisinde antidepresanlar ve anksiyolitikler de kullanılmaktadır.
Ancak anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi yöntemi işe yaramadığında veya yetersiz kaldığında ilaca başvurulabilir.
Bu ilaçlar ayrıca depresyon ve diğer anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılır.
Aslında anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir ancak bazı fiziksel semptomlar rahatsız ediyorsa ilaç tedavi sürecinde kullanılabilir. Tedavinin amacı, kaygı ve stresi hızla gidermektir.
Tedavide kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri ve bağımlılık yapma riski yoktur. Tedavi sürecinde kaygıyı azaltmak için kullanılan benzodiazepinler, yeşil bir reçete ile reçete edilir.
Bu ilaç sınıfı, ancak “doktorunuz tarafından önerilen doz ve sürede” doğru kullanıldığında etkili ve güvenli bir şekilde kullanılabilir. İlaç tedavisinin etkisi birkaç hafta sonra başlayabilir.
Semptomlar tamamen ortadan kalkana kadar tedaviye devam edilmelidir. Tamamen iyileştikten sonra tedaviye en az bir yıl daha devam edilmelidir.
Ancak anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi veya medikal tedavi uygulansa dahi tekrarlama olasılığı olan bir ruhsal sorundur.
Biraz önce de belirttiğimiz gibi anksiyete bozukluğu ilaçsız tedavi edilebilir.
Eğer siz de anksiyete bozukluğu tanı kriterlerini karşılıyorsanız, Mentalium Psikoloji uzman psikolog kadrosundan destek almaya başlayabilirsiniz.