Kimyasal açıdan karbon atomuna bir OH grubunun bağlanmasıyla oluşan organik bileşikler olarak açıklanabilen alkol ifadesi, pek çok kişi de ilk duyulduğunda alkollü içecekleri çağrıştırmaktadır. Birçok farklı çeşidi bulunan, bazı kısıtlamalar dışında erişime açık ve kullanımı ile satışı yasal olan bu içecekler, etkisinde iken kişinin duygu ve düşünce yapısını olumsuz etkileyebilmekte ve istenmeyen davranışlar sergilenmesine yol açabilmektedir. Ayrıca; diğer uyarıcı maddeler gibi alkollü içeceklerin de kullanımı sonucu kişinin bu maddelere bağımlı olma riski de alkollü içeceklerin olumsuz yönlerinden bir diğeridir.
Alkolün etanol türünden elde edilmekte olan ve kültür, coğrafi konum, kişinin sosyo-ekonomik düzeyi gibi birçok farklı duruma göre kullanımı şekillenen alkollü içecekleri oldukça çeşitlidir.
Genel itibari ile hafif alkollü ve yüksek alkollü olmak üzere ikiye ayrılan alkollü içecekler içerisinde; bira ve şarap türleri hafif alkollü içecek olarak adlandırılırken rakı, viski, votka vb. içecekler ise yüksek alkollü içecekler olarak adlandırılmaktadır. Damıtma işlemi sonucu alkol oranının arttırıldığı bu yüksek alkollü içkiler genel olarak diğer çeşitlerden daha pahalı olmakta ve içici üzerinde, aynı oranda, daha fazla etki bırakmaktadır.
Çoğunlukla içecek şeklinde tüketilen alkolün, başlıkta da belirtildiği üzere, tüketimi yalnızca bununla sınırlı değildir. Örneğin; içecek amacı dışında üretilen kolonya vb. gibi alkol içeren sıvılar, alkol içeren çikolata çeşitleri, bazı temizlik malzemeleri ve buna benzer birçok farklı tür ve amaçla kullanılabilen alkol, kullanım tür, şekil ve amaca göre kullanıcı üzerinde farklı etkiler bırakabilmektedir.
WHO, alkol kullanımında standart içki kullanımı sayısınca bir standart geliştirmiştir. Bir küçük kutu bira, bir kadeh şarap ve yarım duble rakı, votka, viski veya cinin ‘bir standart içki’ sayıldığı bu standartlarda haftalık olarak erkeklerin en fazla 14 kadınların ise en fazla 7 standart içki kullanması uygun görülmüştür.
Yukarıda bahsedildiği üzere, dünya otoritelerince belirli bir düzeye kadar kullanımının kabul edilebileceğine ilişkin genel bir yaklaşım olan alkollü içecekler, kişiden kişiye göre değişmekle birlikte, kullanımı sonucu oldukça olumsuz durumlara yol açabilmektedir.
Spesifik olarak olaylar ya da kişiler üzerindeki etkisi dışında alkolün geneli itibari ile oluşturabileceği belli başlı bazı etkiler bulunmaktadır. Bu etkiler; bağımlılık, zehirlenme ve kullanım ile ortaya çıkabilecek bazı diğer hastalıklar olarak sıralanabilir.
Alkol bağımlısı kişi “Çok miktarda ve sıklıkla alkol tüketen, bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığının bozulmasına rağmen alkol almak isteyen, tedavi edilmesi gereken kişi” olarak tanımlanmaktadır.
Tanımda da yola çıkılarak tespit edilebileceği üzere; kullanım oranı standartların üzerinde olan ve bırakma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan kişiler alkol bağımlısı olarak nitelendirilebilir.
Alkol bağımlıları alkol kullanımını azaltınca veya tamamen kesince bir takım belirtiler ortaya çıkar ve bunlara yoksunluk belirtileri denilmektedir. Tabii ki bu belirtilerin tamamı her bağımlıda görülmeyebilir. Alkol bağımlılarının %5’inde şiddetli belirtiler gözlemlenmektedir. Bu belirtiler 12 saatten daha az bir zaman içinde başlar ve 2-3 gün içinde en yüksek seviyeye ulaşır ve genelde 4-5 gün içinde azalır.
Ne gibi belirtilerdir bunlar?
- Taşikardi,
- Terleme,
- Halsizlik,
- Ağız kuruluğu,
- Kan basıncı değişiklikleri,
- İştahsızlık,
- Bulantı,
- Solunum hızlanması
- Kusma,
- Baş ağrısı,
- Dizartri (Peltek konuşma),
- Derin tendon reflekslerinde artma,
- Kaslarda myoklonik kasılmalar,
- Alt ve üst ekstremitelerde spazmodik kasılmalar,
- Ellerde, dilde, göz kapaklarında tremorlar (irade dışı titremeler),
- Kaslarda myoklonik kasılmalar,
- Huzursuzluk,
- Sıkıntı,
- Kısa süren halüsinasyonlar ve ilüzyonlar
- Uyku bozukluğu,
- Kabuslar
Alkol yoksunluğu durumunda ortaya çıkabilecek bir diğer önemli husus ise Deliryum Tremens durumudur. Alkol yoksunluğundaki en uç nokta olarak da tanımlanabilen Deliryum Tremens bir bilinç bulanıklığı durumudur. Deliryum Tremens’in diğer yoksunluk belirtilerinden ayrı olarak ele alınması ihtiyacı, bu durumdaki bireylerin genellikle ajite olmuş ve tetikte bir şekilde süreci yaşamalarından doğmuştur.
Alkol bağımlılığının tedavisinde genellikle tıbbi tedavi ve psikososyal tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
En bilindik tıbbi tedavi yöntemlerinden biri olarak detoksifikasyon (arındırma) yöntemi, kişinin çeşitli ilaçlar yardımıyla bağımlılık durumundan kurtulması üzerine şekillenir. Genel itibari ile 10 günlük bir süreçte tamamlanabilen detoksifikasyon tedavisi çoğunlukla ayaktan tedavi şeklinde uygulanmaktadır.
Tüm bağımlılık yapıcı madde türlerinde olduğu gibi alkolde de tıbbi tedavi, kişiden kişiye göre değişmekle birlikte özellikle yoğun kullanım sonrasında, oldukça önemli bir konumda durmaktadır. Fakat; kişinin bireysel ya da çevresel özelliklerinden bir veya birkaçı ile yaşamdaki deneyimlerinin de oldukça etkili olabileceği bağımlılık durumun tedavisi, yine bireyi sosyal çevresi ile bir bütün olarak ele alacak yöntemler göz önüne alınmaksızın mümkün olmayacaktır.
Bu kapsamda alkol bağımlılığının tedavisinde psikososyal müdahale yöntemleri oldukça önemli bir konumda durmaktadır. Kişinin; travmatik yaşam deneyimlerinin etkisinden kurtulması, olumsuz bilişsel çarpıtmalarından arınması ve temiz kaldığı sürece dair motivasyonunun üretilip geliştirilmesi açısından psikolojik, bağımlılık sonrası yaşamına adapte olması, bağımlılığa itici nedenlerden uzaklaşması ve yeni bir hayat düzenine kavuşması içinse sosyal destek çalışmaları oldukça önemli bir noktada, birbirlerinin tamamlayıcı pozisyonda durmaktadırlar.
“Bireyin madde etkisi altında olduğu döneme verilen addır. Alkol ve diğer uyuşturucu maddeler toksik sayıldığı için, alındıktan sonra gösterdikleri bütün etkiler zehirlenme olarak kabul edilir. Madde kullanımı sırasında ya da hemen sonra gelişen, maddenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisine bağlı olarak ortaya çıkan, klinik açıdan belirgin biçimde uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişiklikler zehirlenme sayılır.
Yukarıdaki alıntıda açıklanan ve detaylandırılan entoksikasyon durumunun belirtileri ya da alıntıda belirtildiği şekliyle ‘uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişiklikler’ şu şekilde sıralanabilir; baş dönmesi, yüz kızarması, bulantı, yüksek kan basıncı, düşünme yetisinde zayıflama ve duyu bozuklukları
Bağımlılık ve entoksikasyon durumunun olumsuz etkilerinin yanı sıra alkol kullanımı, özellikle uzun vadede ve/veya yoğun kullanımda, başka olumsuz etkilere (hastalıklara) de yol açmaktadır. Gastrit, ülser, pankreatit, karaciğerde yağlanma, siroz, miyopati, periferal nörit, konvulziyon, kalp yetmezliği, malnutrisyon şeklinde sıralanabilen bu hastalıklar, kişiye maddi ve manevi açılardan yük oluşturmakta ve tedavisi, çoğu zaman, ya mümkün olmamakta ya da uzun zaman almaktadır.
- Alkol almadan evvel kişi susuzluğunu meyve suyu veya soda gibi başka bir içecekle dindirmelidir. Kişi susamamış olsa bile, alkolden önce alkolsüz bir içecekten bir bardak içmelidir.
- Alkol alırken kuruyemiş gibi tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
- İçmeye başlamadan önce kişi yemek yemelidir. Aç karnına içmek daha tehlikelidir.
- Düşük alkollü içkilerin tercih edilmesi tavsiye edilir.
- İçki içileceği zaman sek değil, sulandırılarak içilmelidir.
- Yeni bir kadeh içki alımından önce mutlaka bir bardak da alkolsüz içecek alınmalıdır.
- İçki, yavaş içilmeli ve küçük yudumlarla tüketilmelidir.
- Sıvı kaybı oluşturan fiziksel hareket, egzersiz ve dans gibi aktiviteler sırasında alkol alınmamalıdır.
- Genellikle meyhane veya gece kulübü gibi mekanlarda alkol alıyorsanız, kendinize başka sosyal etkinlik mekanları bulmanız önerilir.
- Stresli dönemlerde alkol kullanılıyorsa, o zaman stresle başa çıkma yolları bulmanız gerekecektir.
- Kişi canı sıkıldığı zaman alkol kullanıyorsa, can sıkıntısını giderecek bir takım aktivitelerde bulunmalıdır.
- Yalnızken alkol tüketiminiz artıyorsa, yalnız kalmayacak şekilde gününüzü geçirmeye çalışın
- Alkol tüketimi fazla olan arkadaşlarla beraber içiliyorsa, bu kişilerle mümkün olduğu kadar az görüşmekte fayda var
- Akşamları daha çok alkol tüketiyorsanız, akşamlarınızı değerlendirin ve alkol tüketemeyeceğiniz yerlere gidin
NOT: Bağımlılık geliştiyse, defalarca bırakma girişimleri olmuş ancak başarısızlıkla sonuçlanmışsa ve alkol kullanımı sonucu fiziksel bir takım rahatsızlıklar (karaciğer hastalıkları vb.) oluştuysa alkol TAMAMEN KESİLMELİDİR.