Anksiyete Bozukluğu Psikolog Desteğiyle 7 Adımda İyileşir
Bir tehlike durumunda korkunun canlılar üzerinde önemli bir koruması vardır. Bu, insanların hızlı tepki verebilmeleri için uyanık olmakla ilgilidir.
Ancak kaygı diğer her şeyi engelliyorsa, bunun nedeni anksiyete bozukluğu olabilir.
Bir başka deyişle, kaygı duygusu bizi koruyan normal bir his iken anksiyete bozukluğu ise aşırı, sağlıksız ve yaşanan durumla örtüşmeyen bir hastalıktır.
Fiziksel rahatsızlıklar yaşadığınızda nasıl ilgili branşın doktoruna gidiyorsanız, anksiyete bozukluğu tedavisi için de psikolog desteğine ihtiyacınız vardır.
Anksiyete bozukluğu psikolog desteğiyle tedavi edilebilir. Peki her şiddette ve durumda anksiyete bozukluğu psikolog yardımıyla tedavi edilir mi?
Bu sorunun cevabı gibi birçok soru işaretine cevap bulabilmek için yazımızı okuyabilirsiniz. Eğer siz de anksiyete bozukluğu psikolog desteğiyle iyileşiyor diyorsanız, bize ulaşabilirsiniz.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Herkes bazen gerçekten korkar. Tehlike anında bu duygunun önemli koruyucu özellikleri vardır.
Korku insanları uyarır ve örneğin yolda kritik durumlarda hızlı tepki vermelerini sağlar.
İş ve aile söz konusu olduğunda endişeler ve korkular sizi koruyabilir. Örneğin, insanların daha dikkatli davranmasına ve zor durumlardan kaçınmasına yardımcı olur.
Ancak korku ve endişe kontrolden çıktığında bir yük olabilir. Hayatın bir noktasında, sürekli korku içinde yaşayan insanlar vardır.
Her zaman endişelenirler, her şeyden korkarlar ve korku asla geçmez. Eğer öyleyse, sizde anksiyete bozukluğu söz konusu olabilir.
Anksiyete bozukluğu olan kişiler, sahibi oldukları kaygının doğal seviyelerin üzerinde olduğunun farkındadır.
Ancak korkuları üzerinde hiçbir kontrolleri yoktur ve bu durumun üstesinden kendi başlarına gelmekte zorlanırlar.
Zaten bu sebeple anksiyete bozukluğu psikolog desteğiyle tedavi edilmelidir.
Yaygın anksiyete bozukluğu hem duygusal hem de fiziksel olabilir. Psikiyatrik belirtiler kalıcı, gerçekçi olmayan ve abartılı korkulardır.
Bu tür korkuları olan insanlar sadece belirli tehditlerden veya durumlardan korkmazlar.
Kaygı, yaşamın farklı alanlarını etkiler. Hatta birçok psikolog “her yerde bulunan korku” olarak bu durumu tanımlayabilir.
Çünkü korku herhangi bir şey olabilir ve belirli bir duruma bağlı değildir. Örneğin, anksiyete bozukluğu tanısı alabilecek bir kişi, aniden çocuğunun okula giderken bir aracın altında ezilebileceğinden korkar.
Bir süre sonra karısının işe giderken bir kaza geçirmesinden korkar. Sonra yakında kalp krizi geçireceğinden korkar.
Bu tür anksiyete bozukluğu olan kişiler hemen hemen her şey için endişelenebilirler.
Kalıcı korku, günlük yaşamı ciddi şekilde sınırlar ve normal günlük yaşamı imkânsız hale getirir.
Bu insanlar depresyona girebilir ve böylece anksiyete bozukluğu depresyon gibi başka ruhsal bozukluklara neden olabilir.
Kalıcı ve dirençli anksiyete (kaygı) hali, yaygın anksiyete bozukluğu olarak adlandırılan rahatsızlığın en temel özelliğidir. Bu nedenle anksiyete bozukluğu psikolog veya psikiyatrist müdahalesi gerektirebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu, nedeni belirsiz, her zaman olumsuz olayların yaşanmasını bekleyen bir kişinin yaşadığı ruhsal sorundur.
Anksiyete bozukluğunda, korku için özel bir neden yoktur ve kişi aşırı bir anksiyete halindedir.
Yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler genellikle sağlıkları, aileleri ve gün boyunca kontrolden çıkan her şey hakkında endişelenirler.
Anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde çalışılırken tüm bu kaygı tetikleyicisi konular ele alınır.
Maddi koşullar, olası iş çabaları, sağlık sorunları, çocuklar için olası olaylar, ev işleri ve verilen sözlerin tutulmaması gibi günlük sorunlar hakkında aşırı endişe vardır.
Bu kişiler sıklıkla yaşadıkları gerginlik ve kaygının aşırı olduğunu bilirler. Ancak sakinleşemez ve kendilerini kontrol edemezler.
Anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde çalışılırken rahatlama ve gevşeme egzersizleri öğrenilir.
Bazen mevcut korkularının aşırı ve yersiz olduğunu kabul etmezler. Anksiyete bozukluğu olan kişiler genellikle etraflarındakiler tarafından “aşırı endişeli” olarak tanımlanır.
Hatta bazen destek için bir yakını psikolog randevusu aldığında kendisinin endişelerinin yersiz olmadığını savunabilir.
Anksiyete bozukluğu psikolog görüşmesinde de adeta reddedilebilir ve bu denli kaygı yaşamasını normal kabul edebilir.
Çoğu durumda, aşırı karamsarlık hali, aslında bir psikolojik bozukluk olan bir kişilik özelliği olarak kabul edilir.
Anksiyete bozukluğu gözden kaçabiir ve kişinin zaten evhamlı ve endişeli bir kişiliği olduğu düşünülebilir.
Bu durumda kişi ve sevdiği kişi psikolog yardımı istemek yerine bu durumu normalleştirir ve yaşam kalitelerinin düşmesine neden olur.
Bir kişi bu kaygı bozukluğuna sahip olduğunda, sadece kişinin kendisini değil, eşini ve ailesini de çok olumsuz etkiler.
Anksiyete bozukluğu olan kişiler, kaygı sorunları nedeniyle evde ve işte sağlıklı insanlara göre daha az işlevseldir.
Kaygı bozukluğu nedeniyle ilişkiler genellikle gergindir. Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalarda “anksiyete algısı” olarak bilinen bir süreç oluşur.
Bireylerin korkuya doğuştan yatkınlıkları vardır. Bilinçli veya bilinçsiz olaylar korkuya neden olur.
Kişi beynin heyecanını olumsuz ve kontrol edilemez bir durum olarak yorumlar. Bu kişinin dikkati kendi üzerindedir.
Bu odak, bir bireyin olaylarının yorumunu çarpıtır ve potansiyel tehditlere karşı farkındalığını artırır. İnsanlar geçici bir çözüm olarak kaçınmayı kullanırlar.
Anksiyete bozukluğu psikolog desteği alınarak tedavi edilirken bu kaçınma davranışıyla elbette çalışılmaktadır.
Yaygın anksiyete bozukluğunda, anksiyeteye neden olan durum genellikle sadece insan zihnindedir.
Gelecekte meydana gelebilecek kötü bir olaydır ve şu anda durum böyle değildir. Bu trajik olayların görüntüleri kişinin zihninde döner dolaşır.
Anksiyete bozukluğu psikolog ile çalışılırken kişinin zihninde dolaşan olumsuz düşünceler incelenir.
Bu sırada birey, beklenen bu kötü olaya çözüm ararken, zihnindeki olumsuz görüntü, duygu ve düşüncelerden kurtulmaya çalışmaktadır.
Elbette biraz önce de belirttiğimiz gibi anksiyete bozukluğu psikolog desteği olmadan kendi başına iyileşmez.
Planlandıktan sonra dünyanın belirsizlikleri azalır ve öngörülebilirliği artırmak için girişimlerde bulunulur.
Bu planların ve korkuların işe yaradığı fikri, korkuları daha da şiddetlendirir.
Anksiyete bozukluğu olan kişiler, güvenliğin daha önemli olduğu konusunda mizaç olarak endişe duyarlar.
Hoş olmayan duygular ve çatışmalarla başa çıkmakta zorlanırlar. Bu nedenle, korkuyu ve acımasız öz eleştiriyi tersine çevirmek için çok ciddi bir eğilime sahiptirler.
Yeni ve ödüllendirici durumlardan kaçınmak, yaşamı artık iyice zorlaştırır ve sizi depresyona karşı da daha duyarlı hale getirir.
Anksiyete bozukluğu tedavi edilirken psikolog depresif belirtileri de özellikle göz ardı etmemelidir.
Anksiyete Belirtileri Nelerdir?
Anksiyete bozukluğu toplumda en sık görülen ruhsal bozukluklardan biridir.
Anksiyete bozukluğu belirtisi olan korku, genellikle gelecekteki olası tehditlere ilişkin beklentiler şeklinde kendini gösterir.
Anksiyete hastası bu durumda kötü bir şey olacağına dair hislerini ve korkularını açıklar.
Bozukluğu yaşayan hastalarda genellikle açıklanamayan ağrı, çarpıntı, kan basıncında değişiklikler, bayılma veya bayılma benzeri nöbetler, yüzde soluk cilt veya kızarıklık ve iyi nefes alamama hissi vardır.
Bu da gastrointestinal semptomlara (şişkinlik) neden olur. Hazımsızlık, gaz, mide bulantısı bu sindirim sistemi ile ilgili anksiyete belirtileri arasındadır.
Uzun süre bir yerde oturamayabilir ve kendisini gergin hissetmeye başlar. Anksiyete bozukluğu psikolog ile görüşmeler (seans) esnasında çalışılırken dahi bu belirti ortaya çıkabilir.
Huzursuzluk, uzuvlarda titreme, aşırı terleme, boğazda tıkanıklık, yutma güçlüğü, göğüste yumruk, kas krampları, kas gerginliği ve ağrı gibi semptomları tanımlarlar.
Belirtiler aniden, daha sık veya daha yoğun bir şekilde ortaya çıkabilir.
Kişiler genellikle yaşadıkları semptomları gerçekçi bir şekilde yorumlayabilir ve bu bulguların hastalıkla ilgili olabileceği sonucuna varabilir.
Hastalar genellikle bu bulgularla kendi başlarına baş etmeye çalışırlar, ancak anksiyete bozukluğu psikolog desteği olmadan iyileşmez.
Anksiyete bozukluğu belirtileri kontrol altına alınamıyorsa, sosyal yaşam kısıtlanıyorsa anksiyete bozukluğu psikolog desteğiyle tedavi edilmelidir.
Bazı kişiler ise anksiyete ile başa çıkmak ilaçlara güvenmek zorunda hissedebilir.
Diğer sağlık profesyonelleri tarafından bu semptomlara neden olabilecek bir hastalığı olduğu tespit edilemeyenler için bir çözüm, bir psikoloğun görevi hastalığa daha radikal bir çözüm bulmasına yardımcı olmaktır.
Anksiyete Bozukluğu Psikolog İle Nasıl İyileşir?
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde gerçekleşen psikoterapi süreciyle tedavi edilmelidir.
Anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri için terapi yaklaşımları farklı olsa da pek çoğu yararlı olmaktadır.
Bunlar Psikodinamik Psikoterapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Varoluşçu Psikoterapi, Şema Terapi, Gestalt Terapidir.
Psikoterapide danışanla; saygılı, koşulsuz kabul içeren, gerçek ve samimi bir ilişki kurulmaktadır.
Psikoterapist, danışanla dürüst ve açık iletişim kurmaktadır. Hangi anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri olursa olsun bunlar psikoterapinin önemli ve vazgeçilmez ilkeleridir.
Terapi sürecinde önemli olan danışanların içsel deneyimleri olmalıdır. Terapide, danışanın duygularına, düşüncelerine, fiziksel duyumlarına farkındalığı arttırılır.
Ayrıca danışanın tepki ve davranışlarına, anılarına, kararlarına, yaşamında oluşturduğu anlamlara, beklentilerine, hayallerine odaklanarak farkındalığı arttırılır ve sorunları anlamlandırılır.
Danışanın içsel ve dışsal zorluklarını fark ederek sorunlarına çözüm üretebilecek aşamaya doğru gelişim göstermesi hedeflenir.
Anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri arasında bu nedenle psikoterapi oldukça önemli yer tutar.
Danışanın ihtiyacı olması halinde hem ilaçla tedavi hem de psikoterapi birlikte uygulanır.
İkisi birlikte daha olumlu ve hızlı sonuçlar sağlayabilmektedir. Hafif düzeyde yaşanan kaygı durumlarında, kişi anksiyete bozukluğuyla kendisi baş edebilmektedir.
Ancak bu, şiddetli veya uzun süreli anksiyete bozuklukları için geçerli değildir. İşte burada anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri devreye girer.
Anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri arasında ilk sırada uzman psikolog ile gerçekleştirilecek psikoterapi yöntemi gelmektedir.
Uzman psikolog desteği almak mutlaka anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri arasında ilk sırada yer almalıdır.
Stres Yönetimi
Anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri arasında stres yönetimi de önemli bir yer tutar.
Stresi yönetme becerilerinizi geliştirmek kendinizi özdenetimi yüksek hissettirecek ve kaygı verici durumları daha kolay yaşamınızı sağlayabilecektir.
Zamanınızı planlayarak, yapılacak işleri sıraya koyarak ve mutlaka kendinize zaman ayırarak başlayabilirsiniz.
Anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde çalışılırken stresi yönetebilme konusu da çalışılabilir.
Olumsuz Düşünceleri Değiştirmek
Kaygı sebebiyle zihninizde yer eden olumsuz düşüncelerin bir listesini yapıp karşılarına olumlu, gerçekçi düşünceler içeren başka bir liste yazabilirsiniz.
Bu düşüncelerinizi zaman zaman listenizle kontrol edebilirsiniz. Olumsuz düşüncelerin psikoterapi yöntemleri ile değişimi anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri arasında oldukça önemli bir yer kapsamaktadır.
Anksiyete bozukluğu psikolog tarafından değerlendirilirken belki de en çok üzerinde durulacak olan kısım olumsuz ve kaygılı düşüncelerin değişimi olabilir.
Sosyal destek
Çevrenizde sizi dinleyen, anlayan veya duygularınızı merak eden kişilerle kaygılı anlarınızda iletişime geçebilirsiniz.
Bu duygunuzu, tek başınıza yaşamak zorunda olmadığınızı bilmenin faydası olabilir.
Çevrenizdekilerle anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri üzerine de paylaşımlar yapabilirsiniz.
Nefes Egzersizleri ve Gevşeme Teknikleri
Bu egzersizler, kaygının zihinsel ve fiziksel belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir.
Bu teknikler arasında meditasyon, derin nefes egzersizleri, vücut gevşeme çalışmaları, karanlıkta dinlenme ve yoga tercih edilebilir.
Anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri içerisinde en etkili olanlardan biri bu gevşeme teknikleridir ve sık sık uygulanmalıdır.
Anksiyete bozukluğu psikolog tarafından ele alınırken nefes egzersizleri de danışana öğretilebilir.
Egzersiz
Spor yapmak fiziksel sağlığınıza katkı sağlarken aynı zamanda hareket etmek beyinde pozitif duyguları tetikleyen hormonları arttırmaktadır. Bu da daha iyi hissetmenize katkı sağlayabilecektir.
Yürüyüş, yoga gibi bedeninizi zorlamadan yapabileceğiniz egzersizler endorfin salgılamanıza yardımcı olur ve kaygılarınızdan uzaklaşarak enerji dolu, odaklanmış olmanıza katkı sağlar.
Görüştüğünüz psikolog bu ilgiyi size anlatacaktır. Düzenli egzersizler anksiyete bozukluğu tedavi yöntemleri içinde kişiyi en iyi hissettirebilecek olanlardan biridir.
Beslenme
Anksiyete bozukluğu psikolog beraberliğinde çalışılırken bir diyetisyenin de sürece katılmasına gerek olabilir.
Endişeli hissedildiğinde yatışmak için kafein, çay, kola ve çikolata tüketimini azaltmanız kaygınızın yatışmasına yardımcı olacaktır.
Sağlıklı bir diyet uygulayın veya sağlıklı beslenmeye özen göstermek fiziksel semptomlarınıza olumlu etki edebilir.
Uyku
Düzenli bir uyku düzeni kaygı sorunlarının en önemli durumudur. Anksiyete bozukluğu psikolog ile çalışırken uyku düzeni de çalışılmalıdır. Düzenli bir uyku vücut kimyasını dengeler.
Uykuya hazırlanmak da zihinsel ve fiziksel sağlığınız açısından son derece önemlidir.
Çoğu zaman uykuya dalma güçlüğü veya geç saatlerde uyuma gibi uyku problemlerinin çeşitli psikolojik ve fiziksel şikayetlere neden olduğu bilinmektedir.
Bunlara baş ağrısı, düşük enerji, zayıf konsantrasyon, kısa süreli hafıza sorunları, sinirlilik ve kaygı bozukluğu (anksiyete) dahildir.
Dikkat etmeniz gereken bazı önemli uyku alışkanlıkları şunlardır. Her gece aynı saatte yatmak ve hafta sonları da dahil olmak üzere her gün aynı saatte uyanmak.
Yatak odanızı serin/ılık ve karanlık olmasına özen göstermek. Yatmadan önce dinlendirici müzik dinlemek veya dinlendirici egzersiz yapmak.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Psikolog İle Nasıl İyileşir?
Anksiyete bozukluğu dediğimiz zaman aklımıza sadece yaygın anksiyete bozukluğu dediğimiz alt türü gelmemelidir.
Sosyal anksiyete bozukluğu da özgül fobi de panik atak da birer anksiyete bozukluğu türüdür.
Sosyal anksiyete bozukluğunu anlatan bir örnekle açıklayalım. Çok tereddüt ettikten sonra birçok yabancıyla dolu olan bir davete geldiğinizi hayal edin.
İçeri giriyorsunuz ve bir anda tüm gözler sizin üzerinizde oluyor. Kalbiniz daha hızlı atıyor ve yüzünüz kızarıyor.
İnsanların size baktığını ve birbirleriyle konuştuğunu görüyorsunuz. Sizinle, yürüyüşünüzle, kıyafetinizle, saçınızla ilgili olumsuz şeyler kulaklarınızda çınlamaya başlayabilir.
Nabzınız yükselir ve yüzünüz kızarmıyormuş gibi terlemeye başlarsınız. Düşmemek için yavaş adımlar atmaya çalışırken kaygınız artar.
Korkularınızın farkına bu anda varacaksınız. Kendinizi salonun en uzak köşesine atıp insanlara arkanızı dönerek kılık değiştirmeye çalışıyorsunuz.
Kimsenin gelip sizinle konuşmaması için kendi kendinize dua edeceksiniz ve kimseyle göz teması kurmamaya çalışacaksınız.
Böyle bir süreden sonra, bir fırsat doğduğunda, toplanıp gidiyorsunuz. Eve döndüğünüzde, gecenin ne kadar kötü olduğunu hayal edin.
İnsanların size baktığını ve yüzünüzün kızardığını ve terlediğinizi hayal edin. Uzun süredir bu korkuyla yaşadığınız için endişeleriniz artıyor ve böyle bir davete asla katılamayacağınızı hissediyorsunuz.
Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, sosyal durumlarda onları küçük düşürecek, utandıracak ve hatta rezil edebilecek davranışlarda bulunmaktan korkar veya endişelenir.
Ancak terleme, kızarma, titreme, dil tutulması gibi eleştiriye yol açabilecek fiziksel belirtiler sergilemekten de korkarlar.
İnsanların kendilerini tuhaf, aptal, hafızasını kaybetmiş, sıkıcı, kirli, korkutucu, zayıf veya nefret edilen biri olarak göstermelerinden korkarlar.
Bu korku sosyal anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde tedavi edilirken muhakkak incelenir ve detaylandırılır.
Anksiyete bozukluklarının oluşum mekanizmasını açıklamaya yönelik çok boyutlu teorik yaklaşımlar, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşime girdiğini ve kaygı sorunlarına neden olduğunu öne sürmektedir.
Sosyal kaygı ile ilişkili biyolojik sonuçlara baktığımızda, bu soruna katkıda bulunan iki önemli faktör olduğunu görüyoruz.
Yukarıda da bahsedildiği gibi hayatta kalmak için sosyal sistemlerde kabul görmenin öneminden dolayı insanlarda öfkeli insanlardan korkmak, eleştirmek veya karşı çıkmak için kodlanmış genetik bir bileşenin olduğuna inanılmaktadır.
Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişilerle yapılan çalışmalarda sinirli yüzleri daha hızlı tanıdıkları ve ortalama bir insandan daha fazla hatırladıkları gözlemlenmiştir.
Sosyal kaygıya ikinci bir biyolojik yatkınlık, mizacın bir özelliği olan davranışsal engelleme olarak tanımlanmıştır.
Davranışsal ketleme, bazı çocukların doğuştan gelen yeni insanlara, nesnelere veya olaylara karşı korku, çekingenlik ve temkinli olmaları olarak tanımlanabilir.
Sosyal anksiyete bozukluğuna genel bir psikolojik yatkınlık oluşturmada en önemli faktör, kişinin stresli yaşam olaylarının yönetilebilir olup olmadığı ve bunlarla baş edip edemeyeceği konusundaki algısıdır.
Herhangi bir türdeki anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde bu sebeple tedavi edilmelidir.
Çocukluk olaylarının yaşamlarındaki sonuçları, bunların etkisinin boyutunu belirlemede önemlidir.
Çalışmalar, sosyal stresörler üzerindeki düşük bilişsel kontrol ile sosyal anksiyete arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Son olarak, kişinin geçmiş öğrenme deneyimleri ve genel psikolojik ve biyolojik yatkınlıklarla etkileşiminin sosyal kaygıya neden olabileceğine inanılmaktadır.
Örneğin bir çocuk parmağını kaldırıp herkesi güldürecek bir şey söylüyorsa, uygun eğilimlere sahipse benzer ortamlarda korkabilir ve bu korku farklı sosyal durumlarda genellenebilir.
Aynı şekilde, bir çocuğun sınıfta parmağını kaldıran ve herkesi güldüren bir şey söylediğini gözlemleyen veya duyan bir çocukta aynı anksiyete olabilir.
Ailenin sosyal ilişkilere yönelik tutumu, çocuğun gözlemlediği bir örüntü olduğu için önemli bir sosyal öğrenme süreci oluşturur.
Araştırmalar, sosyal kaygısı olan kişilerin ailelerinin, genel nüfusa göre daha fazla sosyalleşmekten kaçındığını göstermiştir.
Sosyal anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde çalışılırken öğrenilmiş bu davranışların farkındalığı da sağlanmalıdır.
Anksiyete Bozukluğunda İlaç Tedavisi Kullanılır Mı?
Anksiyete bozukluğu psikolog desteğiyle çalışılabilir ancak bazı durumlarda ilaç kullanımı da gerekebilir.
Anksiyete bozukluğu psikolog desteği olmadan sadece ilaçlar alınarak genellikle iyileşmez.
İyileşse bile daha sonra bu rahatsızlığın tekrar nüksetmesi oldukça olasıdır.
Anksiyete bozukluğu psikolog ve psikiyatristin ortak çalışması sonucu en iyi iyileşmeyi gösterecektir.
Bazı durumlarda ilaç tedavisinin gerekli olduğunu belirtmiştik. Şimdi biraz da anksiyete bozukluğunda kullanılan ilaçlar hakkında bilgilendirme yapalım.
Anksiyete bozukluğu tedavisinde ağırlıklı olarak kullanılan ilaçlar seçici serotonin geri alım inhibitörleridir.
Bu ilaçlar depresyona karşı da etkilidir, yani antidepresan özelliklere sahiptirler. Bu sınıftaki ilaçların etkisi 4-6 haftada istenilen düzeye ulaşır.
Bunlar güvenli ilaçlardır ve bağımlılık yapmazlar. En sık görülen yan etkiler, ilk birkaç hafta içinde daha belirgin hale gelen bulantı ve kusmadır.
Uyku ve iştahı değiştirebilir. Bazılarının kullanımında kilo alımı bazılarının kullanımında ise kilo kaybı görülebilir.
Bu ilaçlardan biri olan paroksetin (Seroxat) çocuklara ve ergenlere verilmemektedir.
Daha hızlı tedaviye ihtiyaç duyulan durumlarda yeşil reçeteyle satılan benzodiazepinler yani kontrollü ilaçlar kullanılır.
Bunların en ünlüsü Diazem, Xanax ve Rivotril’dir. Bu ilaçlar tedavinin başlangıcında yardımcı olarak kullanılabilir, ancak anksiyete bozukluğu tedavisinde asla tek başına kullanılmamalıdır.
Aşırı hızlı kalp atışı, terleme, mide bulantısı, titreme ve kızarma gibi fiziksel belirtilerde propranolol (Dideral) adı verilen bir ilaç kullanılabilir.
Bu ilaç özellikle performans kaygısı olan kişilerde etkilidir. Bununla birlikte, antihipertansif etkileri olduğundan, iyi bir doz ayarlaması önerilir.
İlaç tedavisi, semptomların ciddiyetine, ne kadar sürdüğüne, genel sağlığınıza ve ilacın yan etkilerine göre belirlenir.
Ancak Xanax ve Diazem gibi ilaçlar diğerlerinden daha hızlı çalışır. Ancak herhangi bir psikiyatrik ilaç gibi bu ilaçlar da asla kişinin keyfi şekilde kullanabileceği ve bırakabileceği ilaçlar değildir.
Özetle, anksiyete bozukluğu psikolog eşliğinde ve eğer ihtiyaç varsa ilaçlarla desteklenerek tedavi edilir.
Eğer siz de anksiyete bozukluğu ile çalışan bir psikolog ile görüşmek isterseniz, bize ulaşabilirsiniz.