Anksiyetesi Olan İnsanlar 2 Yöntemle Nasıl İyileşir?
Anksiyetesi olan insanlar anksiyete bozukluğu belirtileri sebebiyle yaşamları boyunca zor dönemler yaşarlar.
Anksiyete bozukluğu olan insanlar bu durumdan kendi başlarına kurtulmayı denerler ancak anksiyete bozukluğu tedavisi ilaç kullanıma ek olarak psikolojik destek almaktan geçer.
Bugün anksiyetesi olan insanların neler yaşadıklarını, anksiyete belirtileri, anksiyetik davranışları ve anksiyete tedavisi hakkındaki her şeyi yazımızda inceleyeceğiz.
Biraz önce de belirttiğimiz gibi anksiyetesi olan insanlar mutlaka bu ruhsal rahatsızlığa yönelik profesyonel destek almalıdır.
Eğer siz de Kadıköy psikolog veya Şişli psikolog ekibimizden ruhsal destek almak isterseniz bize ulaşabilirsiniz.
Anksiyetesi Olan İnsanlar Neler Yaşar?
Anksiyete bozukluğu olan insanlar gündelik yaşamlarında gergin, kaygılı ve huzursuz görünürler.
Bunun nedeni başlarına sürekli kötü bir şeylerin geleceğine yönelik düşüncelerinin olmasındandır. Sokağa çıktığında başına bir şey geleceğini düşünür.
Anksiyetesi sebebiyle bu durumdan kaçınma eğilimi gösterir ki bazı ağır kaygı bozukluğu olan insanlar bu nedenle evden dışarı bile çıkamazlar.
Başlarına bir şey geleceği yönünde kaygıları her zaman bir kaza veya ölüm hakkında da değildir.
Saçma şeyler söyleyeceğini ve insanların bu nedenle kendisiyle alay edeceğini de düşünebilir.
Bu nedenle bir topluluk içerisinde çekingen kalabilirler. Anksiyetesi olan insanlar dikkat ve konsantrasyon konusunda da zorluklar yaşayabilirler.
Anksiyete bozukluklarının odaklanma ve hafıza üzerinde böylece önemli olumsuz etkileri olmaktadır.
Anksiyetesi olan insanların yerine kendinizi koyun ve başınıza sürekli kötü bir şeylerin geleceğini düşünüyorsunuz. Gündelik yaşantınıza ne kadar odaklanabilirsiniz?
Olumsuz duygular ve düşünceler nedeniyle anksiyetesi olan bireylerin uyku düzenleri de oldukça bozuktur.
Anksiyete bozukluğu olan insanlar uykuya dalmakta güçlük çektikleri gibi uykudan da sıçrayarak uyanabilirler.
Bunun neticesinde çevrenizdeki anksiyetesi olan bireylerin yorgun, uykulu ve bitkin olduğunu görürsünüz.
Kas ağrıları ve krampları yaşayabilirler. Ağır kaygı bozukluğu olan kişiler genellikle çevrelerindeki bireylere karşı da tahammülsüz davranabilirler.
Mide bulantısı, ellerinde titreme ve panik içinde olma hali oldukça sık görülen kaygı bozukluğu belirtileri arasındadır.
Anksiyetesi olan insanlar sık sık terler ve sıcak bastığını söylerler. Peki kaygıdan bahsederken her kaygılı insan anksiyete bozukluğuna sahip midir?
Anksiyete Bozukluğu Olan İnsanlar Sadece Kaygılı Mı?
Anksiyetesi olan insanların sadece kaygı hisseden kişiler olduğunun düşünülmesi oldukça yanlıştır. Kaygı ile anksiyete bozukluğu aynı şeyler değildir.
Pek çok ruhsal bozukluğun kökleri kaygı ve korkudan kaynaklanır. Bu nedenle, ikisini doğru bir şekilde ayırt etmek önemlidir.
Anksiyete, beklenen bir durumla ilgili kaygı halidir. Korku, mevcut tehlikeli bir duruma verilen bir tepkidir. Yani korku şu ana dair bir tepki olarak görülebilir.
Kaygı tepkisi ise gelecekteki bazı durumlarla ilgilidir. Aslında, her ikisi de yaşantımıza uyum sağlayabilmemiz için tasarlanmıştır.
Korku anlarında vücudun sempatik sinir sistemi adı verilen uyarı sisteminde hızlı değişimler meydana gelir.
Diğer bir deyişle korku, tehlike anlarında bize “kaç veya savaş” hissi veren ve bedeni kaçmaya ya da savaşmaya hazırlayan duygudur.
Gerçek tehlike anlarında bu korku hayat kurtarıcı bir rol oynar. Örneğin ormanda yürürken ıssız bir alanda tek başınıza bir ayı ile karşılaşırsanız korkup kaçarsınız.
Bununla birlikte, bazı kaygı bozukluklarında, gerçek bir tehlike olmasa bile, sanki savaş ya da kaç tepkisi verir gibi uyarılma seviyeleri artar.
Böyle anlarda korku, işleyişimizi çalıştırmaktan çok kesintiye uğratan bir etkiye sahiptir.
Korkunun uyarlanabilir işlevi, geleceği planlamamıza ve gelecekteki tehditleri tahmin etmemize yardımcı olur.
Makul düzeyde kaygı; durumlar ortaya çıkmadan önce olası sorunları düşünmenizi ve olası tehlikelere hazırlanmanızı sağlar. Bu nedenle, makul kaygı uyarlanabilirken, yüksek kaygı uyumsuzdur.
Kaygı eksikliği bir sorundur. Örneğin; üniversite sınavına hazırlanan bir genç, hiç kaygı duymuyorsa sınavı önemsemeyebilir, kaygı duysa bile sınava çalışmak için gerekli motivasyona sahip olmayabilir.
Kendi yüksek hedeflerine ulaşmak için gereken başarı düzeyine ulaşmak mümkün olmayabilir.
Yeteri kadar ve makul derecede kaygılı ise gerektiği kadar çalışır ve sınavlarda iyi sonuçlar almak ve hedeflerine ulaşmak için çok çalışır.
Anksiyete bozuklukları, kaygının kişinin işleyişini bozacak ve baş etmesi zor bir düzeye yükseldiğinde ortaya çıkar ve aşırılıklarının zararlı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Anksiyetesi olan insanlar işte bu nedenle zararlı bir kaygı halini yaşamaktadırlar.
Anksiyete Türleri Nelerdir?
Sürekli korku içinde olmak anksiyete bozukluğu olan insanlar için ortak bir durumdur.
Ancak anksiyete bozukluğu denildiği zaman da bazı alt tanımlamalar yapmak gerekir.
Bu nedenle yazımızın devamında farklı anksiyete türleri ve bunların içeriklerine değineceğiz.
Anksiyetesi olan insanlar genellikle kaygı, korku veya endişe duygularını ortak olarak yaşasalar da bazıları sosyal ortamlarda bazıları ise daha genel bir anksiyete hali yaşamaktadır.
Bazıları belirli canlı veya cansız bir nesne karşısında korku yaşarken bazıları da panik atak adını verdiğimiz anksiyete bozukluğu semptomları yaşarlar.
Anksiyetesi olan insanlar farklı anksiyete türlerine sahip olabilirler. Şimdi gelin anksiyetesi olan insanların neler yaşadığına göz atalım.
Özgül Fobi
Özgül fobi şeklinde anksiyetesi olan insanlar, belirli bir nesne veya duruma karşı aşırı derecede korku yaşayan kişilerdir.
Yükseklik korkusu veya örümcek korkusu özgül fobilere örnektir. İnsanlar bu korkunun aşırı olduğunu bilirler.
Ancak nesne veya durumla karşılaşmaktan yaşadıkları kaygıyı da yaşamaktan kendilerini alıkoyamazlar. Özgül fobi ile ilgili detaylı bilgi için TIKLAYIN.
Sosyal Fobi
Sosyal fobi veya diğer adıyla sosyal anksiyete bozukluğu olan bireylerin en çok korktukları durumlara örnek olarak topluluk önünde konuşmak, yeni insanlarla tanışmak ve tanıdık insanlarla konuşmak verilebilir.
Bu yönde anksiyetesi olan insanlar otorite figürleri olarak adlandırılan kişilerden kaçınılabilir.
Diğer insanların görüşleri çoğumuz için önemlidir ama sosyal kaygı bozukluğunda bu utangaçlık o kadar fazladır ki kişi kaygılarının izin verdiği ölçüde hayatını sınırlamaktadırlar.
Bu yönde anksiyete bozukluğu olan insanlar genellikle terlemekten ve yüzlerinin kızarmasından endişe duyarlar.
Ayrıca kızarma, kekemelik, ses titremesi, panikleme ve aptalca şeyler yapma da en çok korktukları şeyler arasındadır.
Bazı insanlar yalnızca belirli durumlarda etkilenebilir ve diğer sosyal durumlarda etkilenmeyebilir.
Örneğin topluluk önünde konuşmayı sevmeyen kişiler, arkadaş ortamındaki sohbetlere rahatlıkla katılabilir.
Sosyal kaygı belirtileri genellikle ergenlik döneminde, sosyal etkileşimlerin yoğun olduğu ve çocukluk deneyimlerine dayandığı zamanlarda ortaya çıkar.
Sosyal kaygı çok güçlü olduğunda kişinin tüm hayatını olumsuz etkileyebilir. Sosyal fobi ile ilgili detaylı bilgi için TIKLAYIN.
Panik Atak
Panik atak türü altında anksiyete bozukluğu olan insanların yaşamları da diğer anksiyete türlerinde olduğu gibi oldukça olumsuz şekilde etkilenir.
Panik ataklar nefes darlığı, göğüste sıkışma, çarpıntı, mide bulantısı, baş dönmesi, bayılma, karıncalanma, kızarma ve titreme ile karakterizedir.
Semptomlarla birlikte yoğun bir heyecan durumu ve aniden kötü bir şey olacağına dair his yaşamaktadırlar.
Bu durum başta bahsedilen korku mekanizmasının tetiklenmesine benzetilebilir.
Çok ani şekilde vücut hızlı biçimde bir kaçma veya savaşma tepkisine uyarılır ve 10-15 dakikada en yüksek uyarılma seviyelerine ulaşır.
Bundan sonra sistem dışarıdan bir tehlike olmadığını anladığında kademeli olarak orijinal hızına dönecektir. Yani panik atak bu andan itibaren kendiliğinden geçmeye başlar.
Tehdit altındaki kişiler daha çok ‘Kalp krizi geçiriyorum’, ‘Deliriyorum’, ‘Kontrolümü kaybediyorum’, ‘Ölüyorum’ vb. panik atak belirtileri yaşamaktadırlar.
Vücudun anksiyete sisteminin yanlış bir şekilde tetiklenmesi sonucu fiziksel semptomların yanlış yorumlanması sonucu ortaya çıkan yoğun bir korku halidir.
Öncelikle panik atak, yaşanan bir anksiyete durumunu tarif ettiği için bir tanı değildir.
Panik bozukluğu tanısı için bir atak geçirmek yetmez, tekrarlayan atakları izlemek ve bir daha atak geçirmekten güçlü bir şekilde korkmak gerekir. Panik bozukluk ile ilgili detaylı bilgi için TIKLAYIN.
Agorafobi
Alışveriş merkezleri, ibadethaneler, trenler, köprüler ya da yabancı mekanlarda kalmak bazı anksiyetesi olan insanlar için oldukça zordur.
Agorafobi sorunu olan kişiler genellikle evlerinden çıkamaz veya güvenli olarak tanımladıkları insanlar harici kişilerle dışarı çıkamazlar.
Agorafobi kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür ve günlük yaşamını büyük ölçüde etkiler.
Anksiyetesi Olan İnsanlar Nasıl İyileşir?
Anksiyete bozukluğu olan insanlar profesyonel destek almadan iyileşemezler.
Anksiyete bozuklukları kendiliğinden iyileşen ve geçen ruhsal rahatsızlıklar değildir.
Bu nedenle anksiyetesi olan bireylerin mutlaka profesyonel yardım alması gerekmektedir.
Anksiyete bozukluğu tedavisi genellikle iki yolla gerçekleşir. Bunlardan biri ilaç tedavisi iken diğeri ise psikoterapi desteğidir.
Psikoterapi anksiyetesi olan insanlar için en etkili tedavi yöntemidir. İlaç tedavisi ise her kaygı bozukluğu vakası için gerekli olmayabilir.
Bu nedenle ilk önce bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşmek ve çizilen tedavi planına uyum sağlamak önemlidir.
Şimdi anksiyete bozukluğunun tedavisi hakkında detaylı bir değerlendirme yapalım.
Anksiyete Bozukluğu Olan İnsanlar İlaç Desteği Alabilir
İlaçlar anksiyetesi olan insanlar için çok etkili olsa da psikoterapi kaygıyı tedavi etmenin en iyi yoludur çünkü ilaçlar etkili olsa da kaygının altında yatan nedenleri ele almaz.
Benzodiazepinler, yoğun anksiyetesi olan insanlar için psikiyatristlerin ilk tercihidir.
Anksiyete dayanılmaz bir strese dönüşüyor ve yaşam kalitesini etkiliyorsa 2-4 hafta benzodiazepinler alınıp sonra azaltılarak kesilebilir.
Benzodiazepinler, beyindeki gama-aminobütirik asitten (GABA) etkilenen sinirleri uyarır.
GABA kaygıyı azaltır ve anksiyetesi olan insanlar böylece rahatlayabilirler. 10’dan fazla benzodiazepin türü vardır ve farklılıkları esas olarak etki süreleri ile ilgilidir.
Vücudun ilacı parçalaması ve ortadan kaldırması ne kadar uzun sürerse, etkisi de o kadar uzun sürer ve gece uykusunu düzenleme yeteneği de artar.
Anksiyetesi olan insanlar için uyku düzenlenmeli ve akşamdan kalmaya neden olmak için sadece sabahları vücuttan atılmalıdır.
Alprazolam (Xanax), klonazepam (Rivotril), klorazepat (Tranxylene), diazepam (Diazem, Nervium) ve lorazepam (Ativan) psikiyatride tercih edilen benzodiazepinlerdir ve anksiyetesi olan insanlar üzerinde etkilidir.
Bu grup ilaçların en büyük dezavantajı, yaklaşık 4 haftalık bir etki süresine sahip olmaları ve sonrasında vücut ilaçların etkilerine alıştıkça alışkanlık haline gelmesi ve daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulmasıdır.
Anksiyetesi olan insanlar için fiziksel ve psikolojik bağımlılık geliştikçe ilacı bırakmak zor olabilir.
İlaç psikiyatrik öneri olmaksızın kullanılmamalı, kontrollü olarak ihmal edilmemeli ve ortalama 4 haftalık kullanımdan sonra kesilmelidir.
Benzodiazepinlerin anksiyetesi olan insanlar için bağımlılık yapmanın yanı sıra uyuşukluk, huzursuzluk, uyuşukluk, dikkat ve koordinasyon sorunları, aşırı yorgunluk ve zayıf hafıza gibi yan etkileri vardır.
Araba kullanmaktan veya tehlikeli makineler kullanmaktan kaçının. Benzodiazepinlerin uygunsuz ve kontrolsüz kullanımı sonrasında ilaç aniden kesildiğinde yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.
Artan kaygı, uykusuzluk, titreme, sese karşı hassasiyet, mide bulantısı, iştahsızlık, baş ağrısı, uyuşukluk, yorgunluk ve unutkanlık en sık görülen yoksunluk belirtileridir.
Antidepresanlar, anksiyete tedavisinde tercih edilen bir diğer ilaç grubudur.
Norepinefrin ve serotonin üzerine etki eden ve anksiyete belirtileri üzerinde etkili olan trisiklik antidepresanlar yıllardır anksiyete tedavisinde kullanılmaktadır.
Baş dönmesi, aritmiler, tansiyon değişiklikleri gibi yan etkileri nedeniyle yeni nesil antidepresanlara göre daha az kullanılmaktadır.
Günümüzde seçici serotonin geri alım inhibitörleri psikiyatristlerin ilk tercihidir. Bu ilaçlar, sinir hücreleri arasındaki serotoninin etkilerini artırarak çalışır.
Bir anksiyete bozukluğuna iyi gelen SSRI grubundaki antidepresanlar, başka bir anksiyete bozukluğu tipinde işe yaramayabilir.
Sıklıkla mide bulantısı, kusma, sertleşme ve boşalma sorunlarına neden olan SSRI’lar, geniş güvenlik marjlarına sahip, bağımlılık yapmayan ilaçlardır.
Bu ilaçları kullanan ve anksiyete bozukluğu olan insanlar üzerinde intihar düşünceleri artabilir. Düşük dozla başlanması ve dozun kademeli olarak arttırılması yan etki riskini azaltır.
Fluoksetin (Prozac), paroksetin (Paxil), sertralin (Rastral), fluvoksamin (Faverin), sitalopram (Citol) ve essitalopram (Cipralex) gibi ilaçlar tercih edilen seçici serotonin geri alım inhibitörleridir.
İlk olarak SSRI’ları kullanırken görülen ve ilacın kesilmesine yol açan yan etkiler çok nadirdir.
Uykusuzluk, sinirlilik, soğuk algınlığı benzeri semptomlar, uyuşukluk ve aşırı hayal kurma konusunda mutlaka dikkat edilmelidir.
Psikiyatrist tavsiyesi olmadan antidepresan kullanmamak gerekir. Geliştirilen ilk antidepresan türü olan monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler), anksiyetesi olan insanlar tarafından kullanılabilir.
Anksiyete Bozukluğu Olan İnsanlar Psikolojik Destek Alabilir
Mentalium Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak Kadıköy psikolog ve Şişli psikolog ekiplerimizce anksiyetesi olan insanlar için psikoterapi desteği sunmaktayız.
Anksiyete bozukluğu tedavisi tüm uzmanlarımız tarafından uygulanmaktadır.
Kaygı tedavisi için çeşitli psikoterapi yöntemlerinden klinik psikologlardan oluşan ekiplerle oluşturulmuş bir kaygı bozukluğu tedavi programı kullanır.
Anksiyete bozuklukları genellikle ağırlıklı psikoterapi ve gerekirse ilaçla tedavi edilir.
Anksiyete bozukluklarının tedavisinin ne kadar sürdüğü sorusu genellikle tedavi sürecinin başlarında bireyler tarafından sorulur.
Anksiyete tedavisinin gerçekte ne kadar süreceği sorusunun cevabı tamamen kişinin bu rahatsızlıktan ne kadar etkilendiğine bağlıdır.
Kişinin kaygı belirtilerini ne kadar süredir yaşadığını, belirtilerin yaşamını ne kadar ciddi şekilde etkilediğini, yaşını, cinsiyetini, sosyal desteğini ve önceki yıllarda atak geçirip geçirmediği göz önünde bulundurmalıdır.
Her halükârda anksiyete bozukluklarının tedavisi, tek bir psikiyatrik bozukluğun tedavisi olarak anlaşılmamalıdır.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Tedavisi, Yaygın Kaygı Bozukluğu Tedavisi ve Panik Atak Tedavisi başta olmak üzere her türlü kaygıya müdahale Kadıköy psikolog ve Şişli psikolog ekiplerimizce gerçekleşmektedir.
Anksiyetesi olan insanlar için birden çok tedavi yöntemi mevcuttur. EMDR, BDT kaygı terapisi veya şema terapi kullanılarak yapılan kaygı tedavisi, bu psikolojik soruna çözüm arar.
Ancak bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ile tedavi, anksiyete bozukluklarının şema veya EMDR yöntemleriyle tedavisinden çok daha başarılıdır.
Bilişsel davranışçı terapi Kadıköy psikolog ve Şişli psikolog kadrolarımızın tamamı tarafından uygulanmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi ile ilgili detaylı bilgi için TIKLAYIN.
Hayatımız boyunca bizi zihinsel olarak yoran, istenmeyen duygu ve düşüncelerle karşı karşıya bırakan pek çok zor deneyimle karşılaşabiliriz. Kendimizi nasıl algıladığımız ruh sağlığımız için çok önemlidir.
Bilişsel davranışçı terapi (CBT), diğer birçok terapötik yaklaşım gibi, duyguların, düşüncelerin ve davranışların birbirine bağlı olduğu ilkesine dayanır. Ruhsal değişimde bu bileşenleri birlikte kullanmayı uygun bulur.
Bilişsel-davranışçı terapinin temel amacı, zor durum ve duygularla başa çıkmak için güvenli bir ortamda işlevsiz/olumsuz düşünce (biliş) ve davranışı değiştirmektir.
Sorunlardan kaçınmak veya görmezden gelmek yerine, olaylara tepki olarak yıkıcı ve işlevsiz düşünce ve inançları değiştirerek kaynakları anksiyetesi olan insanlar ile birlikte belirleriz.
Daha sağlıklı başa çıkma becerileri geliştirmek için bu kaynakları kullanırız.
Devam eden sorunları veya tedavi sırasında kişiyi rahatsız eden sorunları tartışır ve öğreniriz.
Daha önce de belirtildiği gibi, BDT duygulara, düşüncelere ve eylemlere odaklanır.
Amaç, seansta tartışılan konularla ilgili duyguları, devam eden düşünceleri ve eylemleri ışığında kişiyi rahatsız eden noktaları bulmaktır.
Uzmanlar ve anksiyete bozukluğu olan insanlar arasındaki iş birliği çok önemlidir.
Terapistler, danışanlarına tedavi sürecinde belirlenen olumsuz düşünceleri değiştirmek için psikoeğitim verir ve danışanları uygunsuz düşünceleri uygun sorularla değiştirecek alternatifler geliştirmeye teşvik eder.
Anksiyetesi olan insanlar ile gerçekleştirilen terapi seansı, ikna edici durumlara ve fikirlere eşit şekilde yanıt vermenizi sağlar.
Belirlenen alternatiflerin gerçek hayata uygulanmasının kişinin ikna edici düşünce, duygu ve eylemlerini azaltması beklenir.
Anksiyete tedavisi bilişsel-davranışçı bir şekilde uygulandığında, seanslar sırasında ve aralarında verilen işbirlikçi çalışma ve ev ödevleri uygulanır.
Bilişsel-davranışçı terapi seansının programı ve süresi kişiye, soruna ve ihtiyaca bağlıdır.
Bu sürecin nihai amacı, gelecekteki zorlu deneyimler karşısında öğrenilen daha sağlıklı başa çıkma becerilerini kullanan yöntemler kullanarak devam eden sorunları azaltmaktır.
Bilişsel-davranışçı terapi, bilimsel araştırmalarla desteklenen kanıta dayalı bir yaklaşımdır.
Çevrenizde anksiyetesi olan insanlar varsa veya bizzat siz anksiyete bozukluğundan mustarip iseniz size uzman ekibimizle destek sağlayabiliriz.