Cinsel sorunlar ya da cinsel işlev bozuklukları her üç kişiden birinin yaşadığı ve kişinin yaşamını önemli ölçüde etkileyen problemlerdir. Cinsel sorunların birçok nedeni vardır. Cinsel sorunların nedenleri çok büyük derecede ruhsal kaynaklıdır. Bir uzman eşliğinde alınan psikolojik destek ile sorunlar önemli ölçüde aşılmış olur. Bu yazımızda da bir önceki yazımızda olduğu gibi cinsel sorunların nedenlerini incelemeye devam edeceğiz. Bugünkü yazımızda alkol ve madde bağımlılığının, cinsel tecrübe eksikliğinin ve cinsel kimliğin cinsel sorunlara nasıl neden olduklarını inceleyeceğiz.
Bağımlılık
Bağımlılık, bağımlı kişinin kendisini etkilediği kadar aile ilişkilerini de birçok yönden etkileyen bir sorundur. Alkolün cinsel isteği arttırdığına yönelik herhangi bir bilimsel gerçeklik yoktur. Düşük miktarlarda alkol alan kişi gevşediğini söyleyebilir ve alkolün depresan etkisi sayesinde bu şekilde bir geçici gevşeme olması mümkündür. Ancak her düşük miktarda alkol alımı daha yüksek miktarda alkol alımını da tetikleyecektir. Kişinin bir süre sonra vücudu tolerans geliştirir ve kişi aynı gevşemeyi sağlamak için daha fazla alkol miktarına ihtiyaç duymaya başlar. Alınan alkolün miktarı arttıkça erkeklerde uyarılma şiddeti, zevk ve orgazm azalırken, kadınlarında orgazm olma süresi uzar. Kadının henüz daha orgazma ulaşamamışken erkeğin orgazm olup cinselliğin sona ermesi söz konusu olabilir. Sonuç olarak, beraber orgazmın yaşanma ihtimali düşer.
Alkol ve Cinsellik
Alkol kullanımının miktarı ve sıklığının artışıyla beraber alkol bağımlılığı gelişebilir. Bağımlılığın gelişimi sonucunda ise erkeklerde ciddi sertleşme sorunları ortaya çıkabilir. Kadınlarda ise cinsel istekte azalma gelişebilir. Vajinanın ıslaklığı azalır ve kadınlar ıslaklığın azalmasıyla birlikte cinsel ilişkide daha çok zorlanabilir. Kişinin bağımlılık geliştirmesiyle beraber sosyal hayatında da ciddi bozulmalar ortaya çıkar. Öncelikle alkol kullanımı arttıkça kişinin muhakeme ve kontrol yetileri kaybolur. Örneğin; kişi erkek arkadaşlarıyla beraber bir eğlence mekânında alkol alırken alkolün verdiği cesaret hissi ve davranışların kontrolünün kaybı neticesinde bir kadın grubuyla tanışır. O gece eşini aldatır ve alkolün etkisi geçip de sağlıklı düşünebildiği an pişmanlık yaşar. Eşine karşı cinsel yönden hisleri değişime uğramıştır. Bir süre sonra aldatmanın ortaya çıkması ile beraber yalnızca cinsellik değil evliliğin de bitişi söz konusu olabilir.
Kokain ve Cinsellik
Cinsellik ve madde ilişkisinde bir diğer yanlış inanış ise kokainin cinsellikte uyarıcı etkiye sahip olduğudur. Kokainin kısa süreli cinsel uyarıcı etkisi, dopaminerjik reseptörler ile ilgilidir. Çok kısa bir süre için yani bağımlılık gelişmeden önce boşalmayı geciktirir ve ereksiyon süresini uzatır. Düzenli kokain kullanıcıları arasında ereksiyon kaybı oldukça sık görülür. Kokain kullanımının uzun süreli görüldüğü kişilerde cinsel yaşam oldukça fazla zarar görmüştür. Bir süre sonra kişi kokainin başlardaki cinsel gücü arttırıcı etkisini kokain kullansa dahi göremez. Kokain alsa da almasa da cinsel yaşamı bitme noktasına gelebilir. Kokain genellikle torbacı diye tabir ettiğimiz uyuşturucu satıcıları ve kokain kullanıcısı arkadaşlar tarafından özellikle genç erkeklere cinsel gücü arttırıcı olarak sunulur. Bu kişiyi bağımlılığa götüren sürecin başlangıcıdır. Kokainin hızlı bağımlı yapma potansiyeli sebebiyle kişi hızla bağımlı olur ve cinsel yaşamı da olumsuz şekilde etkilenir.
Cinsel Tecrübesizlik
2005 yılında yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde ilk cinsel deneyim yaşı 17,8 olarak bulunmuştur. Dünya ortalaması ise 18,4 olarak belirtilmiştir. Ülkemiz ve diğer doğu toplumlarındaki cinselliğe bakış açısı sebebiyle kadın ve erkeğin ilk cinsel deneyim yaşı birbirinden oldukça farklı olabilir. Özellikle aile yapısı, yetiştiği bölgesel yapı ve çevresi bu yaş aralığının en önemli belirleyicilerindendir. Ülkemizde birçok kadın ilk cinsel deneyimi evlendikten sonra eşiyle yaşamaktadır. Bekaretin hala çok önemli bir yer tuttuğu toplumumuzda ilk cinselliği eşiyle yaşayan kadın ilk deneyim sırasında birtakım korkular da geliştirmektedir.
Birçok kadın eşiyle ilk gecesinde ilk deneyimi yaşarken eşleri ise nispeten daha tecrübe sahibi olabilmektedir. Bu da doğu toplumlarında kadın ve erkeğin cinselliğine farklı bakış açısından kaynaklanmaktadır. Cinsel tecrübesizliği yaşayan kişi, cinsel hazzı nasıl yaşayacağını ve neyden hoşlanıp hoşlanmadığını bilememektedir. Ayrıca cinsel ilişkide kontrolü eşine bıraktığı için kendi cinsel haz noktasını da keşfetmesi uzun zaman alacaktır. Bugün birçok cinsel sorunun kaynağının özellikle kadın olmak üzere iki cinsin de cinsel açıdan tecrübesizliğinden kaynaklandığını bilmekteyiz.
Cinsel Kimlik ve Yönelim
Bazı insanlar eşcinsel olduklarını bilmelerine rağmen yine de bazı nedenlerden dolayı evlenebilir ve heteroseksüel ilişkiler yaşayabilirler. Eşcinsel olmasına rağmen eşcinsel bir evlilik yapmamaları birçok nedene bağlanabilir. Örneğin; eşcinsel olduğu halde bir kadınla evlenen erkek, cinsel yönelimini çevresinden saklamak istemiş olabilir. Tepkilerden çekinmiş, ailesi tarafından dışlanacağını, mevcut arkadaşlarını veya işini kaybedeceğini düşünebilir. Bu gerekçeyle adeta sahte bir evlilik yaparcasına cinsel açıdan hiçbir çekim kaynağı oluşturmayan biriyle birliktelik yapmaya çalışabilir. Ne yazık ki batı ülkeleri dahil olmak üzere birçok toplumda eşcinsel evliliklere olumsuz şekilde yaklaşılmaktadır. Günümüzde toplam 28 ülkede eşcinsel evlilikler yasal olarak kabul edilmiştir. Bunların 16 tanesi Avrupa’da yer almaktadır ve ülkemizde eşcinsel evliliklere yasal olarak izin verilmemektedir.
Dünyada Eşcinsel Evlilikler
Eşcinsel evliliklerin serbest olduğu ülke sayısı dünya üzerindeki tüm ülkelere oranla çok azdır. Bu da birçok kadın ve erkeğin aslında eşcinsel olmasına rağmen heteroseksüel evlilik yapmalarına da neden olabilmektedir. Eşcinsel bir erkek evli olduğu eşi ile seks yaparken bir erkeği hayal etmekte ve onunla seviştiğini düşünerek cinselliği gerçekleştirmektedir. Ancak bu durum çok da uzun sürmez ve bir süre sonra bir kadınla cinsel ilişkiyi sürdürme isteği azalır ve tamamen ortadan kalkabilir. Bu durumda birçok kadın eşinin sonradan eşcinsel yönelimler kazandığını ileri sürer ancak bu yönelimin ortaya çıkışı gerçekte çok eskilere dayanmaktadır.
Eşcinselliğe Rağmen Karşı Cinsle Evlilik
Bazı durumlarda da eşcinsel yönelimli kişi, yönelimine rağmen karşı cinsten biriyle evliliğini sürdürebilir ve cinselliği devam ettirebilir. Eşinin başkasıyla cinsellik yaşaması yönünde fanteziler kurabilirler. Eşinin eski cinsel ilişkilerini anlatmasını talep edebilir ancak pek çok durumda eş tarafından yadırganıp eleştiri alabilir. Bazen de eşini başka biriyle birlikte olma konusunda ikna etmeye çalışabilir çünkü bu tip fanteziler eşcinsel arzuları kuvvetlendirebilecektir ve fanteziler sayesinde kişi de hislerini yaşayabilecektir. Eşcinseller arasında heteroseksüel evlilikler mevcuttur ve bu mevcudiyet birçok nedene bağlıdır. Bu tip durumlar özellikle eşcinsel evliliklere izin verilmeyen toplumlarda ve kişinin ailesi, akrabaları ve arkadaşlarının kişiyi dışlama ihtimalinin yüksek olduğu kesimlerde görülmektedir. Ancak yaşanan evlilikler sürse bile cinsel yaşam bir süre sonra olumsuz etkilenmektedir. Kişi için bu durum bir nevi taşıma su ile değirmen döndürmek gibidir. Haz ve zevk duygusunu tatmadığı bir kişiyle kim belli bir süre sonra cinsellik yaşamak ister ki?