Yıl 2020. Dünya değişti ancak biz hala yarım asır önce çekilen Yeşilçam filmlerini büyük bir hayranlıkla izliyoruz. Üzerinden 50-60 yıl geçen ve oyuncularının çoğunun ne yazık ki aramızdan ayrıldığı bu filmleri izleme sebebimiz belki de hala benzer konuların hayatımızda var olması. Başlığımızda yer alan replik de Yeşilçam’ın bu efsane filmlerinin en unutulmazlarından. Peki gerçekten ayrı dünyaların insanları mıyız? Ayrı dünyalardan olan insanların evlenebilmesi o filmlerdeki kadar imkânsız mı? İşte bu soruların cevaplarını yazımızın devamında göreceğiz.
Farklı Dünyaların İnsanlarıyız Ama…
Şehir dışında bir üniversitede eğitiminiz sırasında biriyle tanıştınız ve ondan çok hoşlandınız. Sevgilinizden annenize ve babanıza bahsettiniz ve onlar da tanışmak istediler. Hayatınızın en stresli günlerinden birini yaşıyorsunuz çünkü ailenizin sevgilinizi onaylayıp onaylamayacağı konusunda çok endişelisiniz. Bu endişenin altında yatan sebep ise sevgilinizin kültürünün sizden daha değişik olmasıdır. Ülkemizi dünyanın birçok ülkesinden ayıran en önemli özellik ırkçı davranışlarının hemen hemen hiç görülmemesidir. Aksine, ülkemizde farklı kültür ve ırktan olan insanlar ayrı birer renk olarak görülür.
Evlenmeye Karar Verdik
Şimdi dönelim biraz önce verdiğimiz örneğe. Ailenin onayı alındıktan sonra şimdi de kızımız erkek arkadaşının ailesiyle tanışmak için memleketine gidiyor. Tanışmalar bittikten sonra nişan zamanı kararlaştırılıyor ve asıl stresli zamanlar başlıyor. Her ne kadar iki aile de çiftimizi onaylayıp sevse de nişan ve düğün hazırlıkları sırasında kültürel farklılıklar belirmeye başlıyor. Bunun da başlıca sebebi nişan, kına, düğün vb. organizasyonların çoğunlukla sadece iki tarafın da çekirdek aileleri arasında geçmemesinden kaynaklanıyor. Bu organizasyonların verdiği stresin üzerine bir de yeni bir kültürü tanıma ve bu kültüre ait örf ve adetlerin zorluğu sebebiyle çift arasında da tartışmalar yaşanabiliyor.
Ve Aileler Tanışır…
Nişan tarihi öncesinde ailelerin de tanışma vakti artık geldi. Çiftimiz biraz önce belirttiğimiz gibi anne ve babalar tarafından kabullenilmiş, onaylanmış ve oldukça sevilmiş de olsa, birbirini hiç tanımayan dört insan biraz sonra tanışacaklar ve akraba olacaklar. Düşündüğünüz zaman aslında hiç de sıradan bir durum değil. Tanışma sırasında herhangi bir sorun çıkmadı ancak dönüş yolunda kızın ailesi kızlarının her kararına saygı duyduklarını ancak evlilik kararını yeniden düşünmelerini rica ederler. Kızın tepkisi çok sert olmuştur ve kesinlikle karşı çıkmaktadır. Neden böyle bir şeyi düşündüklerini ailesine sorar. Ailenin cevabı aynı eski Yeşilçam filmlerinin repliklerine benzerdir. İki ailenin kültürlerinin birbirinden çok farklı olduğunu ve bu durumun ilerde ikili arasında ciddi sorunlar yaratacağını belirtirler. Kızlarının erkek arkadaşının çok iyi ve efendi biri olduğunu da eklerler. Bu anlattığımız örnek vakayı kendi ilişkilerimizde yaşamamış olsak bile bir tanıdığımızdan duymuşuzdur. Peki farklı kültürlere ait bireyler evlendiklerinde ciddi sorunlarla karşılaşır ve evlilik boşanma ile sonuçlanır mı? Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır.
Bazen Sorunlar Olabilir…
Farklı kültürleri tanımak bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir. Kültürlere bağlı olarak değişen farklı davranış kalıplarını keşfetmek ve anlamak çok keyiflidir. Farklı kültürleri keşfeden kişilerin dünya görüşleri genişler. Hayata farklı açılardan bakabilme yetileri kazanırlar. Doğrunun tek olmadığını ve farklı yollardan gidilerek aynı sonuca ulaşılabileceğini keşfederler. Biraz önceki sorunun cevabı da burada gizli. Farklı kültürlerden biriyle evlenmek bazen sorunlu bir evliliğe dönüşür ve boşanmaya yol açabilir ancak bazen de çift için bu farklılıklar eğlenceli dahi olabilir. Toplumsal olarak da aslında amacımız bu farklılıkları eğlenceli kılmaktır. Peki kültür farklılıklarının yaratabileceği olası sorunların üstesinden nasıl gelebilir ve mutlu bir çift olabiliriz?
Yol Haritasını Belirleyelim…
Öncelikle, eğer partnerinizin kökleri sizden çok farklı bir kültüre ait ise, ilişkiye başlarken bu durumu göz önüne almanız gerekecektir. Bu konuda kendinizi sorgulamalısınız. Yol haritanızı nasıl çizeceğinizi çok iyi kararlaştırmalısınız. Partneriniz ve ailesinin memleketinin adetleri ve ananelerinin ne olduğunu internetten araştırabilirsiniz. Örneğin; Egeli bir kişiye Karadenizli bir ailenin adetleri çok farklı gelirken, Karadenizli bir kişiye de Trakyalı bir ailenin adetleri oldukça farklı gelebilir. Sizin bu adetleri araştırmanız ve hazırlıklı olmanız partneriniz ve ailesini de anlamanıza yardımcı olacaktır. Evlilik sürecinde partnerinizin ailesinin yaşadığı bölgeye ait giyim kuşam, adetler ve yaşam tarzlarına saygı göstermeniz ilişkinizin seyrini önemli ölçüde belirleyecektir. Bunu da evlenmeden önce düşünmeniz ilişkinin geleceğini belirleyecektir. Eşinizin ailesinin yanına gittiğinizde ortama adapte olmakta zorlanacağınızı veya adetlerin sizi çok zorlayacağını düşünüyorsanız da bunu partnerinizle paylaşmanız gerekecektir. Bu konuda aslında kişilerin empati yapması olumlu sonuçlar verecektir. Örneğin; ben onların giyim veya yaşam tarzlarını garip bulurken belki de onlar da benim tarzımı garip buluyorlardır. Bu düşünce tarzı sizin de olumsuz düşüncelerinizi beyninizden uzaklaştıracaktır. Bu düşünce tarzı sayesinde önemli olanın farklılıkların varlığı değil ortak yaşamın verdiği hazza odaklanmak olduğunu anlayabilirsiniz.
Bahçemizdeki Güllerin Rengi Aynıysa…
Diyelim ki siz farklı kültürlere oldukça saygı gösteren birisiniz ancak partneriniz farklılıklara çok kapalı birisi. Bu durumda ilişkinin geleceği yine olumsuz etkilenebilecektir. Bu süreçte sadece tek tarafın çabası ne yazık ki yetmeyecektir. Eğer partnerinizin sizin ailenizin kültürüne adapte olamayacağına eminseniz ve evlenmeye yine de karar verdiyseniz, kendisiyle bu konuda destek almakla ilgili görüşebilirsiniz. Şöyle bir dünya hayal edin. Herkesin ten rengi beyaz, göz rengi ve saçları siyah veya herkesin vücut şekli aynı olduğunu düşünün. Dünya inanılmaz derecede sıkıcı bir yer haline gelirdi herhalde. Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir. Bu zenginliğin farkına varmamız ve bu zenginliği yaşatabilmek için partnerimize ve onun ailesine saygı göstermemiz gerekmektedir. Karşılıklı olarak saygının olduğu bir ortamda iki ailenin de kültürel farklılıkları çiftin çocukları için harika bir yetişme ortamı hazırlayacaktır. Bu çiftin dünyaya getireceği bebek, iki ailenin de kültürünü alıp kişilerarası saygıyı rol model alacağı kişilerde gözlemleyebilir.