Covid-19 ya da yaygın bilinen adıyla Koronavirüs, Aralık ayının sonlarında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan şehrinde yayılmaya başladığında henüz Çin dışında hiçbir ülkede virüsün bu boyutlara geleceğine dair bir öngörü yoktu. Bu virüsün etkisinin de diğer bir çok virüs gibi kısa zaman içerisinde sona ereceği ve çok fazla can kaybına neden olmayacağı düşünülmekteydi. Ancak özellikle virüsün Çin’den çıkıp Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yayılmasıyla insanların gözünde Koronavirüs daha korkulan ve kaygı verici bir unsur haline geldi.
SARS ve MERS virüslerinin ortaya çıktığı ve birçok ülkede görülmeye başladığı dönemleri hatırlayalım. 2000’li yıllardan sonra ortaya çıkan ve Covid-19 ile aynı aileden olan iki virüs de birçok can almasına rağmen Covid-19 kadar dünyada etki yaratmamıştı. Üstelik SARS virüsü ile enfekte olan her 100 kişiden 11’i hayatını kaybederken MERS ile enfekte olanların 35’i hayatını kaybediyordu. Covid-19 ile enfekte olan her 100 kişiden ise sadece 3 tanesi hayatını kaybetmektedir.
Yayılma Hızı Yüksek
Birçok enfeksiyon hastalıkları uzmanına göre Covid-19’un dünyada bu denli kaygı yaratmasının sebebi ölüm oranları düşük olmasına rağmen yayılma hızının diğer virüslere göre oldukça fazla olmasıdır. Örneğin; mevsimsel grip olan Influenza’nın yayılma hızı %10-20 iken SARS’ın %10 ve MERS’in %4-13’dür. Yeni tip Koronavirüs olan Covid-19’da ise yayılma hızı %40’dır. Bu virüsü diğerlerinden ayıran şey, insanlar arasında yayılmasının çok hızlı olmasıdır. Yeni tip Koronavirüste aynı virüsün yayılma hızı gibi kaygının da yayılma hızının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.
Üreme Sayısı Yüksek
Yayılma hızının yüksek olması ile paralel olarak yeni tip Koronavirüste virüsün üreme sayısı da insanların üzerinde önemli bir anksiyete kaynağını oluşturmaktadır. Üreme sayısı, bir virüsün hastalığı başkalarına bulaştırma rakamını ifade eder. Bu rakam Covid-19’da diğer bulaşıcı virüslere göre daha yüksektir. Örneğin; mevsimsel grip olan influenza virüsünün üreme sayısı 1,3’dür. Bu da influenza virüsü taşıyan bir kişinin toplumda 1,3 kişiye virüsü bulaştırabildiğini ifade eder.
Öte yandan, MERS virüsünde bu rakam 0,3 ile 0,8 arasındadır. Bu da MERS virüsü taşıyan bir kişinin toplumda hastalığı bulaştırma oranının influenza bulaştırma oranına göre ortalama yarı yarıya daha az olduğunu gösterir. Covid-19’un üreme sayısı 2,5 olduğu için mevsimsel gripten 2 kat daha fazla ancak SARS’dan biraz daha az olduğunu söyleyebiliriz. MERS’in yayılmasının olduğu dönemi hatırladığınızda toplumlarda yaşanan kaygı düzeyinin Covid-19 ile kıyaslandığında Covid-19’un bu denli kaygı uyandırması bu karşılaştırma ile açıklanabilir.
Kuluçka Süresi Uzun
Buna ek olarak, Covid-19’un kuluçka süresinin uzun olması da çok önemli bir kaygı faktörü olduğunu söyleyebiliriz. Kuluçka süresi, bir kişinin virüse maruz kaldığı an ile hastalığa özgü belirtilerin ve bulguların görüldüğü an arasındaki süredir. Kuluçka süresi ne kadar uzun sürerse hastalığın tehlikeli olma boyutu da o denli güçlenir. Koronavirüs ailesinden olan diğer virüslerin kuluçka sürelerini kıyaslayalım. Influenza’nın 1 ila 4 gün arasındaki kuluçka süresine karşılık Covid-19’da bu süre 2-14 gündür. SARS’ta bu süre 2-7 gün arasındayken MERS’de ise 6 gündür.
Görüldüğü üzere bu virüsler arasında kuluçka süresi en uzun Covid-19 olarak görülmektedir. Bu da hastalığın ölüm oranı düşük olmasına rağmen toplum açısından daha tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini bilimsel olarak ortaya koymaktadır. Bir virüsün kuluçka süresinin uzamasının tehlikesi, kişilerin enfekte olduktan sonra 14 gün içerisinde herhangi bir bulgu ve belirti vermeden başka kişilere de kolaylıkla bu virüsü bulaştırma ihtimalidir.
Yaşadığımız Korku ve Alarm Hali
Kuluçka süresinin diğer virüslere göre daha uzun olması da insanların daha çok kaygılanmalarını sağlamaktadır. Sokağa çıkmak zorunda kalan insanların birçoğu bu tedirginliği yaşamaktadır. Örneğin; bir otobüse bindiğinizi düşünün ve yanınızda oturan kişide virüs olacağını düşünüyorsunuz. Derken iki koltuk arkanızda oturan kişi öksürmeye başladı. Birçok kişi için bu çok ciddi bir korku yaratır. Bu korku ve kaygı durumu bir noktaya kadar sağlıklıdır aslında. Alarm hali, gerekli durumlarda kişinin tehlikelerden uzak durmasını ve gerekli önlemleri alabilmesini sağlar ancak bu alarm hali kişinin hayatını etkileyen bir duruma geldiğinde müdahale edilmesi gerekir.
Önlem Al, Endişeye Gerek Yok
Şu anda enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının halkı alması gerektiği önlemlerle ilgili bilgilendirmesi çok önemli bir yer tutuyor. Örneğin; otobüste seyahat ederken gerekli önlemleri aldınız ancak bir kişinin öksürdüğünü gördünüz. Bu kişiyi öksürdüğü gerekçesiyle darp ederseniz bu sağlıklı bir tepki değildir. Alınacak önlemler, sosyal mesafeyi en az 2 metre olacak şekilde tutmak, bulaşabilecek metal vb. yerleri ellediğinizde elinizi yüzünüze götürmeden dezenfektan veya kolonya ile temizlemek, elleri 20 saniye süreyle yıkamak ve mümkün olduğunca evde kalmaktır. Kaygı sorunu yaşayan insanlar ise bu önlemleri almasına rağmen yine de bir felaket senaryosu dahilinde aşırı korku ve endişe yaşayan kişilerdir.
Covid-19 virüsünün yayılma hızından daha hızlı olan bir şey varsa o da insanlarda virüsün yarattığı kaygı sorunudur. Bu noktada kaygı sorunuyla başa çıkabilmek için yapılması gerekenler ise hekimlerin önerdiği sosyal mesafe kurallarına uyma, kolonya veya dezenfektan ile korunma, elleri ağıza ve yüze götürmeden evvel 20 saniye süreyle yıkamak ve kendini evde karantinaya almak gibi önlemlerin alınmasıdır. Bu saydıklarımız değiştirebileceğimiz şeylerdir. Bu önlemleri almak ve olası sonuçlardan korunmak elimizdedir. Bunun zıttı olarak değiştiremeyeceğimiz şeyler de vardır ki değiştiremeyeceğimiz şeyleri değiştirmeye kalkmak da kişinin kaygı seviyesini arttırmaya çalışacaktır. Bir sonraki yazımızda kaygı sorunuyla başa çıkma konusunda neler yapılması gerektiğini inceleyeceğiz.