Hayatı bir basketbol maçına benzetebiliriz. Basketbol maçlarında beraberlik yoktur. Maçın normal süresi berabere bitiyorsa maç uzatmalara gider. Bu bir taraf uzatmalarda galip gelene kadar devam eder. Yaşamınızda da ya kaybeden olursunuz ya da kazanan. Kazanmak deyince aklınıza ne geliyor? Para mı, saygınlık mı, güç mü, sevgi mi, huzurlu bir yaşam mı? Herkes için kazanmanın tanımı farklıdır. Bazıları çok zengin olduğunda kendini kazanmış ilan eder, bazıları ise mutlu ve huzurlu olduğunda kazanmıştır. Peki ya kaybeden veya son yıllardaki tabiriyle loser olmak? Kimler kaybedenlerdir? Neden kaybederler? Kaybedenlerin ortak özellikleri nelerdir? Bu yazımızın devamında kaybedenlerin ortak özelliklerine değineceğiz. Neden hep ben kaybediyorum sorusunun cevabını inceleyeceğiz.
Disiplinsiz ve Plansızdırlar
Kaybedenlerin en önemli ortak özelliklerinden biri disiplin eksikliği ve plansız yaşam tarzına sahip olmalarıdır. Gerek eğitim gerekse iş hayatında disiplin dışı ve plansız çalışan kişiler zamanla performans kaybı yaşamaya başlarlar. Örneğin; son gece sınava çalışmaya başlayan öğrenci hem birçok noktayı kaçırır hem de aşırı kaygı sonucu sınavda başarısız olabilir. Benzer şekilde, çalıştığı kurumda kendisine verilen proje üzerinde çalışmayı son günlere bırakan çalışan ise projede başarısızlık yaşama olasılığını arttırır.
Disiplin dediğimiz zaman aklımıza ilk gelen millet Almanlardır. Henüz ilkokuldan itibaren çalışma disiplini aşılanan Alman çocuklar eğitim yaşamlarının ileriki dönemlerinde de bu anlayışı sürdürür ve iş yaşamına da bunu yansıtır. Alman ırkının diğer ırklardan genetik açıdan daha zeki olması mıdır bu başarının sebebi? İki kez dünya savaşında yenik düşmelerine rağmen disiplinli bir devlet politikasıyla sanayileşen Almanya şu anda Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahiptir. Almanya’nın geldiği nokta bize disiplinli yaşam tarzının getirdiği avantajları göstermektedir. Bu disiplinden yoksun milletler ve o milleti oluşturan bireyler ise uzun vadede kaybetmek durumunda kalmaktadır.
Zaman Yönetiminde Başarısızdırlar
Zaman hızlı akıp geçer. Bundan 10 sene öncesini hatırlamaya çalışın. Ne kadar çabuk geçmiş koca bir 10 yıl? Ortalama insan ömrünü 75 yıl olarak düşünürsek 10 yıl ne kadar değerli geliyor bu bakış açısıyla. Zaman bu kadar hızlı akıp geçerken zaman yönetimini beceremeyen kişiler kaybetmeye de ister istemez açık hale geliyorlar. Zamanın sizi idare etmesine izin vermeden siz onu yönetmelisiniz. Bunu da ancak bir sistem kurarak gerçekleştirebilirsiniz. Zaman yönetimi konusunda sistemi daha kısa vadeli şekilde kurmaya çalışın. Örneğin; aile, iş ve sosyal yaşamınızda gerçekleştireceğiniz aktiviteleri not alacağınız bir takviminiz olsun. Bazen bu takvime zorunlu hallerden dolayı sadık kalamayabilirsiniz. Bu dönemler dışında maksimum şekilde bu takvime bağlı kalmaya çalışın. Böylece yaşamınızda gözünüzden kaçırdığınız ve sonra pişman olacağınız şeyler olmasın.
Sonuçları Başkalarına Bağlamayın
Çoğumuz başarısız olduğumuzda suçu başkalarına atarız. Neden hep kaybediyorum sorusunu sorduğumuzda cevap başkaları üzerine oluyor çoğu zaman. Kendi hatalarımızı görmezden gelir ve sorumluluğumuzu üstlenmeyiz. Dış etkenler sebebiyle bazı noktalarda başarısız olduğumuzu düşünürüz. Başarısızlıklarda ve kayıplarda dış etkenlerin varlığı tabi ki inkâr edilemez ancak değiştirebileceğimiz şeyler ise bizim kontrolümüzdedir. Üniversite öğrencisi olduğunuzu düşünün. Finallerde başarısız notlar aldınız. Birçok öğrenci hocanın sınavı zor hazırladığını söyler ve başarısızlığın sebebini dış bir faktöre bağlar. Ancak o sınavda yüksek not alan öğrenciler de vardır ve onlar da sizin gibi soruları önceden bilmemektedir. Onlar aynı soruları yapabiliyorken siz yapamıyorsanız burada bir eksiklik söz konusudur. Plansız çalışma, dersler esnasında konsantrasyon kayıpları, sınava karşı motivasyon sorunları vb. birçok sizden kaynaklı neden başarısızlığınızı sağlamış olabilir. Sonuçları dış etkenlere bağlamak yerine hatayı kendinizde ararsanız başarının kapısını aralamış olursunuz.
Öğrenilmiş Çaresizlikten Kurtulun
Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin daha önce bir olay üzerinde yaşadığı olumsuz bir sonucu sürekli yaşayacağına inanmasıdır. Kişi ne yaparsa yapsın bu sonucu değiştiremeyeceğine inanmaktadır. Bu sebeple bir süre sonra da o olayı değiştirmek için çabalamaya bile uğraşmaz. Dolayısıyla bir kısır döngü misali kişi hep aynı sonuçla karşılaşır. Peki aynı sonuçla karşılaşan kişi başarıyı nasıl yakalayabilir? Öncelikle şunu unutmamalısınız ki, her olayın sonucu birbirinden bağımsızdır. Daha önce araç kullandığınızda kaza yapmanız yine kaza yapacağınız anlamına gelir mi? Eğer alkollü, dikkatsiz veya uykulu araç kullanmıyorsanız, yine aynı şekilde kaza yapma ihtimaliniz çok zordur. Ancak bazı kişiler sonucun hep aynı olacağını düşünüp direksiyonun başına geçmez bile. Bu yorumlama da kişinin hiçbir zaman sonucu değiştirememesine neden olur. Neden hep kaybediyorum sorusunu sorduğunda cevap hep aynı ise bu durum incelenmelidir.
Kaybetmekten Korkarlar
Kaybedenlerin en belirgin özelliklerinden biri de kaybetmekten korktukları için herhangi bir eyleme girişmemelidir. Herhangi bir işe giriş yapmadıkça o işi tamamlama imkânınız da yoktur. Kaybetmekten korkan kişiler risk almaktan kaçınan insanlardır. Birçok başarılı girişimci önemli riskler alarak markalarını oluşturmuşlardır. Risk almak demek mantıksız yapılan girişimlerde bulunmak demek değildir elbette. Kişinin bu noktada bir plan ve rapor hazırlaması gerekmektedir. Gerekli hesaplamaların yapılmasının ardından kişi donanımı doğrultusunda gerekli girişimlerde bulunmalıdır. Girişimin başlangıcında kazanç yerine kaybetme ihtimaline odaklanmak bardağın dolu değil yalnızca boş kısmına bakmaya benzerdir. Bu bakış açısıyla girişimden kaçınılır ve kaybetmeye de açık hale gelirsiniz.