Sigara, yasal kullanımı olan en yaygın bağımlılık maddesidir. Sigara içmeyi sadece bir kez deneyimleyen her 100 kişiden 75’inin sigara tiryakisi olması, sigaranın bağımlılık yapma potansiyelinin önemli bir göstergesidir. Sigara bağımlılığı, sigara içen kişinin tütün kullanımına bağlı olarak önemli sorunlar yaşamasına rağmen devam ettirilen tütün kullanımıyla beraber bilişsel, davranışsal ve bedensel belirtileri gösteren bir ruhsal bozukluktur.
Sigara Kullanım Sıklığı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sigarayı “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını” olarak tanımlar. Yine aynı kuruluşa göre, dünya üzerinde her 10 kişiden birisi tütün kullanımının sonuçları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Tütün her sene 5 milyon kişinin ölümüne sebep olur. Eğilimlerin değişmemesi durumunda, 2020 yılında sayının 10 milyon kişiye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin %70.0’i gelişmekte olan ülkelerde olacaktır. Ülkemizde sigara içme yaygınlığı ile ilgili yapılmış araştırmalar daha çok bölgesel niteliktedir. Tüm ülkeyi temsil eden iki araştırmadan sonuncusunun sonuçlarına göre; 15 yaş üzeri nüfusta sigara içme prevalansı (hızı veya oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranı) %35.8 olarak bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinin sigara içme alışkanlığını belirlemeye yönelik olarak yapılan çalışmalarda ise sıklık; %21.2 ile %48.3 arasında değişmektedir (Pekşen, Canbaz, Sinter, & Tuncel, 2005).
Sigara Bağımlılığı Nedenleri
Sigara içme veya dumanın solunumu zamanla kişide kuvvetli psişik ve zayıf fiziksel bağımlılık oluşturur. Farmakolojik kanıtlar tütünde esas bağımlılık yapan maddenin nikotin olduğunu göstermişlerdir. Sigaradaki nikotinin bağımlılıktan sorumlu tutulma nedenleri arasında psikoaktif oluşu ve pozitif pekiştirici (keyif verici) etkisi, sigara diğer yollarla uygulanan nikotinin de bağımlılık yapması ve nikotini azaltılmış sigaraların rağbet görmemesi sayılabilir. İnsanların neden sigara içtiğiyle ilgili bugüne kadar ileri sürülen dört teori vardır.
Birincisi bir alışkanlık olduğu şeklindedir. Bazı araştırmacılar bunun diğer madde bağımlılığıyla eşdeğer bir bağımlılık olduğunu söylerken, diğerleri ise daha dikkatli davranarak bunun alışkanlık ya da öğrenilmiş davranış olduğundan bahseder ve alışkanlık haline getiren madde olarak nikotini suçlar. İkinci teori ise sigara içmenin çocukluktan beri bilinçaltında yatan ve rasyonel bir seçenek haline dönüştürülemeyen isteklere bağlı olduğuna dayanır. Üçüncü teori sigara içmenin özellikle düşük benlik kontrollü kişilik yapısına sahip bireylerin heyecan ve yenilik arayışı içinde ortaya çıkardıkları bir davranış olduğunu ileri sürer. Son teori ise bunun bir seçim olduğunu ve sigara içenlerin bilinçli olarak sigaranın yarar ve zararlarını tarttığını ve bu konularda objektif olarak yanlış olsalar bile buna uygun davranışlarıyla ya da davranmaya çıkardıkları söyler. Son yıllarda sigara bağımlılığın sadece psikolojik değil çevresel ve fizyolojik nedenlere de bağlı olduğu ve sigara tüketim miktarının da bağımlılık türüyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sigara miktarı arttıkça fizyolojik bağımlılık psikolojik bağımlılığın önüne geçtiği ileri sürülmektedir (Yorgancıoğlu & Esen, 2000).
Kimler Daha Yatkın (Kişilik Özellikleri)
Kendini tedavi teorisi nikotinin bağımlılık oluşturucu ve pekiştirici özelliklerine vurgu yapar. Araştırmacılara göre nikotinin mizaç yükseltici ve keyif verici özelliklerinden dolayı oldukça önemli sayıda sigara içen kişi bu yolu izlemektedir. Zira tütün kullanımı ve/veya bağımlılığı depresyon, anksiyete, iki uçlu bozukluk, antisosyal kişilik bozukluğu, şizofreni, sınır ve şizotipal kişilik özellikleri gibi birçok psikiyatrik durumla ilişkilidir. Orbitofrontal sistem emosyonel bilginin (özellikle de ödüllendirme ve cezalandırmaya hassasiyet) işleme sürecinde önemli rol oynar. Bu modele göre sigara (tütün) kullanımı dışadönüklük, dürtüsellik, risk alma, heyecan arama, tekdüzelikten kaçınma ve yenilik arayışı gibi birçok kişilik özellikleriyle ilişkilidir.
Dürtüsellik birçok değişkeni olan karmaşık bir özelliktir. Kapsamlı bir tanımla, yüksek düzeyde dürtüsellik acil ödüllendirme, riskli eylemler, yeni duygu arayışı, kendi kendine kolay hazza ulaşma, bir görevi tutarlı şekilde izlemede zorluk ve kısa tepki zamanı ile yakından ilişkilidir. Nikotin uyarıcı özelliklerinden dolayı uyanıklılığı, zevk değerinde artışa taşımasından dolayı daha küçük göreceli acil ödülleri daha büyük ancak gecikmeli ödüllere tercih eden dürtüsel bireyler için özellikle cezbedicidir. Bu davranışsal tanıma göre madde tüketimi ve dürtüsellik bağlantılı olabilir. Dürtüsellik ve sigara bağımlılığı arasındadır. Aradaki ilişkinin rasyoneli; sigara içmeyi seçen bireylerin nikotinin acil pekiştirici etkilerini aslında daha sağlıklı ve değerli bir gelecek yaşamanın üzerinde tutmalarına dayanmaktadır (Bozkurt Zincir, Zincir, Aydın Sünbül, & Kaymak, 2012).
Sigara Bağımlılığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Sigaranın zararları ve bırakmayla ilgili ilk yayınlara 1850’li yıllarda rastlanmaktadır. O dönemden bugüne kadar pek çok değişik yöntem denenmiş ve hâlâ denenmektedir. Sigara bırakma pek çok madde bağımlılıklarında olduğu gibi birinci derecede kişinin kendi isteği, kararı ve iradesiyle ilişkilidir. Hekimlerin bu konudaki rolü sigaranın zararları ve bırakma yöntemleri konusunda bilgilendirici, özendirici ve destekleyici olmak, ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal yoksunluk belirtilerini ortadan kaldırmaya yönelik gerekli tıbbi yardımlarda bulunmak ve bırakma eyleminin devamını sağlamak için bireyi desteklemektir. Görülmektedir ki sigara bırakma işleminde hekimlerin rolü kişinin kendisinden sonra ikinci önemdedir (Yorgancıoğlu & Esen, 2000).
Sigara bırakma tedavisinin ilk basamağı hastayı sigarayı bırakması konusunda motive etmek, bilgilendirmek ve desteklemektir. Ardından uygun farmakolojik tedavi planlanmalıdır. Sigaranın bırakılması için çeşitli farmakolojik tedaviler uygun bulunmuştur.
Sigara bıraktırma kliniklerinde kendi arzusu ile başvuran hastalar yatırılarak genellikle grup ve destekleyici psikoterapi ağırlıklı tedaviler uygulanmıştır. Hipnozun başarı oranı değişik çalışmalarda % 4-88 arasında bildirilmektedir. Tekli, birkaç kişilik veya grup oturumunda uygulanabilir. Yüksek trans kapasitesi olan hastalar bu yöntemle sigarayı daha rahat bırakmakta ancak tekrar başlama oranları da yüksek bildirilmektedir. Davranışçı yöntemlerde ise iki farklı yaklaşım söz konusudur. Birisi nefret tedavisini içeren cezalandırmayı kullanır, diğeri pozitif olarak güçlendirmeyi yeğler ki kendi kendini yönetme prosedürlerini içerir. Nefret ettirme tekniklerinden elektrikle uyarma tedavisi bir dönem yaygın kullanılır. Bıraktırma veya doyurma yönteminde kişi rahatsızlık verici bir duygu oluşana kadar sigara içirilir ve tiksinti yaratılarak bıraktırmak amaçlanır. Hızlı sigara içme yönteminde hastaların hızlı bir şekilde sigara içmeleri (6 saniyede 1 nefes) ve bu sırada yüzlerine sigara dumanı içeren hava verilmesi şeklinde uygulanmıştır.
Kendi kendini yönetme teknikleri ise genellikle liderler, öncüler veya terapistler tarafından yönetilir. Self monitoring adlı, içilen sigaranın yazılarak kaydedilmesi veya nikotin fading denilen sigaranın giderek azaltılması gibi yöntemler uygulanır. Akupunktur ise diğer yöntemlerle birlikte kullanıldığında başarılı sonuçlar bildirilmektedir. Farmakolojik ilaçların kullanımının iki amacı vardır; birincisi sigara alışkanlığından kurtulmak, ikincisi ise yoksunluk semptomlarının üstesinden gelmektir. Nikotin sakızları 2-4 mg nikotin içerir. Saatte ortalama 1 tane çiğnenir. Günde en fazla 30 parça çiğnenir. Kanda stabil bir düzey sağlanamaması ve kişinin sürekli çiklet çiğnemek zorunda kalması yöntemin dezavantajlarındandır.