Skip to content Skip to footer

3 Toplumsal Travma Türü

Travma, kişinin başa çıkması oldukça zor olan ve kişinin yaşam şartlarını zorlaştıran durumlar veya olaylardır. Travmatik olay yaşayan kişilerin travmatik yaşantısı olmayan kişilere göre travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşama riski daha fazladır. Ancak her travmatik olay her kişide TSSB oluşturacak diye bir kural yoktur, sadece riskin artışına sebep olur. Kişisel bazı travmatik olayların (kaza, tecavüz, darp vb.) TSSB’ye yol açması ihtimali kadar toplumsal travmatik olayların da TSSB’ye yol açma ihtimali de vardır. Kişilerde travmaya neden olan etkenleri okumak isterseniz TIKLAYIN. Yazımızın devamında TSSB riski oluşturan toplumsal bazı olayları detaylı şekilde inceleyeceğiz.

Savaş ve Terör

Kaza, hastalık veya cinsel saldırı gibi olaylar, mağdur kişide travma geliştirebilir. Savaşlar ve terör eylemleri ise toplumdaki tüm bireyleri etkilemekte ve travma oluşturabilmektedir. Bu durum iki yolla gerçekleşir: Birincisinde kişi bizzat terör eyleminin mağdurudur ve yara almıştır. İkincisinde ise terör eyleminde bir tanıdığı zarar görmediği halde o ülkenin bir vatandaşı olarak yaşanan terör saldırısından etkilenir ve travma geliştirebilir. Ülkemizde terör konusu 35 yıldır devam etmekte. PKK, Türkiye’deki ilk silahlı eylemini 15 Ağustos 1984’te gerçekleştirdi. Günümüze kadar 51,000 terör eylemi gerçekleştirildi. Millî Savunma Bakanlığı verilerine göre, ilk saldırıdan itibaren 4,828 sivil ve 7,946 güvenlik görevlisi şehit oldu. Şehitlerin anne, baba, eş, çocuk ve diğer akrabalarına ek olarak terörist saldırılardan yaralı olarak kurtulan gaziler ve yakınlarını da ekleyince milyonlara yaklaşan bir kitleden bahsediyoruz. Üstelik bu kişiler, travmatik olayın direkt etkilediği mağdurlardır. Peki ya 35 senedir bazen her akşam şehit haberleriyle sarsılan ve dolaylı yoldan etkilenen milyonlarca insan?

11 Eylül ve Travma

11 Eylül saldırıları sırasında New York’taki ikiz kulelerden atlayarak intihar eden çalışanların görüntülerini sürekli şekilde izleyen kişilerde izlemeyenlere göre daha fazla TSSB belirtileri gözlemlenmiştir. Bu kişilerin kendileri saldırılarda yaralanmamalarına rağmen travma geliştirmeleri toplumsal olayların travmatik etkilerini gözler önüne sermektedir. 11 Eylül 2001 tarihinde doğrudan saldırıların içinde yer almış ve hasar almış kişilerin ise travma belirtilerinin çok daha belirgin olduğu görülmüştür. 11 Eylül saldırılarını ekranlardan izlemiş, doğrudan saldırıların içinde kalmış ve zarar görmüş kişilerde özellikle ilk bir yıl içerisinde alkol kullanımının ciddi bir artış gösterdiği de dikkatlerden kaçmamalıdır. Kişilerin yaşadıkları olay sonucunda TSSB belirtileriyle başa çıkabilmek için alkol ve madde kullanımına yöneldiği görülür. Vietnam Savaşı sırasında oldukça zor günler yaşayan Amerikan askerlerinin önemli bir bölümünün ülkelerine döndüğünde eroin kullanımının olduğu bilinmektedir. Bu sebeple Amerika Birleşik Devletleri’nde bu dönemde eroin kullanımının adeta bir salgın haline döndüğü de bilinmektedir.

Savaşın İzleri…

Savaş ve terör, yetişkinlerden daha çok çocuklar üzerinde önemli etkiler bırakır. Çocuğun sevdiği kişiyi kaybetmesi, savaş sebebiyle ülkesini veya yaşadığı şehri terk etmesi, kendisi de sorunlar yaşayan ebeveynlerle birlikte yaşama, rutin hayatın her alanda değişikliğe uğraması, eğitim öğretim faaliyetlerinin durması, yaşadığı çevrenin harap halde olması, çocuğun bir uzuv kaybı sebebiyle mobilite yetisini yitirmesi, vücut yapısında bozulmalar görülmesi ve kıtlık vb. durumlar sebebiyle yetersiz beslenme gibi çocuğu doğrudan etkileyen faktörler vardır. Yetişkinlerin bu faktörlerle baş etme yetileri çocuklara göre daha fazladır.

Doğal Afetler

Travmaya sebebiyet verebilecek doğal afetler arasında en sık görülenleri deprem, sel, toprak kayması, çığ, fırtına ve hortumlardır. Özellikle ülkemizde en sık gördüğümüz ve en yıkıcı etkileri olan doğal afet ise depremdir. Deprem, Türkiye’nin bir gerçeğidir. Ülkemizin birçok bölgesi fay hatlarıyla doludur. Anadolu topraklarında yüzyıllardır yıkıcı ve birçok ölüme sebep olmuş büyük depremler gerçekleşmiştir. Deprem sonrasında odaklanılan hizmetler kişilerin enkazdan kurtarılması, yaralı olan deprem mağdurlarının tedavi edilmesi, depremzedelere barınak sağlanması ve alt yapı organizasyonudur. Depremde yara alan ve yakınlarını kaybedenlerin psikolojik destek süreçleri, değerlendirilme ve müdahale hususunda belirli bir süre alacağı için ikinci planda kalmaktadır. Ancak yeterli olmasa da ilgili kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının son yıllarda başarılı projeleri ile psikolojik destek süreçleri depremzedelere yardımcı olmaya başlamıştır.

Asıl Deprem Sonra Başlar…

Deprem sonrasında özellikle depremin en çok zarar verdiği bölgelerde yaşayan kişilerde gördüğümüz ruhsal tepkiler, bilinç bulanıklığı, korku, hüzün, suçluluk ve öfke ağırlıklıdır. Deprem yaşantısı sonrasında uyku ve konsantrasyon problemleri meydana gelebilir. Deprem esnasında kişinin yaşadıkları daha sonra tekrardan kişinin zihninde canlanabilir. Deprem anında yaşadığı sarsıntıyı daha sonra herhangi bir sarsıntı dâhi yokken yaşayan vakalar mevcuttur. Ayrıca bazı vakalarda enkaz altındayken kendisine ulaşmaya çalışan yardım ekiplerinin seslerini veya düdük sesini tekrar tekrar duyanlar mevcuttur. Vakalarda gördüğümüz ortak nokta ise ister dokunsal ister işitsel olsun, zihne tekrar tekrar gelen anıların yıllar da geçse çok canlı oluşudur.

Travma, Uyku ve Alkol…

Travma Sonrası Stres Bozukluğu geliştiren depremzedelerin uyku sorunları yaşadığından bahsetmiştik. Vakalarda gözlemlediğimiz şey, depremzedelerin deprem anını içeren kâbusları uyku sırasında yaşamasıdır. Kişiler bu sebeple de uyumaktan kaçınmakta ve uyumamak için çabalamaktadır. Uyuyabilmek için alkol veya madde yardımına ihtiyaç duyan TSSB hastaları oldukça fazladır ancak bir süre sonra kullanılan alkol veya maddenin kişide bağımlılık geliştirmesiyle de uyku sorunu giderek ciddileşir. Kişi alkol alamadığı zaman uyuyamadığı için bağımlılık geliştirir, ancak bu kez de alkol kullanımından dolayı uyku düzeni bozulur. Alkol bağımlılığı ile ilgili yazımıza göz atmak için TIKLAYIN.

Bulaşıcı Hastalıklar ve Salgınlar

Dünya tarihi boyunca on milyonlarca kişi, bulaşıcı hastalıkların sebep olduğu salgınlar sebebiyle yaşamını yitirmiştir. “Kara ölüm” olarak da adlandırılan Kara Veba salgınında Orta çağ Avrupası’nda yaklaşık 100 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 20.yy’ın başında İspanyol Gribi ile 75 milyon insan hayatını kaybederken HIV salgını da günümüze kadar 30 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. Son yıllarda SARS, MERS ve Ebola salgınlarının ardından Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan Covid-19 salgını nedeniyle yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiştir.

Covid-19 ve Travma

Covid-19 salgınının sebep olduğu ölümler kadar önemli bir diğer nokta da salgının toplumdaki bireylerde yarattığı ölümcül bir olaya maruz kalma veya maruz kalanlara şahitlik etmenin ardından yaşamış olduğu çaresizlik, güvensizlik, aşırı kaygı ve korku halidir. Bireyler, normal koşullarda ölüm korkusunu zihninde bastırabilir veya kontrol edebilir ancak Covid-19 gibi salgın koşullarında ölüm korkusu aşırı hale gelir ve kişiler böylece bu korkuyu kontrol edemezler. Ölüm korkusunun sonucu olarak da bireylerde uykusuzluk, kâbuslar yaşama, devamlı virüsle alakalı görsellerin ve felaket senaryolarının düşünülmesi, virüsün kendisine veya sevdiklerine bulaşabileceği ile alakalı kaygı hissi, kolaylıkla irkilme, kolay öfkelenme, geleceğe dair planların olmaması, umutsuzluk ve kaçınma yakınmaları ortaya çıkar.

Bu yakınmalar, travmatik olayın ardından genellikle 3-30 gün arasında sürer ve kendiliğinden geçer ancak bazı kişilerde ise bu durum kronikleşir. İşte biz kronikleşen yakınmaların olduğu duruma Travma Sonrası Stres Bozukluğuna (TSSB) diyoruz. Toplumsal bazda travmaya sebebiyet verebilecek başka olaylar da mevcuttur. Ekonomik krizler ve zorunlu göçler de aynı doğal afetler, savaşlar ve salgınlar gibi bireylerde travma sonrası stres bozukluğu geliştirme riskini arttırabilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu tedavisiyle ilgili bilgi almak için TIKLAYIN.

klinik psikolog onur aydın kimdir? istanbul uzman psikolog

Mentalium Psikoloji Kadıköy psikolog alternatifleri arasında öne çıkan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Eğer aradığınız İstanbul psikolog seçenekleri arasında uygun fiyatlı, etik çalışan ve kurumsal bir merkez ise bizi tercih edebilirsiniz.

Mentalium Psikoloji © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.