3 Soru 3 Cevap: İlaçsız Anksiyete Tedavisi
Anksiyete bozukluğu, kişinin herhangi bir tehdit ya da tehlike altında olmamasına rağmen yine de kendisini tehdit altında hissetmesi ve kaygılı, korku veya endişeli olmasıyla belirgin bir ruhsal bozukluktur. Anksiyete bozukluğu deyince akla kaygı gelir ancak bu rahatsızlık sıradan bir kaygı göstergesi değildir.
Geçici ve herhangi bir tetikleyici sonucunda oluşmuş bir duygudan ziyade kişinin yaşantısını olumsuz etkileyen bir ruhsal bozukluk olduğunu söyleyebiliriz. Bir hastalık olduğuna göre tedavisi de mümkündür. Tedavi genellikle iki yolla gerçekleşir ve bu iki tedavi yöntemi birlikte uygulanmalıdır.
İlaçsız anksiyete tedavisi olarak da düşünebileceğiniz psikoterapi ile ilaç tedavisi birlikte yürütülürse en başarılı sonuçlar alınabilir. Anksiyete tedavisi için sadece ilaç kullanmak nasıl yeterli değilse bazen de ilaçsız anksiyete tedavisi yeterli başarıyı sağlayamayabilir. Eğer siz de ilaçsız anksiyete tedavisi görmek istiyor veya tedavisi nasıl gerçekleşiyor diye merak ediyorsanız, uzman psikolog kadromuzla iletişime geçebilirsiniz.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Bir cafe açtığınızı düşünün. Farklı bir konsept, farklı bir hizmet ve kaliteli ürünler bir araya gelerek size harika bir başlangıç getirdi. Çok iyi gidiyorsunuz ve müşterileriniz artıyor. Daha sonra karşınıza sizden daha büyük imkanlara sahip bir cafe zinciri taşınıyor ve siz yavaş yavaş müşterilerinizi kaybediyorsunuz. Artık dolup taşan cafeniz teker teker boşalmaya başlıyor.
Bu durumda işletmenizin geleceği hakkında endişelenmeniz normal midir? Evet, bu durumda kaygılanmanız normal olarak sayılabilir. Peki kaygı normal ve hepimizin yaşayabileceği bir duygu ise kaygı bozukluğu olarak da adlandırılabilen anksiyete bozukluğu nedir? Anksiyete (kaygı) bozukluğu için biraz önce yaptığımız tanımı biraz da açmak isteriz.
Kaygı bozukluğu, kişinin yaşadığı herhangi bir tehlike ya da tehdit olmasa dahi tehlike ya da tehdit altında hissetmesi sonucu oluşan bir ruhsal rahatsızlıktır. Anksiyete çok sık görülen bir rahatsızlık olmasına rağmen kişinin yaşamını oldukça olumsuz şekilde etkileyebilir. İlaçlı ya da ilaçsız anksiyete tedavisi görmek zorunda hissedilir zamanla.
Zaten en büyük sorun da bu şekilde kendini göstermekte ve kişiler çoğu zaman yaşam koşulları olumsuz etkilendiği için anksiyete tedavisi için başvurabilirler. Birçok kişi kaygı ile kaygı bozukluğunu karıştırmaktadır. Kaygı doğal ve zaman zaman yaşamamız gereken bir duygu iken kaygı bozukluğu ise kişinin herhangi bir durumda dahi mantık dışı bir kaygı haline bürünmesiyle kendisini gösterir.
Kaygı bozukluğu türleri değişmekle birlikte yaygın kaygı bozukluğu (yaygın anksiyete bozukluğu) en sık görülen türüdür. Anksiyete bozuklukları ayrıca panik atak, sosyal fobi vb. diğer türler aracılığıyla da kendisini gösterebilir. Anksiyete tedavisi var olan bir ruhsal rahatsızlıktır. Hem ilaç ile hem de ilaçsız anksiyete tedavisi mümkündür. Peki anksiyete bozukluğu görülen kişi nasıl kaygılanır ve neler düşünür?
Anksiyete Bozukluğunda Neler Yaşanır?
Anksiyete bozukluğunun görüldüğü kişilerde bazı düşünceler çok belirgin, inatçı ve tekrarlayıcıdır. Bu nedenle kişi bu düşüncelerin tekrarlaması sonucu olumsuz bazı etkiler yaşar ve yaşam kalitesi de fazlasıyla bozulur. Anksiyete sorunu yaşayan kişinin hisleri, düşünceleri ve davranışları ilaçsız anksiyete tedavisi de olarak görülen psikoterapi sürecinde çalışılacak en önemli kısımlar arasındadır.
Peki bu düşünceler nedir? Anksiyete sorunu yaşayan kişi geleceği okumaya çalışabilir. Olmamış olaylara dair öngörülerde bulunabilir. Bu öngörülelerin mantıklı açıklamaları kendi içerisinde bulunabilir ancak kişinin yaşama olasılığı yaşamama olasılığına göre genelde daha düşüktür. Herhangi bir olayın yaşanma ihtimali bu düşüncelerin hep zihninde var olmasını sağlar.
Bu olasılığın ne derecede var olacağını düşünmeden sadece düşünceye odaklanılır. İlaçsız anksiyete tedavisi de bu noktada söz konusu olumsuz düşüncelerin değişimine odaklanır. Kaygılı birey televizyonda İstanbul’da beklenen büyük depremle ilgili bir haberi dinlediğinde odaklandığı şey en kötü senaryodur.
Örneğin; televizyonda konuşan bir uzman 20 milyonluk İstanbul’da 20 bin kişinin olası depremde hayatını kaybedeceğini söylüyorsa kaygılı kişinin aklından geçen illa ki o 20 bin kişinin arasında olacağıdır. Bu risk elbette mevcuttur ancak 1000 kişiden birinde görülecektir. 1000 kişi arasında 999 kişiden biri olmak daha olasıdır ancak kaygı bozukluğunda kişinin odaklandığı ilk şey felaket senaryosudur.
İşte bu duruma felaketleştirme denilmektedir. İçinde bulundukları durumları felaketleştiren kişilere bir örnek daha verelim. Başınız son günlerde biraz daha sık ağrımaya başladı diyelim. Ne yaparsınız?
Muhtemelen birkaç gün üst üste başınız ağrıdıysa ve ağrı kesicilerin de fayda etmediğini görürseniz hemen bir doktora başvurursunuz. Nörolog sizin şikayetlerinizi dinledikten sonra muayene eder ve sizi eğer gerek görürse tomografi veya MR çekilmesi için ilgili birime yönlendirir.
Siz gerekli görüntüleme yöntemlerini yaptırır ve sonucu beklemeye başlarsınız. Sonuç ne çıkarsa buna uygun olarak tedavi işlemleriniz başlayacaktır. Bu süreç anksiyete sorunu yaşayan bir kişi için ise ızdırap vericidir. Kişinin tüm yaşamı baş ağrısıyla beraber alt üst olabilir. Hemen baş ağrısı şikayetini internette arama motorlarında aratmaya başlar.
Karşısına internet algoritmaları gereği çıkan ilk şeylerden biri beyin tümörü olabilir. İşte kaygılı süreç burada zirveye çıkar. Hemen beyin tümörü belirtilerine bakan kaygılı kişi belirtilerin kendisinde var olduğunu düşünebilir. Ancak aynı belirtiler strese bağlı baş ağrısında da görülmektedir. Stresin yanı sıra migren vb. çok sık görülen nörolojik rahatsızlıklar da var olabilir.
Ancak nörolojiye göre baş ağrısı şikayetleriyle doktora başvuranların sadece çok az kısmında beyin tümörü tespit edilmektedir. Kaldı ki beyin tümörü kanser demek değildir ancak kaygılı kişinin aklına bu kez de kanser ve ölüm çağrışımları gelmektedir. Basit bir baş ağrısından yola çıkarak tümörün olduğu düşüncesine ulaşılmasına anksiyete bozukluğu denilebilir ve ilaçsız anksiyete tedavisi esnasında sıkça gördüğümüz yakınmalardan biridir.
İlaçsız Anksiyete Tedavisi Olur Mu?
Öncelikle anlam karmaşası olmaması açısından şunu açıklamalıyız ki anksiyete bozukluğu en iyi şekilde ilaç ve psikoterapinin birlikte yürütülmesiyle gerçekleştirilir. Ancak psikoterapi için ilaçsız anksiyete tedavisi dersek nadiren de olsa bazı durumlarda ilaca ihtiyaç duyulmadan da psikoterapi yöntemiyle anksiyete tedavisi gerçekleştirilebilir.
Bir başka deyişle, ilaçsız anksiyete tedavisi mümkündür ancak özellikle fiziksel semptomların varlığında ilaç desteği almak kaçınılmaz hale gelebilir. Peki ilaçsız anksiyete tedavisi ya da psikoterapi uygulamaları nasıl etkili olmaktadır? Biraz önce anksiyete bozukluğunda sıkça görülen bir düşünceden bahsetmiştik. Kişi başı ağrıdığında kendisinde tümör olabileceğini düşünüyordu.
İlaçsız anksiyete tedavisi uygulanırken bu noktada kişinin tümör olduğunu gösteren düşünceleri üzerine çalışılır. Bu çalışmaların amaçladığı, kişinin olumsuz düşüncelerin olumlu düşüncelerle yer değiştirmesidir. Bu değişimle beraber kişi kaygı, korku veya endişe yaratan düşüncelerden de kurtulabilecektir.
Mentalium Psikoloji Kimdir?
Mentalium Psikoloji, Klinik Psikolog Onur Aydın tarafından İstanbul ilinin Kadıköy ilçesinde psikolojik destek verme amacıyla kurulmuştur. Mentalium Psikoloji bünyesinde çalışan uzman psikologlarımız başta depresyon, kaygı bozuklukları, travma, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, fobi ve bağımlılık olmak üzere birçok bireysel sorunda ve çift aile sorunlarında destek sağlamaktadırlar.
Mentalium Psikoloji bünyesinde Kadıköy ve Mecidiyeköy şubelerinde psikolojik destek hizmeti sunan tüm psikolog arkadaşlarımız uzmanlıklarını klinik psikoloji alanında tamamlamış olup gerekli eğitimlerini almışlardır. Eğer siz de anksiyete bozukluğu yaşıyorsanız ve ilaçsız anksiyete tedavisi almak istiyorsanız, bizimle iletişime geçebilir ve zaman kaybetmeden ilaçsız anksiyete tedavisi için randevu alabilirsiniz.