Skip to content Skip to footer

Psikoloğa Gitmek İçin 5 Sebep

psikoloğa gitmek

Psikoloğa Gitmek İçin 5 Sebep

Psikoloğa gitmek birçok kişi için radikal bir karar olabilir. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda psikoloğa gitmek ile ilgili birçok önyargı da kırılmaya başlamıştır. Eskiden psikoloğa veya psikiyatriste gitmek için girişimlerde bulunan birçok kişi çevresinden gelebilecek tepkilerden kaygılanıp gitmekten vazgeçebilirlerdi.

Ancak gelişen dünya düzeniyle birlikte ruhsal sorunlarımız da artmaya başladı ve psikoloğa gitmek artık birçoğumuz için sıradan bir girişim yerini aldı. Yazımızın devamında neden psikoloğa gitmek ihtiyacı hissettiğimizi ve farklı farklı nedenleri inceleyeceğiz.

Eğer siz de bir psikoloğa gitmek istiyorsanız, Mentalium Psikoloji bünyesinde Mecidiyeköy ve Göztepe şubelerinde hizmet veren ve tamamı klinik psikolog olan uzmanlarımızdan destek alabilirsiniz.

psikoloğa gitmek için nedenler

Psikoloğa Gitmek İçin Hasta Olmaya Gerek Yoktur

Biz psikologlar olarak bize psikolojik destek için başvuran bireylere danışan deriz. Birçok uzman hekim kendilerine destek almak için başvuran bireylere ise hasta derler. Peki psikoloğa başvuran bireye neden danışan denir?

Danışan, adından da anlaşılabileceği üzere kendi başına başa çıkamadığı ruhsal sorunlarını çözebilmek için psikolojik danışmanlık hizmeti almak isteyen kişidir. Bu nedenle psikoloğa gitmek için ihtiyaç duymuştur. Psikoloğa giden herkesin illa ki bir ruhsal rahatsızlık yaşamasına gerek yoktur.

Elbette belli bir tanısı olan ruhsal rahatsızlığı bulunan kişiler de psikoloğa gitme ihtiyacı hissedebilir. Ancak psikoloğa bazı konularda danışmak için böyle bir zorunluluk yoktur. Şimdi yaşamınızı gözlerinizin önünden kısaca geçirin. Hangimiz bazı dönemlerde psikoloğa gitmek için ihtiyaç duymadık ki?

Bir ruhsal rahatsızlığımız veya hastalığımız olmasa dahi psikoloğa giderek sorunlarımızı anlatma ihtiyacını çoğumuz hissetmişizdir. Yaşamımızı hızlıca taradığımızda farklı dönemlerde farklı duygudurumlar yaşadığımızı da görürüz. Bazı dönemsel etkenler nedeniyle elbette zaman zaman daha fazla zorlandığımız olabilir.

Çocukken içimize kapanık bir haldeyken ergenlikle beraber daha dışa dönük biri olabiliriz. Çocukken bu nedenle psikoloğa gitmek bizim için çocukluk dönemlerini olumlu yönde etkileyebilirdi. Çocukluk döneminde psikoloğa giderek onunla oyun oynamak, oyun yoluyla kendinizi ifade etmek ve daha aktif bir çocukluk dönemi geçirmeyi istemez miydiniz?

Şimdi ergenlik dönemine bakalım biraz. Ergenlik, yaşamın en çalkantılı, hızlı ve değişken duyguduruma sahip dönemidir. Yetişkinlik dönemi durgun bir denizi andırıyorsa, ergenlik dönemi ise dev dalgaların olduğu ama zaman zaman da durulan bir deniz gibidir.

Ergen bu nedenle oldukça hassas bir dönemden geçer ve psikoloğa gitmek için en çok ihtiyaç duyduğumuz yaşam evrelerinden biridir ergenlik. Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkileri de artık çocukken olduğu gibi değildir. Arkadaşlıklar daha fazla anlam kazanır ve önemi git gide artar.

Elbette önemi arttıkça yaşanabilecek olası hayalkırıklığı da giderek kendisini gösterebilir. Bir çocukken arkadaşınızla yaşadığınız tartışma onunla küsmenize ve bir süre konuşmamanıza yol açabilir. Ancak ergenlik döneminde bir arkadaşınızla yaşadığınız tartışma telafisi zor olan şeylere dahi neden olabilir.

Dürtülerin en az kontrol edildiği yaşam dönemlerinden biridir ergenlik dönemi. Bu dönemde ilişkileri artık eskisi gibi yorumlamaz oluruz. Tepkilerimiz daha dürtüsel olabilir ve gerçekleştirdiğimiz eylemlerin sonuçlarını hesap etmekte bu dönemde zorlanabiliriz. Ergenlik dönemi aşkı gerçek anlamıyla tanıdığımız da bir süreçtir.

Artık ilkokul aşkı dediğimiz kavram yerine duygularımızı gerçekten ifade edebildiğimiz aşklarımız olur. Ancak el yordamıyla gerçekleşen her yeni süreç gibi burada da zorlanmamız olasıdır. Bu dönemde mutluluk, heyecan, sevinç kadar hayal kırıklığı, üzüntü veya kaygı da normaldir.

İşte bu dönemlerde yaşadıklarımızı yakınlarımıza, arkadaşlarımıza veya ebeveynlerimize anlatmakta zorlanabiliriz. Psikoloğa gitmek o güne kadar en çok da bu dönemde ihtiyacımız olan şey olabilir. Ergen birey olarak bu duyguları açabilmek için psikoloğa ihtiyaç duyabiliriz. Ergenlikte aklımızdan geçen şeyleri anlatabilmek ve ifade edebilmek için psikoloğa gidebiliriz.

Ayrıca olumsuz bazı davranışlarımızı kontrol etmekte güçlük yaşıyorsak da psikoloğa gitmek güzel bir adım olabilir. Özetle, psikoloğa gitmek için hasta olmanıza gerek yoktur. Gizliliğin güven verdiği bir ortamda kendinizi rahatça ifade edebilmeniz bile kendinizi iyi hissetmenize neden olabilir.

sorunu kendi başına çözemiyorsan psikoloğa gitmek gerekir

Sorunu Çözemeyince Psikoloğa Gitmek Gerekir

Psikoloğa gitmek için bir kişinin hasta olmasına gerek yoktur. Ruhsal hastalıklar da fiziksel hastalıklar kadar önemlidir. Ancak ruhsal hastalıklara sahip olmayan bireyler de sorunlarını çözmekte zorlanıyorlarsa psikoloğa başvurabilirler. Bir uzmana gitmek için yukarda hasta olmaya gerek olmadığını belirttik.

Peki hasta olmadıktan sonra kişi kendi sorunlarını çözmekte neden zorlansın ki diye sorabilirsiniz kendi kendinize? Bu sorunun cevabını açıklamak için biliş sistemimizi açıklamamız gerekir. Duygu, düşünce ve davranış üçlüsü veya ABC modeli üzerinden biliş sistemimizi açıklayabiliriz.

Kişinin içinden çıkamadığı duygu, düşünce ve davranışlarında psikoloğa gitmek için başvurması oldukça önemlidir. Duygu dediğimiz kavram bizim herhangi bir olay esnasında veya içinde bulunduğumuz durum sırasında hissettiklerimizdir. Bir başka deyişle, bir olayı yaşarken o olay hakkındaki hislerimiz bizim duygularımızdır.

Duygularımız tamamen özneldir. Bir psikoloğa başvurduğumuz zaman duygularımızı ifade ederken kendimizi de ifade ederiz. Aynı olayı yaşayan veya aynı durumda olan kişilerde her zaman aynı hisler ortaya çıkmayabilir. Aynı duygular ortaya çıksa dahi aynı şiddette gerçekleşmez.

Psikoloğa ifade ederken de kendi öznel duygularımızı bu nedenle yansıtabiliriz. Örneğin; doğum gününde bir hediye almak bir kişiyi 10 üzerinden 9 şiddetinde mutlu edebilirken bir diğer kişiyi ise 10 üzerinden 5 şiddetinde mutlu hissettirmektedir. Duygu aynıdır ancak kişilerin gösterdiği duygusal tepkiler aynı olmayabilir.

Duygularımız bizi biz yapan ve bizi diğer bireylerden ayıran önemli hislerdir. Psikoloğa bu hisleri anlatmamız bir yandan da kendimizi açmamız demektir. Öte yandan, ABC modeli dediğimiz bilişsel modele göre düşüncelerimiz herhangi bir olayı yaşarken veya bir durum içinde var olurken aklımızdan geçen şeylerdir.

Düşüncelerimiz bilişsel davranışçı terapi literatüründe otomatik düşünce olarak geçmektedir. Otomatik düşüncelerimiz herhangi bir anda aklımızdan geçen şeylerdir. Bir diğer ifadeyle, kendi kendimize söylediğimiz şeyler veya zihnimizde o olayla veya anla ilgili görsel sahnelerdir.

Düşüncelerimiz, bizim yaşadığımız herhangi bir olayı veya içinde bulunduğumuz herhangi bir durumu yorumlamamız, algılamamız veya değerlendirmemizdir. Bu değerlendirmeler de elbette özneldir ve bize özgüdür. Herkes aynı olayı yaşadığında aynı duygusal tepkileri vermediği gibi aynı şeyleri de düşünmez.

Psikoloğa gitmek için adım atmamızı sağlayan önemli bilişsel yapılardan biri de düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizi kendi başımıza değiştiremediğimiz ve bu düşüncelerin bizi rahatsız hissettirdiği zamanlarda psikoloğa başvurmamız bu düşünceleri değerlendirmede etkili olabilir.

Düşüncelerimiz özneldir ve bize özgüdür. Bu sebeple de bakış açımızı yansıtmaktadır. Psikoloğa gitmek bu bakış açılarımız yerine başka noktalardan değerlendirmeler yapmamız için de gerekli ve değerli olabilir. ABC modeli doğrultusunda bir diğer bilişsel bileşen ise davranışlarımızdır.

Davranışlarımız bizim herhangi bir olay esnasında veya herhangi bir durum içerisindeyken gerçekleştirdiğimiz eylemlerdir. Bu eylemler duygularımız ve düşüncelerimiz ile elbette bağlantılıdır. Davranışlarımız olumlu ve olumsuz sonuçları da beraberinde getirebilir.

ABC modeli duygu, düşünce ve davranış adı verdiğimiz bu üç bilişsel bileşenin değerlendirilmesi, yorumlanması ve değişimi için oldukça önemli ipuçları verebilir. Bu değişimleri yaşamak için de psikoloğa gitmek atılabilecek ilk adımdır.

Psikoloğa gitmek demek psikoloğa tüm süreci bırakmak ve onun size bazı tavsiyeler vermesi değildir. Bakış açısını değiştirme, olayları yorumlama, algılama ve değerlendirme süreçlerini değiştirmede değişim konusunda destek almak için psikoloğa gidilebilir.

psikoloğa gitmek

İlaç Tedavisi Yetersiz Kalabilir

Fiziksel bazı rahatsızlıklarımız olduğunda imdadımıza ilaçlar koşabilir. Örneğin; reflü rahatsızlığı olan bir kişi midesinde yanma, ağza su gelmesi ve geğirti gibi belirtileri yaşadığında bir gastroentroloğa gitmek ihtiyacı hissedebilir. Gastroentroloğun istediği test ve tetkikler gerçekleştirilir.

Sonucunda eğer reflü tanısı konuyorsa birçok kişiye ilaç tedavisi uygulanmaya başlar. İlaçlara ek olarak beslenme ve yaşam düzeninde yapılan değişiklikler sonucu kişinin reflü rahatsızlığında iyileşmeler görülmeye başlar. Fiziksel rahatsızlıklarımız olduğunda ilacın bazı yan etkileri olmasına rağmen bunları göze alır ilaç tedavisine başlarız.

Ruhsal rahatsızlıklarımız olduğunda da benzer şekilde ilaç tedavisi uygulanması gerekebilir. Bunun için de bir uzman hekime gitmek gerekebilir. İlaç tedavisi için psikoloğa gitmek doğru bir yönelim değildir çünkü psikologlar ilaç tedavisi uygulama yetkisine sahip olmayan ruh sağlığı profesyonelleridir.

Peki psikiyatrik ilaç kullanımı ruhsal sorunların üstesinden gelmek için yeterli midir? Birçok ruhsal rahatsızlıkta artık tüm ruh sağlığı uzmanları sadece ilaç tedavisinin uygulanması sonucu yeterli iyileşmenin sağlanamadığını da belirtmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışma da bu görüşü desteklemektedir.

Bu araştırma kapsamında majör depresyon sorunu yaşayan bireylerin tedavi süreçleri ve sonrasındaki depresyon atakları izlenmiştir. Depresyon hastası bireylerin bir kısmına yalnızca ilaç tedavisi verilmiştir. Bir diğer depresyon hastası gruba ise hem ilaç tedavisi hem de psikoterapi hizmeti sunulmuştur.

Bir diğer deyişle, bir kısım depresyon hastası yalnızca antidepresan tedavisi alırken, diğer depresyon hastaları ise psikoloğa yönlendirilirken ilaç tedavisine de devam etmişlerdir. Çıkan sonuçlar psikoloğa gitmek için önemli bir nedeni ortaya koymaktadır. Tüm depresyon hastaları birkaç yıl daha depresyon belirtileri sergileyip sergilemeyeceklerini izlemek için takip edilmiştir.

Yalnızca ilaç tedavisi alan 100 depresyon hastasından 75 tanesi yaşamlarının geri kalanında en az bir kez majör depresyon atağını tekrar yaşamıştır. Öte yandan, hem ilaç desteği hem de psikoloğa gitmek için yönlendirilen depresyon hastalarının ise sadece 20 tanesi yaşamlarının geri kalanında depresyon atağı yaşamıştır.

Üstelik, bu 20 kişinin ise daha hafif seyreden depresyon atakları yaşadıkları görülmüştür. Depresyon gibi kronik seyredebilen ve tekrarlayabilen bir ruhsal rahatsızlıkta dahi psikoloğa gitmek bu denli önemli farklılıklar yaratabilir. ,

Yalnızca ilaç tedavisi almak on yıllar öncesinde ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde önemli bir ölçüt olabilirdi ancak uzun yıllardır psikoloğa başvurmadan sadece ilaç kullanmanın kişinin uzun vadeli iyileşmesini sağlamakta yetersiz kalabildiği de düşünülmektedir.

psikoloğa gitmek

Gizlilik Sebebiyle Psikoloğa Gitmek

Psikoloğa gitmek yerine bir arkadaşınıza, akrabanıza veya ebeveynlerinize yaşadıklarınızı anlatmanız nasıl olurdu? Sizi dinleyebilir ancak dinledikten sonra ne derlerdi? Psikoloğa yaşadıklarınızı anlattığınız zaman bir arkadaşınız, akrabanız veya dostunuz gibi mi davranır?

Psikoloğa daha önce başvurmamış bireylerin zihinlerinde bu sorular varlığını sürdürebilir. İşte bu soruların cevaplarını bulması da psikoloğa gitmek için atılabilecek bir adımın işareti olabilir. Diyelim son zamanlarda kendinizi mutsuz, huzursuz, isteksiz ve çaresiz hissediyorsunuz.

İki haftadan uzun süredir günün çoğunluğunda bu duyguları yaşamanızdan dolayı yaşamınız olumsuz yönde etkileniyor. Bu nedenle artık zorlanıyor ve bir değişim istiyorsunuz. Yaşadıklarınızı bir yakınınızla paylaşmak istiyorsunuz. Artık yaşadığınız sorunlara kendi başınıza çözümler bulamadığınızı görüyorsunuz.

Bir arkadaşınıza bir yerlerde oturup sohbet etmek istediğinizi söylüyorsunuz ve bir kafede kahve içerek sohbet etmeye başlıyorsunuz. Bu duyguların sizi rahatsız hissettirdiğini belirtiyorsunuz. Yaşadıklarınızı en başından anlatmaya başlıyorsunuz ancak psikoloğa anlattığınızda aldığınız gibi bir tepki alamıyorsunuz.

Bir arkadaşınıza sevgilinizden ayrıldığınızda yaşadıklarınızı, hissettiklerinizi, duygularınızı, düşüncelerinizi anlatırsınız. Ancak arkadaşınız ayrılmanızın aslında iyi olduğunu, zaten ayrıldığınız kişinin size layık olmadığını söyleyebilir. Kendinizi o anda nasıl hissedersiniz? Herkes böyle bir geribildirimden memnun kalabilir mi?

Ayrıldığınız kişinin zaten sizin için doğru kişi olmadığını söyleyen arkadaşınız size kendinizi nasıl iyi hissettirebilir ki? Siz belki o kişiyle hala ilişkinin devam etmesini istiyor olabilirsiniz. Psikoloğa gitmek işte bu gibi ruhsal bozukluk geliştirmeyen ancak zor dönemler geçiren kişiler için de ideal bir seçenektir.

Psikoloğa gitmek ideal seçenektir çünkü psikoloğa yaşadıklarınızı anlattığınızda size yorum yapmaz. Psikolog sizin duygu, düşünce ve davranışlarınızı eleştirmez, yargılamaz ve yadırgamaz. Psikoloğa başvurduğunuzda psikolog size tavsiye vermez.

Arkadaşınız tavsiye verebilir ancak verdikleri tavsiyeler gerçekten sizin ruhsal sürecinize iyi gelir mi? Başkalarının düşünceleri sizin ruhsal yolculuğunuzu aydınlatır mı? Psikoloğa yaşadıklarınızı anlatırsınız ve yaşadıklarınız doğrultusunda olumsuz duygu, düşünce ve davranışlarınız tamamen profesyonel bir şekilde ele alınır.

Olumsuz düşüncelerin olumlu düşüncelerle değişimi hedeflenir. Psikoloğa gitmek bu nedenle olumsuz duyguların, düşüncelerin ve davranışların gizlilik dahilinde yargılanmadan değişime uğradığı bir girişimdir.

ruhsal bozukluklar varsa psikoloğa gitmek gerekir

Ruhsal Rahatsızlıklar İçin Psikoloğa Gitmek

Biraz önce psikoloğa gitmek için illa ki bir ruhsal bozukluğun veya psikiyatrik hastalığın bulunmasına gerek yok demiştik. Ancak bazen nevrotik ve psikotik bazı ruhsal bozukluklarımız olabilir. Bu durumlarda da psikoloğa gitmek yine kalıcı çözüm için önemli bir girişimdir.

Psikoloğa ister kendi girişimlerinizle başlayabilirsiniz isterseniz bir uzman hekim gereklilik görerek sizi yönlendirebilir. Bu süreçte bir uzman hekime önce başvurulduysa ilaç tedavisi düzenlenir ancak ilaç tedavisi yalnızca yeterli olmayabileceği için uzman hekim kişiyi psikoloğa yönlendirebilir.

Uzman hekim tanı koyan ve ilaç tedavisini planlayan ruh sağlığı profesyonelidir. Böylece şunu ifade etmeliyiz ki psikoloğa gitmek ile psikiyatriste gitmek birbirlerinin alternatifi değildir. İki uzman da birbiriyle bağlantılı ancak farklı yaklaşımlarla birbirini tamamlayan bir elmanın iki yarısı gibidir.

Psikiyatrik bir rahatsızlığınız var ise psikoloğa gitmek ilaç tedavisini daha da verimli hale getirme açısından önemlidir. Tanısı koyulmuş birçok farklı ruhsal bozukluk vardır. Depresyon, kaygı bozuklukları, kişilik bozuklukları, bağımlılıklar, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu ve bipolar bozukluk bunlardan sadece birkaçıdır.

Ruhsal rahatsızlıklar genel anlamda ikiye ayrılır. Bunlardan biri psikotik bozukluklar iken diğeri nevrotik bozukluklardır. Psikotik bozukluklar arasında en sık görüleni şizofreni olarak bilinen psikiyatrik hastalıktır. Nevrotik bozukluklara ise yukarda saydığımız tüm ruhsal sorunlar dahil olabilir.

Nevroz ile psikoz arasındaki en ayırıcı özellik ise kişinin nevrotik rahatsızlıklarda kendisinde bir sorun olduğunun farkında olması iken psikotik bozukluklarda ise genellikle kişi kendisinde herhangi bir ruhsal sorun olmadığını düşünebilir.

Örneğin; yaygın anksiyete bozukluğu olan bir birey kendisinde bir ruhsal sorun olduğunu, bazı şeylerin kötü gittiğini ve sorunların çözülmesi gerektiğini bilmektedir. Aslında kaygılanacak bir durum olmadığını da düşünebilir ancak yine de kaygı duygusuyla başa çıkamaz. İstemsiz olarak kaygılanır ve kötü şeylerin olacağı düşüncesini zihninden atamaz.

Benzer şekilde, depresyondaki birey de mutsuzluğunun, keyifsizliğinin ve isteksizliğinin farkındadır ve hatta bu duygulardan dolayı acı çektiğini bilir. Ancak buna neyin sebep olduğunu bilse dahi bu duyguları, düşünceleri ve davranışları kendi başına değiştiremez.

Kişi bu ruhsal bozuklukların neticesinde yaşadığı duygu ve düşünceleri kendi başına değiştiremese de farkındalığı mevcuttur. Öte yandan, psikotik bozukluklarda ise kişi gördüğü halüsinasyonların veya yaşadığı hezeyanların aslında gerçek olduğunu düşünebilir. Kişinin bu durumda içgörüsü olmayabilir.

Psikotik bozukluklarda nevrotik bireylere oranlara daha fazla içgörü eksikliği vardır. Bu nedenle nevrotik bozukluklarda psikoloğa gitmek çok daha olumlu sonuçlar verir. Elbette psikotik bozukluklarda da psikoloğa gitmek önemli sonuçlar verebilir. Örneğin; şizofreni hastalarında sosyal yaşamda bozulmalar önemli belirtiler arasındadır.

Hastalığı sebebiyle kendi işlerini yapamaz ve özbakımını sağlayamaz hale gelebilir. Psikoloğa gitmek işte bu noktada kendine yetebilmek için çalışmayı sağlayabilir. Ayrıca birçok şizofreni hastası bazı dış faktörler kadar olumsuz bazı düşünceleri sonucunda kendisini toplumdan dışlanmış hissedebilir.

Toplumdan zarar görebileceğini düşündüğü için kendisini de dışlayabilir. Örneğin; paranoid düşünceleri olan bir şizofreni hastası sokağa çıktığında kendisini birilerinin takip edeceği ve ona zarar vereceklerini düşündükleri için de kendini dış dünyadan uzak tutabilir.

Bu ve benzeri durumlarda olumsuz bu düşüncelerin çalışılması için psikoloğa gitmek doğru seçenek olabilir. Özetle, ruhsal açıdan zor zamanlar yaşadığımız zaman psikoloğa gitmek sorunlarımızla başa çıkmak ve sorunlarımızı çözebilmek için doğru bir yol olabilir.

Ancak bazen de psikiyatrik bozukluklar için de psikoloğa gitmek gerekebilir. Psikoloğa anlatacağınız sorunları bir sorun olarak nitelendirmeniz elbette önemlidir ancak tüm sorunlarımızı kendi başımıza çözmeye çalışmamız da her zaman olumlu sonuçları vermeyebilir. Bu zaman dilimlerinde psikoloğa gitmek istediğimiz sonuçları almamıza yardım edebilir.

psikoloğa gitmek

Mentalium Psikoloji Kimdir?

Mentalium Psikoloji, 2019 yılı içerisinde Klinik Psikolog Onur Aydın’ın girişimleriyle kurulan ve ruhsal sorunlar yaşayan bireylere psikolojik destek hizmeti vermeyi gaye edinen bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Kurumumuzda farklı alanlarda farklı yönelimlerle çalışabilen uzman psikolog arkadaşlarımız bulunmaktadır.

Gizlilik vb. birçok önemli etik kurala oldukça önem veren Mentalium Psikoloji biri Kadıköy Göztepe diğeri de Şişli Mecidiyeköy semtinde olmak üzere iki şubeden oluşan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Merkezimizde bireysel psikoterapi yapan uzmanlarımız olduğu kadar aile ve çift alanında çalışan uzman psikologlarımız da bulunmaktadır.

Merkezimizde farklı birçok ruhsal sorun için psikolojik destek hizmeti bulunmaktadır. Başta deprem korkusu panik atak, depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, travma, kişilik bozuklukları ve diğer birçok ruhsal soruna yönelik psikoterapi hizmeti sunulmaktadır.

Uzman psikolog arkadaşlarımız lisans eğitimlerini psikoloji alanında tamamlamış ve yüksek lisans eğitimlerini ise klinik psikolog olarak tamamlamış ruh sağlığı uzmanlarıdır. Ayrıca en az bir psikoterapi ekolüne yönelik teorik eğitim ve süpervizyonlarını tamamlamış profesyonellerdir.

Merkezimizde psikolojik destek hizmeti sunan tüm uzman psikolog arkadaşlarımız farklı tetkik ve testler konusunda uygulayıcı pozisyonunda yer almaktadırlar. Merkezimizde birçok ruhsal soruna yönelik bireysel tedavi planları sunulmaktadır.

Herkes için aynı psikoterapi tedavi planı uygulanamayacağı için ve herkesin değişim ihtiyaçları farklı olabileceği için bireye özgü tedavi modelleri oluşturulmaktadır. Merkezimizde elbette sadece bireysel psikoterapi hizmeti sunulmamaktadır.

Aynı zamanda merkezimizde aile sorunları ve çift problemleri yaşayan kişiler için de aile çift terapisi hizmetimiz bulunmaktadır. Her bir farklı uzmanımız farklı alanlarda uzmanlaşmıştır ve böylece farklı alanlarda da psikolojik destek sağlayabilmektedirler. Psikoloğa gitmek birçok kişi için bazen zor bir karar olabilmektedir.

İlk defa psikoterapi sürecine dahil olacak olanlar gibi bu yatırıma hazır olup olmadığını da düşünebilen bireyler mevcut olabilir. Ancak psikoterapi süreci herkesin mutlaka deneyimlemesi gereken bir ruhsal değişim hareketidir. Eğer siz de yaşamınızda artık bir değişikliğe yer olduğunu ve buna ihtiyaç duyduğunuzu düşünüyorsanız, bizimle iletişime geçebilir ve destek almaya başlayabilirsiniz.

klinik psikolog onur aydın kimdir? istanbul uzman psikolog

Mentalium Psikoloji Kadıköy psikolog alternatifleri arasında öne çıkan bir psikolojik danışmanlık merkezidir. Eğer aradığınız İstanbul psikolog seçenekleri arasında uygun fiyatlı, etik çalışan ve kurumsal bir merkez ise bizi tercih edebilirsiniz.

Mentalium Psikoloji © 2024. Tüm Hakları Saklıdır.